Bölüm 43

206 23 3
                                    

ATEŞ= Kamran ile konuşmamızdan sonra ne o ne de bir tek kelime etmedik. Tabi bu yaşlıların yanına gidene kadardı. Benim de şuan yapacak bir işim olmadığı için bende ona takılmıştım. Kamran ne dediyse yaşlıları ikna edemedi. Sonuç olarak Aysa bugün verilen görev için sisli ormandan ayrılacaktı ve hal böyle olunca bizimle gelemeyeceklerdi. Beraber alfa evine varıp içeri girdiğimizde herkesin yemek için salonda toplandığını gördük. Sanırım tek eksik bizdik ve bizimde sofraya oturmamızla yemek faslı başlamış oldu.

Yaşlı büyücü Tanha yemek sonrası yapacağımız yolculuk için konuşmaya başlayacağı sırada içeri giren Alex'in gelip oturmasını bekledi. Ben yemekte bir tek eksik biziz derken Alex'i unutmuştum. Adam yemek yemiyordu belki de ondandı veya Hira' ya olan kızgınlığımı ona sarf ettiğim içindi onu görmezden gelmem. Neyse neydi  işte , yaşlı büyücü Tanha bir an önce hazırlanıp yola koyulacağımızı belirttikten sonra  Kamran'da onların gelemeyeceklerini ve nedenini açıkladı.

Hira'nın bekçilerinin yanı sıra bizim kurt adamlarımız, Amil'in 15 kitsunesi, Uhra ve nemfleri, yaşlı büyücü  birde Aysa kendi gelemese de 10 elf savaşçısını bizimle gönderiyordu. Nerden baksan 55 kişilik bir guruptuk. Biz hazırlığımızı yapmak için odadan ayrılacağımız sırada Kızıltan'ın konuşmasıyla olduğumuz yerde  durduk. Kızıltan  artık Kızıl Ormana dönmelerinin vakti geldiğini ve bu akşam bizimle birlikte onlarında yola çıkacağını söyledi. Fakat  olası bir savaş halinde yanımızda olduklarını da üstüne basarak söylediği sözleriyle de belirtti.

Hepimiz hazırlıklarımızı yapmak için salondan ayrıldık. Hira odaya girdiğimiz gibi yine bana sarılırken , ki bunu onu affetmem için yaptığının farkındaydım. " Ateş abartmasan diyorum artık hem Alex'in Tara'ya olan bakışlarını da görmemiş olamazsın" diyerek sızlandığında, aslında kızgınlığımın bununla hiçbir alakası olmadığını ve konuyu çarpıtmamasını söylemek istesem de söylemedim. Şuan onunla bu konuda  tartışmak istemiyordum. Ne kadar sonuna kadar haklı olsam da. Ona " hadi hazırlığımızı yapalım lunam, bu konuda burada kapansın, bir daha hareketlerini dikkat etmen şartı ile" diyerek onu alnından öpüp çantamı hazırlamaya başladım.

Hira= Çantamı oflaya puflaya hazırlamamın ardından, bende önce hazırlığını bitirip yaşlı büyücünün yanına giden eşimi bulmak için odadan çıktım. Ateş hala kızgındı ama beni kırmamak için benimle konuşuyordu. Bu hali beni daha çok üzüyordu ve adam haklıydı da işin doğrusu. Son söylediği sözlerle  ise resmen bana kapak yapmıştı.

Odadan çıktığımda Aysa ile karşılaştım. Aysa hazırlanmış tabiri caizse savaş boyalarını sürmüş haldeydi. Bizim güler yüzlü prensesimiz gitmiş yerine  ciddi savaşçı prenses gelmişti. Ona " hemen mi gidiyorsun Aysa, nerede ve ne görev verdiler " diye sordum. Kolunu belime sararak beni de kendiyle beraber yürüterek cevap verdi. " Alaca Orman ve Kara Ormanın ortasında kalan Ruhlar Gölüne gidiyorum ve benden istedikleri sadece orada yetişen verbaskum bitkisini getirmemi istiyorlar" . 

Ya bu yaşlılar gerçekten ölselerdi ya artık. Biz lunalara sadece eziyetti yaptıkları. Savaşta kanıtlardık biz kendimizi ne gerek vardı böyle oraya buraya göndermeye dimi. Aysa'nın beline bende kolumu sararak" yaşlılara ölüm" diyerek gülümsedim. Aysa'nın dudakları anında iki yana genişleyip yanağında ki güzel gamze gözler önüne serilerken " ayıp olacak ama bende seninle aynı fikirdeyim" diyerek bana göz kırptı.

Yaşlı büyücü odasında yoktu, salonda da yoktu. Bizde Aysa ile dışarıda olduklarına karar vererek alfa evinden çıkarak köy meydanına doğru yürümeye başladık. Ezra giyinmiş kuşanmış ve Han'ı da beraberinde sürükleyerek yanımıza geldi. "Bensiz gitmeyi aklından bile geçirme Gümüş dişlerin lunası" diyerek gözlerini benimkilere dikti. Onsuz gitmek bende istemiyordum ama yakın zamanda Han ile mührünü tamamlayacaktı ve ondan sonra bizimle gelemeyecekti zaten. Bu yüzden bence daha şimdiden alışmaya başlaması lazımdı.

Gecenin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin