Bölüm 19

386 37 2
                                    

YAŞLI BÜYÜCÜ TANHA= Bu son zamanlar da bizim alemimizde yaşanan enerji iniş çıkışları beni çok rahatsız ediyordu. Hepsi nefilimle bağlantılıydı emindim, nişan işareti silindiği zaman çıldırmıştı kesin, kıza çok bağlıydı, bu hiç iyi değildi ama yapacak bir şey de yoktu. Alemler arası kurallar vardı, onun soyu insan soyuyla karışamazdı. Eğer karışsaydı Yaradan'ın yaratmadığı yaratmaya uygun görmediği bir varlık dünyaya gelecekti. Bu da tüm dengeleri alt üst edip  alemlerin yıkılmasına kıyametin başlamasına sebep olacaktı. Yine de yaradan izin vermemiş onu bir kurda mühürlü kılmış ve  kendi kitabını da ona emanet edip koruyucu olarak seçmişti.

Bana düşense ömrüm yettiği müddetçe onu eğitmek öğretmek olacaktı. Bizde onun koruyucularıydık galiba, benim düşüncem bu yöndeydi. Bu gün vakit kaybetmeden Gümüş köye yola çıkmalıydım, kafamdaki tüm soruların cevapları o kitaptaydı.

NEFİLİM= Daha kitabı bulamamıştım, yanlış tahminde bulunmuştum. Bu da beni çileden çıkarıyordu, bu zamana kadar boşa uğraşmıştım. Yarından itibaren üçüncü alemi aramaya başlayacaktım. Bu gün yine küçüğüm için hazırladığım odadan çıkmamış, her şey ve herkes den kendimi soyutlamıştım. Kendimi kaybetmiştim onu düşünürken, onu koruyamamıştım, tam benim demişken ellerimden kayıp gitmesine sebep olmuştum .Kapının çalınmasıyla başımı kaldırdım, Cenada içeri girip bir konuğumun olduğunu söyleyip çıktı.

Oturduğum yerden kalkarak odaya son bir kez baktım, dişlerim ve yumruklarım sıkılmıştı anında. Odadan çıkıp taht odama geçtim kimdi bu şimdi gelen, tahtıma oturup beklemeye başladım. Kapı açıldığında geleni tanıdım, Seles gelmişti. Seles bir cadıydı hem de çok güçlü bir cadı, hem de çok güzel bir kadındı ve üç asır önceki sevgilimdi kendisi. "Hayırdır cadı bana haberler mi getirdin yoksa beni mi özledin " diyerek onu izlemeye başladım. Kıvırtarak bana doğru yürüdü, yaklaştığında parmağını boynumda gezdirerek " bir kurtçuk başka kurtçukla birleşerek saldırı yapmış. Benimde ilk aklıma sen gelince yüz yüze konuşup öğrenmek daha iyi gibi geldi " diyerek geri çekildi. Bu hareketiyle üzerinde tülden hiçbir yerini kapatamayan elbisesiyle bedenini gözlerim önüne sermişti. Bilerek yaptığına adım kadar emindim. Tekrar yaklaşarak dudaklarını kulağıma sürterek " sen mi yaptırdın "dedi, ona cevap vermeye hiç niyetim yoktu. Kolundan tuttuğum gibi onu kucağıma çektim, üzerindeki elbiseyi tuttuğum gibi yırttım attım. Dudaklarını dudaklarımla kapattım, onun da benim de dikkatimin dağılması ve düşünemez hale gelmemiz gerekiyordu. Bu da en güzel yoldu sanırım.

ATEŞ= Hira'yı öpmemin üzerinden iki gün geçmişti ve lunam hala gözlerini benden kaçırıyordu. Sanki ne vardı utanacak eşine karşılık vermişti sadece. Bu kadınları bir türlü anlayamıyordum, benimle aynı odada kalıyor, aynı yatakta uyuyor, yanımda giyiniyor ama onu öptüğüm için benden kaçıyordu. Bu gün  benimle tek kelime konuşmadan Ezra ile çıkıp gitmişti. Onu bekliyordum, artık buraya alışmaya başladığına göre ona kendini savunmayı öğretmek istiyordum. Tabi birazda onu görmek için iyi bir mazeretti. Artık onu aramaya çıkacağım sırada üçlü yolun başında görünmüştü. 

Yaklaşıp önümde durdular, elimi uzatarak "gel lunam bugün benimle dövüş derslerine başlayacaksın" derin bir nefes alarak elini elimin içine bıraktı. Beraber rahat çalışabileceğimiz boş bir alana gittik, kızlar da bizimle gelmişti. Hira  " Bir kendine bak birde bana  bak sence bu adil mi? " dedi. Bir süre onu inceledim benim yanımda küçük kalıyordu, haklıydı da ama  "karşına benden güçsüz bir düşman çıkacağını sanma lunam benimle baş edebilmelisin ki düşmanlarınla da baş edebil" diyerek karşısına geçtim. Karşıma geçip hafif eğilerek pozisyon almıştı. Beklediğini anlayınca ona sağdan saldırdım onun solu oluyordu ve sol taraf her zaman daha zayıf olurdu. 

Gecenin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin