Bölüm 22

350 35 2
                                    

HİRA= Gecenin bir yarısı vücudumun farklı yerlerine giren dayanılmaz ağrılarla çığlık atarak uyandım. Ezra sesimle sıçrayarak uyanmış, ne olduğunu anlayamadığı için önce etrafı kolaçan etmişti. Oda da kimsenin olmadığını anladığı gibi de bana dönerek çığlık atmama sebep bir yaram olup olmadığına bakmıştı. Kalkıp odadaki gaz lambalarını yakarak yanıma oturdu. Kıvranışlarım çoğalıp acı dayanılmaz hale geldiğinde, kendimi oradan oraya atmaya başladım sanırım ki Ezra üzerime oturarak kollarımı da yatağa sabitledi. "Sakin ol Hira senin hiçbir şeyin yok", Ezra ha bire konuşuyordu ama benim göğsüm, kollarım ve bacaklarım sanki koparılmış gibi ağrıyordu. Neler oluyordu böyle,  anlayamıyordum sabaha kadar aynı acılarla kıvrandım.

Sonrası bilincimi kaybetmiş olmalıyım ki pek bir şey hatırlamıyorum ,tekrar göğsümü dağlayan kor gibi bir ağrıyla uyandığımda Ezra hala yanımdaydı ve endişeli gözlerle beni izliyordu. Öncekine göre azalan ağrının vermiş olduğu güçle dudaklarımı aralayarak sordum " ne oldu bana ". Ezra hiçte güzel bulmadığım bir yüz ifadesi ve sesle" yaralı olan sen değilsin, eşinin ağrılarını hissediyorsun" dedi. Yatakta doğrularak göğsümü kontrol ettim, doğru söylüyordu. "Ateş" dedim, siktir o yaralanmıştı çektiğim ağrılara bakacak olursam çok kötü yaralanmıştı. Mühür yüzünden onu hissediyordum. Ne yapacaktım şimdi nerede olduğunu bile bilmiyordum nasıl gidecektim yanına. Evet ismen gittiği yeri biliyordum ama yolu bilemezdim.

Gözlerim benden izinsiz dolmuşlardı bile "ona bir şey olmaz değil mi" diye sorarken  sesim titremişti, daha çok şey sormak istiyordum ama boğazıma dizilen yumrular değil konuşmamı nefes almamı bile zorlaştırıyordu. İçime kor ateşler düşmüş beni kavuruyordu, Ezra' ya dönerek sıkıca sarıldım. Daha tamamen kabullenemediğim belki de kabullenmek istemediğim adam bana bu denli nasıl bağlı olabiliyordu. Hissediyordum aramızdaki bağ öncesine nazaran çok zayıftı, canı canımdan ruhu ruhumdan çekiliyordu sanki. Bu da tarif dahi edemeyeceğim derece de canımı yakıyordu. Yanında olmalıydım, yanımda olmalıydı lanet olsun. Gözlerim daha fazla akıtmak istemediği yaşları tutamadı, hıçkırıklarım bütün odayı doldurdu.

Ezra hem sırtımı sıvazlıyor hem de beni teselli etmeye çalışıyordu. "Sana sağ sağlim geri dönecek Hira , o çok güçlü bana  inan". Demesi kolaydı da yaşaması hiç kolay değildi, bende bunu şuan öğreniyordum. Bütün gün ağrılarla yataktan hiç çıkmadım, aklım Ateş'teydi birde, panik atak bilmem kaç defa beni ziyaret etti. Bildiğim bütün duaları okuyarak iyileşmesini diledim. Yaşadığım bu olayla da farkına vardığım şey inanılmazdı, biz sanki bir beden, bir can, bir ruhtuk. Ne kadar bahaneler üretip aramıza mesafe koymaya çalışsam da, biz birbirimizi gördüğümüz an bağlanmıştık. Ne Ceysina'nın getirdiği sakinleştirici çaylar ne de Ezra'nın teselli etme çabaları beni iyi etmiyordu. İçim içimi yiyor, boğuluyormuşum gibi hissediyordum.

Yataktan kalkarak buraya geldiğimden beri elimi sürmediğim çantamı alarak içinden sigaramı ve çakmağımı aldım. Kızlar ne yaptığımı pür dikkat izliyordu, sigaramı yakarak içmeye başladım. Kendi dünyamdayken de canım sıkılsa veya moralim bozuk olsa, sanki sigaram iyi gelirdi. Gerçi öyle bir şey yoktu ama bana öyle gelirdi işte. Aynen şimdi olduğu gibi. Galiba çaylar konusunda da erken konuşmuştum ki şuan kafam bir dünyaydı. Burada sigarada yoktu dimi, "sigara bile bulunmayan bir yere düşmüşüm" diyerek sinirle gülerken" sen tütün mü içiyorsun"  diyerek paketimdeki sigaraları inceleyen Ceysina'ya bakıp kafamı salladım. Demek ki tütünü biliyorlardı, bu iyiydi. Son hatırladığım da buydu, uyuya kalmıştım sanırım.

Diğer altı günde böyle geçti, ben evden hiç çıkmadım. Ateş'i her geçen gün daha çok merak ettim ama git gide azalan ağrılarımla da onun iyileştiğinin farkındaydım. Bu kadar günün geçmesini kolaylaştıran ve çıkıp onu bulma isteğimi törpüleyen de buydu. İyileşmesini hissetmem  de kordan geçilmeyen içime su serpiyordu. Buradaki hiçbir şeyle ilgilenmemiştim ama Ezra ara ara köye inerek benim yapacaklarımı yapmış ve beni de olan her şeyden haberdar etmişti. Saldırıdan sonra yaralılar iyileşmiş, Alaz'ın  dediği gibi de başka bir saldırı olmamıştı. Bu gün artık evden çıkmaya karar vererek hazırlandım, kızları da alarak göl kenarına çamaşır yıkayan kadınların yanına gittim.

Gecenin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin