Bölüm 25

333 33 2
                                    

ATEŞ= Sabahtan beri yaşlıların yanındaydım, Kartal'ın ölümünden beri onlara hiç uğramamıştım. Hatta mühür sonrası onların yanına gitmem ve lunamıda götürmem gerekiyordu. Ama bunun için ne uygun bir zaman olmuştu ne de lunam bir kurttu, işte bu yüzden  neyin nasıl olacağını bilemediğim için erteleyip durmuşta olabilirdim. Bir kurtla mühürlenmiş olsam, luna onların karşısına gelir köy dışında verdikleri görevi yerine getirir ve tekrar onların karşısına gelirdi. Bundan sonra yaşlılar tarafından kabul görürdü. Benim içinse Hira'nın durumunda önemsizdi ama onlar için öyle olmadığını anlamıştım şuan.

Söylediklerini onaylayarak yanlarından ayrıldım, şimdi bunları düşünmeyip önümdeki görevi halletmeli sonrasında bu sorunu çözmeliydim. Pusat'a yaşlıların yanına gitmeden önce benimle gelecek kurtları seçerek öğleden sonra köyün çıkışında hazır beklemelerini söylemiştim. Hızlı adımlarla oraya giderken burnuma lunamın kokusu doldu, çok geçmeden de kendisini gördüm. Arkası bana dönük olduğu için yüzünü görememiştim , kolunun birine attığı peleriniyle baya baya hazırlanmıştı. Sinirlenmeye başlamıştım bile ona yolculuğun nereye olduğunu sormamla yavaşça bana döndü, korkmuştu sanırım çünkü yutkunduğunu görmüştüm. 

Bana dönmesiyle daha da sinirlendim. sikerdim böyle işi, çok güzel olmuştu. Üzerindekiler çok farklıydı burada dişi kurtların giydikleri gibi değildi, kesin kendisi dikimcilere özel olarak diktirmişti. Kurdum kuduruyordu, içimdeki kuvvetli baskıyla bunu anlamam bir olmuştu. "Alfa nereye lunası oraya " dedi, dişlerimi sıkmam gecikmedi. Dili de uzamıştı, kendi kendine kararlarda almaya başlamıştı lunam, bak sen. " Ya alfa istemiyorsa lunasının gelmesini" diyerek onu cevapladım.

Sözlerimle önce afalladı sonra gözlerini kaçırdı, tam vazgeçecek sanmıştım ki çocuk gibi omuzlarını silkerek gözlerini gözlerime dikti  " korkuyorum" dedi. Ah be kadın bunu dememeliydin, nasılda elimi kolumu bağlamıştı. Ben kendim dememiş miydim bir gece önce o "korkuyorum" dediği zaman, " korkma ebediyen yanındayım  diye. Geçen geceye gönderme yapmıştı, beni benim sözlerimle alt etmişti. Şimdi üzerine söyleyecek tek bir sözüm bile kalmamıştı. 

Alaz'ın getirdiği ata binerek ona elimi uzattım, tuttuğu gibi çekerek önüme oturttum. Yüzümde anında bir gülümseme yer ettiğinde, nedeninin lunamın ne kadar akıllı ve kurnaz bir dişi olduğunu fark etmem olmasıydı. Yirmi kişilik bir gurup ile yola çıktık,  bu görevdeki amaç ,yakın mesafemize  farklı türlerin yerleşip ilerleyen zamanda bize tehlike arz etmemesi için bölgeyi kontrol etmekti. Pusat'a işaret ederek en öne geçmesini belirttim, en arkadan devam etmek lunam için daha güvenli olacaktı. Kulağına eğilerek " alfa nereye luna oraya ,öylemi lunam" dedim. Hira lafımın bitmesiyle gerildi, bunu dikleşen sırtından da anlamak mümkündü. Hiçbir cevap vermedi, yol aldıkça o yolu bende onu izledim. Bazen ona farklı gelen şeyleri soruyordu, bu kadar yakın olması iyi değildi. Kurdum eşini kendinin kılamadığı için kuduruyor, bana da zor anlar yaşatıyordu. Kara kurt ve ben birdik, aynı ruha bağlı iki farklı bedendik. 

Güneş görevini tamamlamış köşesine çekilirken ay görevinin başına geçmişti bile. Bizde Ulu Koruda uygun bir konaklama yeri bularak geceyi burada geçirmeye karar verdik, atlarımızdan inip onları ağaçlara bağlayarak ateşi yaktık. Karnımızı doyurduktan sonra on kişi nöbete bırakarak, belli bir süre oturup sonrası uyumaya çekildik. Ben Hira'yı alarak diğerlerinden biraz daha geriye yattım, çok dağınık uyuyordu, buna gören gözler sadece benimkiler olmalıydı. Onu kendime daha da çekerek gözlerimi kapadım ama sabaha kadar kıpırdanıp durduğu ve eli ayağı uz durmadığı için uyku bana hiç uğramadı. 

Gecenin güzel yanı ise saldırıya uğramadan sorunsuz geçmesi oldu. Bir şeyler atıştırıp atlarımıza bindik, lunam çok durgundu. Dalıp dalıp gidiyordu, "neyin var" diye sordum. "Ateş" ismim döküldü dudaklarından, derin ve titrek bir nefes alarak devam etti. "Özlüyorum kardeşimi, kim bilir ne durumdadır " sesi titriyordu. Çenesinden tutarak kendime doğru çevirdim, kaybolduğum gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Eliyle sildi hemen, kafasını önüne çevirdi. Dizginleri tek elimle daha sıkı tutarak belinden kendime daha da çekerek göğsüme bastırdım onu, kolumu beline doladım. "Bunun için çözümüm yok lunam ancak yanında olabilirim, yaran çok taze ama zaman her şeyin ilacı, geçecek diyemem ama hafifleyecek" başka ne söylenir bilemedim. Sadece daha sıkı sarıldım ona.

Gecenin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin