Bölüm 27

319 34 2
                                    

HİRA= Hastalanmamın ardından kalan yolumuzu tamamlayarak başka hiç bir sorunla karşılaşmadan köye dönmüştük. Eve girdiğimiz gibi kendimi banyoya atarak, suyu da Ateş'ten istemiştim. Birde su taşıyacak hal kalmamıştı bende, kaç gündür at üzerinde telef olmuştum. Suyumun gelmesiyle uzun bir banyo yaptım, bütün vücudum işte şimdi rahatlamıştı. Odama geçerek hemen üzerimi giyindim, Ateş'in seslenmesiyle yanına gittim ve  yemek yemek için beraber evden çıktık. Yemekhaneye girmemle herkesin burada olduğunu gördüm, hepsine sırayla sarılarak boş bir yere oturdum.

Hepsini çok özlemiştim onlar benim ikinci ailem olmuştu. Ezra'nın sitemleriyle yemeğimi hızlıca yiyerek kalktım, kalktıktan sonra ona arkasından sarılarak yanağına sulu bir öpücük bırakarak oradan çıktım.  Bana çok kızgındı çünkü ona gideceğimi söylememiştim. Arkamdan Ceysina ve sonra da Ezra'nın gelmesiyle köyü şöyle bir baştan başa turladık, burayı bile özlemiştim. Artık evim gibi geliyordu bana.

Ezra'yı susturamayacağımı anlayınca görevde neler olduğunu hiçbir ayrıntıyı atlamadan bir bir anlattım. Çünkü neler olduğunu öğrenmeden ne içi rahat edecekti nede merakı geçecekti. Isırıldığımı öğrendiğinde daha dikkatli olmadığım için bana kızmış ama sonrasında sıkıca sarılarak " hep daha dikkatli olacağına söz ver " demişti. Bu duygu yüklü anda biraz daha takılı kalırsam ağlayacağımı anlayarak, Ezra'nın kollarından kurtularak etrafla ilgilenmeye başladım.

Ben yokken yaz temizliği tamamen bitmişti, eminim kızlar yokluğumu fırsat bilerek hiçbir şey yapmamışlardı. Oduncular hala odun kesip taşıyorlardı, tarlalara da uğramak için döneceğim sırada Alaz'ın sesiyle olduğumuz yerde durduk. Ateş'in bizi evde beklediğini söylemesiyle eve döndük. Yaşlı büyücü ve Şevval köşedeki masada kitabı inceliyorlardı, Ateş ise sedirde oturmuş bizi bekliyordu.

Başıyla oturmamızı işaret etti, bakalım ne söyleyecekti. Dediğini yaparak kızlarla karşına oturduk. "Lunam kızlar bahsetmiş olmalı, artık yaşlıların  karşısına çıkma vaktin geldi" demesiyle kızlara döndüm, hiçbir yaşlıdan falan haberim yoktu benim. Kafamı neler oluyor  gibilerinde sallamamla Ezra anlatmaya başladı, anlatmaz olaydı. Ben buraların yabancısıydım, nasıl gidecektim bilmediğim yerlere. 

Ateş yüzümden ne durum da olduğumu anlamış olacak ki, elimden tutup kaldırdıktan sonra" her zaman yanındayım" dedi kulağıma eğilerek. Eli elimde kenetli olarak beni de kendiyle köyün alt tarafında ki bir eve sürükledi. Evden içeri girdiğimiz gibi 10 tane yaşlı adam yan yana oturmuş bizi bekliyordu, kesin buraya geleceğimizden haberleri vardı. Onları başımızla selamlayarak tam ortalarında bulunan yer minderlerine oturduk.

Aralarında en yaşlı olan ve tam karşımızda oturan yaşlı konuşmaya başladı " Klanımızın lunası Çorak Ormanın yanındaki Amazon Nehrinden bir lotus çiçeği alarak bize getirecek" demesiyle Ateş burayı bilmemem konusundaki itirazlarını sıralamaya başlamıştı bile. Yaşlılar Ateş'in itirazlarından sonra Ateş hariç bir kurdu yanıma alabileceğim kararına varmışlardı. Bu bile Ateş'i tatmin etmedi, yaşlılara söylenerek kapıyı çarpıp çıktı. Bende ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde öylece kala kaldım, bizimle konuşan yaşlının " gidebilirsin luna" demesiyle ayaklanarak çıktım.

Kapıdan çıkar çıkmaz etrafıma bakınarak Ateş'i aradım, evin yan tarafındaki ağacı yumrukladığını gördüğüm gibi de koşarak yanına vardım. Onu engellemek için beline sarılıp çekmeye çalışmam, iki yaşında bir çocuğun annesini zorla çekiştirmesi kadar etki etmişti ancak. "Yeter Ateş biraz sakin olur musun beni korkutuyorsun" dememle bir an durmuştu, belindeki kollarımı çözmem ile tekrar ağaca  yumruklamaya başladı. Ellerimi başımın üzerine sardım, ağaç öyle bir sallanıyordu ki  yıkılacaktı nerdeyse.

Gecenin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin