Bölüm 15

441 37 1
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR 🖤

NEFİLİM= Her şey istediğimin ve planladığımın tam tersi gidiyordu. Küçüğümü kaybetmiştim, kendime olan öfkemi etrafımdan çıkarıyordum. Doğru değildi biliyordum ama öfkemin önüne geçemiyordum işte. Ellerimle yüzümü ovdum ve o sırada fark ettiğim şeyle bacaklarım beni taşımadı ve olduğum yere çöktüm. Nişanımız siliniyordu, kaç senedir beklediğim eşim ölmüş müydü ? Başka açıklaması olmalıydı bu olamazdı küçüğüm ölemezdi sikerdim böyle kaderi. Bu kadar bekleyişin uğraşın sonucu bu olmamalıydı, onun için hazırladığım odadan çıkıp sesim kısalana kadar bahardım. Kale sesimle inledi, herkes kuytu köşelere kaçtı kimse bu halimle karşılaşmak istemiyordu. O an gözlerime kara öfkenin perdesi indi, artık ben ne eski ben olabilirdim nede hiçbir alem ve hiç kimse ye huzur verirdim. Artık karanlığımı tutmak için bir sebebim kalmamıştı işte şimdi içimde zincirlere vurduğum karanlık serbest kalmış beni sarmış sarmalamış kendine katmıştı.  Yapabileceklerimin sınırı yoktu, ben bile kendimden korkardım. Karanlığım Hira'yı hatırlatıp beni kışkırtıyor, yıkımlara kıyımlara itekliyordu.

HİRA= Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım, kollarımı bacaklarımı gererek esnettim. Biraz sırtım sızlamıştı ama o kadar acıdan sonra buna takılmadım bile, ellerimi yumruk yaparak gözlerimi ovaladım. Yula'yı görmek için kafamı çevirmemle karşımda ifadesiz bir yüzle beni izleyen Ateş'i görmem bir oldu. Onu burada görmeyi beklemediğim için olsa gerek irkilerek geriye sıçradım, insan bir ses çıkarırdı falan dimi ama korkutmuştu beni. Kalbim ramazan davulu gibi kulaklarımda atıyordu, elime kalbimin üzerine koyup bir süre dinledim ama bu benim kalbim değildi ki. Bu Ateş'in kalbiydi resmen stetoskopla dinliyor gibi net duyuyordum.

Bana ne oluyordu böyle her geçen gün yeni şeylerle iyice çıldıracak duruma geliyordum. Sayi bu kadar ifadesiz bir suratla bu kalp atışları normal miydi ? Hiç sanmıyorum nasıl tepkilerine bu kadar hakimdi hayret ettim. "Günaydın" dedi beni pür dikkat izlerken, bende "günaydın " diyerek saçımı düzeltmeye koyuldum.  Kim bilir ne haldeydim şuan, gerçi bir haftadır buradaydım yıkanmıyordum saçımı taramamıştım az çok halimi tahmin ediyordum ama bunu düşünmeyi ve hatta görmeyi kesinlikle istemiyordum. Ateş ayağa kalktığı sırada "kalk ve hazırlan Hira bugün bizim köye dönüyoruz "deyip çıktı gitti.

Adam resmen kaçmıştı benim bile görmek istemediğim beni görünce normaldi tabi. Yataktan ayaklandım örtüyü de üzerime sardım ne giyeceğim ben diye düşünürken kapı açılıp içeri elinde kıyafetlerle Şevval girdi. Gülerek "günaydın giyinmene yardım edeyim de yemekhanede beraber yemek yiyelim "diyerek elindekileri bana uzattı. Bu kız hiç surat asmaz mıydı ya hep mutluydu, biraz Ateş'e de bulaştırsaydı ya  bu halini. Ben şimdi neden Ateş'i bu konuya dahil etmiştim ki ne gerek vardı. Kıyafetleri elinden alıp inceledim, gömlek vardı üzerine de kaftana benzeyen ama kolları olmayan bir kıyafet giyecektim anlaşılan. Şevval'in halimden anlaması üzerine yanıma gelip bana yardım etmesiyle giyindim. Kaftanın sol ön parçası sağ kalçama kadar gidip oradaki iple bağlanıyor, sağ parçası ise  diğerinin üzerine kapanıp sol kalçamın oradaki iple bağlanıyordu. 

Bizim oraların kruvaze elbiselerine benziyordu. Aynı onlara benzemiştim şuan saçımı da kendinin gibi tek pelik ördü. Geriye çekilip bana baştan aşağıya baktı ve ekledi " çok güzel oldun Hira yakıştı" Burada boy aynası yoktu bende kendimi görebileyim, gerçi bir önemi de yoktu. Aklıma kardeşim düştü yine gözlerim hemen doldu, ben daha engelleyemeden düştü damlalar ardı ardına. Şevval yanıma gelip sarıldı hemen alışmıştı kız hep ağlamama nedenini biliyordu sormuyordu bile artık.Eliyle sırtımı sıvazlarken konuştu "bazen iyi olduğunu bilmek yetmeli insana zorda olsa kabullenmek devam etmek gerek Hira boşuna kendini yıpratma" . 

Gecenin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin