Bölüm 34

261 28 2
                                    

MERHABA ARKADAŞLAR BAKALIM BU BÖLÜMDE NELER OLACAK BERABER ÖĞRENELİM NE DERSİNİZ  İYİ OKUMALAR 🖤 VE TABİ OY VERMEYİ LÜTFEN UNUTMAYIN  :)

HİRA = Biz hazırlığımızı yapmış köyün ormanla birleştiği yerde gelecek olan erkekleri bekliyorduk. Biz kızlar olarak işimizi halledip geleli nerden baksan bi yarım saat olmuştu ama normalde bizi bekledikleri için şikayetçi olan erkekler görünürde yoktu. Bu da gerçekten ilginçti, çünkü benim alemimde durumlar hep tam tersi olurdu. 

" Ayyyyy valla şimdi patlayacağım eş meş demeyip deşeceğim bir yerlerini",  Ezra'nın sinirli ve yüksek sesle söylenmelerini  duyduğumuzda arkamızı döndük. Ezra ise tan vakti Han'ın onu almasıyla neredeyse iki saattir yoktu ve yanımıza yeni geliyordu. Uhra bir abla edasıyla " sakinleş kızım anlat neler oluyor" derken birde Ezra'nın omzunu pışpışlamıştı. 

Nemf kraliçesine şuan tuhaf tuhaf baktığımın farkındaydım. Nasıl bakmazdım, Uhra bizimle yaşıt bir bedene sahipken bize kızım falan demesi gerçekten tuhafıma gidiyordu. Birde kadın güzeldi birazda onu kıskanıyor olabilirdim de neyse. Ezra  anlatmadan önce sakinleşmek için derin bir nefes  aldı, tabi ki de bu onu sakinleştirmemişti. Aynı sinirle başladı  yine söze " neymiş benim burada kalmam daha doğruymuş, neymiş güvenliğim için bu gerekliymiş, neymiş artık benden o sorumluymuş " arada aldığı başka bir nefesten sonra kaldığı yerden devam etti. " Beni bunun gibi bir sürü saçmalıkla de lirt tiiiiiiiii" 

Aldığı nefeslerin onu hiç mi hiç sakinleştirmediği son söylediği sözden belli olmakla kalmıyor hatta o uzattığı "tiiiiiiiiiiii" kısmıyla ve her bir kelimesinde yükselen sesiyle de bariz ortadaydı. Biz ise kulaklarımızı tıkamamak için büyük çaba sarf etmiştik. Kızlarla sanki anlaşmışız gibi önce  birbirimize bakmıştık  sonra yine önceden anlaşmış gibi ama böyle bir şey kesinlikle yoktu. Hepimiz birden " iyice saçmalamış oda ama" deyiverdik.

Bu tepkimize Ezra kocaman olmuş gözleriyle bakarken biz onun bu haline gülmeden geçemedik. Ezra daha sinirini atamamış olacak ki " sanki önceden mühürlüm vardı da o koruyordu beni, ben bu yaşıma kadar kendim korudum kendimi, hem ben savaşçıyım savaşçı ya, valla çıldıracam, ne yapmaya çalışıyor bu adam " diyerek söylenmeye  devam etti.

Onun susmasıyla Şevval söze girdi " senin için endişeleniyor, korumak istiyor seni, bunda anlamayacak bir şey yok" Şevval'in belki olayı kabul edilebilir kılmak için söylediği sözler Ezra'yı daha da kızdırmış, sinirli bakışlarını Şevval' e dikmesine sebep olmuştu. Bunun farkına varan Şevval başını önüne eğerek başka bir yorumda bulunmadı.

Daha Ezra konuşmaya başladığı an ona hak verdiği ve hatta onu desteklediği yüzünden anlaşılan Aysa çatılan kaşlarıyla,  hem Ezra' ya destek olacak  hem de Şevval'in düşüncesine katılmadığını belirtecek sözleri söylemeye başlamıştı bile "ne münasebet karşısında küçük kız kardeşi değil eşi var hem de savaşçı dişi bir kurt ona göre davransın". 

Aysa' nın Ezra'dan bir farkı yoktu anladığım kadarıyla, kısıtlamalardan ve arka plana atılmaktan hiç hoşlanmıyordu. Bende onlarla aynı düşüncedeydim aslında, eş olmak demek her şeyde ortak olmak  demekti ve buna beraber karar almakta dahildi. Ama Şevval'in söyledikleri de doğruydu ve zaten kızcağaz  Han haklı dememişti ki, ona boşuna ters tepki veriyorlardı. Ezra'yı kendime çekip sarılırken "sen onu yola getirirsin bacım boşuna kendini üzme" dedim. 

Son sözleri söyleyende ben olmuştum. Çünkü arkamızda duyduğumuz adım sesleriyle beklediğimiz kişilerin geldiğini anlamıştık. Birbirimize tek bir kelime etmemiş ama sanki telapati yoluyla anlaşmışız gibi başlarımızı sallamıştık. Sessizliğimizle konuştuğumuz ve başımızla onayladığımız şey ise "erkekler bizden üstün değildi ve  onların boyunduruğu altına asla girmeyecektik" . En azından ben böyle anlamıştım, diğerlerine de sorsak başka kelimelerle ama aynı ana fikirle cevaplayacaklarından emindim.

Gecenin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin