SELİS= Kaç gündür buradaydım, beş miydi hemen hemen. Bütün günü kalede gezerek ve nefilim beni arzuladığında keyifli uzun saatler yaşayarak geçiriyordum. Hiç bir soruma cevapta alamamıştım. Ama fark etmezdi benimde bir planım vardı, ne kadar güçlü olursam olayım sadece bir cadıydım. Ama nefilime bir çocuk verirsem işler benim açımdan değişirdi. Bunun içinde önce onun güvenini kazanmalıydım. Kaleden çıkarak halkın arasında gezmeye başladım, tam o sırada koşarak kaleye giden bir asker dikkatimi çekti. Kesin bir şeyler oluyordu benim de bunu öğrenmem lazımdı.
Bende hemen kaleye dönerek onun arkasından taht odasına girdim. Nefilimin yanına yürüyerek ayaklarının ucuna oturup, kollarımı da bacaklarının üzerine koyarak sessizce bekledim. Asker önce selam vererek konuşmaya başladı " kurt klanı, büyücüler ve elfler elf sarayına doğru yola çıkmışlar. Gezici goblinlerden biri haber verdi" diyerek odadan çıktı. Nefilim sol elinin parmaklarını yüzünde gezdirmeye başladı " acaba neyin peşindesiniz" diyerek benimle değil de kendi kendiyle konuşuyordu. "İstersen ben ilgilenirim" diyerek pür dikkat onu izlerken bir yandan da parmaklarımı bacağında gezdiriyordum.
Başını bana doğru eğerek uzun bir süre sessizce beni izledi, sanki düşünüp karar vermeye çalışır bir hali vardı. Kollarımdan kaldırarak beni kucağına oturttu, bacaklarım iki yanda ellerim omuzlarında ona bakıyordum. Dudakları yukarı kıvrıldı, dudakları dudaklarımı kavradı ve dişleriyle parçalarcasına öptü. Geri çekildiğinde eserini izleyen bir zanaatkar gibi bir süre beni inceledi, ellerini kalçalarımın altına geçirip kendiyle beraber beni de kaldırdı. Bacaklarımı beline dolayıp kendimi ona yapıştırdım. Bu adam benim en büyük zaafımdı, onu istemekten ve arzulamaktan hiç bıkmıyordum. " İlgilen bakalım Seles ama önce" diyerek tek kaşını kaldırarak " benimle ilgilen" . Söylemesine gerek bile yoktu, benim canıma minnetti.
ABAY= Bir buçuk günlük yolu üç günde geldik, arada molalar verip atları dinlendirmiş ve kendimizde dinlenmiştik. Saraya uğrayarak Aysa'yı bırakmış ve onlarla yola devam ettim. Ormana Ak Şehir tarafından giriş yaptık. Sivri dişlere rastlamıştık ama bize bulaşmadan uzaklaştılar. Uygun bir yer bularak yerleştik. Yaşlı büyücü yapacağı büyü için tılsımlarını hazırlarken, yardımcıları ise büyü çemberi için uygun alan bakıyorlardı. Ateş olası bir saldırı ihtimaline karşı çevreyi geziyordu. Elflerime atları bağlayarak ağaçların üzerlerine yerleşmelerini söyleyerek, on elfimide avlanmak için gönderdim.
Bu kadar insanın karnının doyması gerekiyordu, onlar avlanırken bizde büyük bir ateş yaktık. Elfler dönüp avladıkları avların içlerini temizleyip, derilerine yüzerek dallara geçirerek ateşin üzerine yerleştirdiler. Etler pişmiş herkesin karnı doymuştu, bu sırada gecenin hükümdarı tüm görkemiyle semaya yerleşmişti. Artık yatıp dinlensek iyi olacaktı, yerlerimizi hazırlarken ateşin başına bir nemf girdi. Nemfler sadece dişilerden oluşan yaratıklardı, hani peri kızı gibi güzel benzetmesi yaptığımız varlıklar onlardı. Yapılan benzetmelerin boş olmadığını kanıtlar nitelikteydi, gözlerimi ondan alamıyordum. Bu kadar savaşçıya yakalanmadan buraya gelmesi de ilginçti.
Ametis rengi gözleriyle her birimizi süzdü, burası onların ormanıydı beklenmedik misafirler olduğumuz için merak etmiş olmalıydılar. Bize bir adım daha yaklaşarak " benim adım Ayevi evime hoş geldiniz. Nemf kraliçesinin yardımcısıyım, burada bulunma amacınız nedir ?". Hemen ayağa kalkarak önce eğilerek onu selamladım, "ben elf prensi Abay" diyerek kendimi tanıttım. Bu arada diğerleri de ateşin başına toplanmıştı, hepsi nemfi selamlayarak kendini tanıttı. Sıra yaşlı büyücüye gelince nemf konuştu " sizinle tekrar görüşmek büyük onur Baş büyücüm ", yaşlı büyücü başıyla onaylayarak gelme sebebimizi açıkladı." Öyle bir durumda size hemen haber vereceğiz baş büyücü" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Kızı
Fantasy"Ruhun ruhuma vurgun, bedenin bedenime mahkum, canın canımla bütün alfa. Söyle bu kadar aitlik olur mu ? " dedim. Alfanın cevabı gecikmedi. "Ömrün ömrüme bağlı, kaderin kaderime yazılı, bedenim bedenine muhtaç, ruhum ruhuna mühürlü lunam" dedi. Ama...