Merhabalar!
Yakamoz ile karşınızdayım. <3 Yeni hikayem için oldukça heyecanlı ve mutluyum. Umarım, her şey güzel bir şekilde ilerler. Bunu tüm kalbimle istiyorum. Benimle beraber bu yolu yürümek isterseniz ben buradayım. Sizi bekliyorum! <3 Hem de dört gözle.
1.Bölüm yarın, 12 Temmuz Pazartesi günü gelecek. Tanıtımdan sonra hemen yayınlamak istedim ancak bölüm günlerimiz Perşembe günleri olacak. Bir Aşk-ı Memnu hayranı olarak kapınızı her perşembe akşama doğru çalmak istiyorum.
Yakamoz, her perşembe akşamı yeni bölümleriyle sizlerle olacak!
Özetsiz dermişim ahahahaha ve Ay Yapım sponsorluğunda değil tabii :)))
Yorumlarınızı ve oylarınızı benden esirgemeyin, lütfen. <3
****
27 Aralık 1999
Sevgili Günlük,
Sana bir aydır yazmıyorum. Yazamıyorum. Çok korkunç bir şey oldu. Çok korkunç. Hani sana diyordum ya ben yalnızım diye ben yalnız değil kimsesizmişim. Babam benden nefret ediyor, annemin umurunda bile değilim.
Sana anlatmak istediğim çok şey var ama sağ kolumun acısından yazamıyorum. Çok acıyor. Kolum... Kolum yandı. Ben ateşlerin içinde kaldım. Hani kabuslarımdaki büyük canavarlar var ya onlar kadar büyük ateşlerin içinde kaldım. Yandım. Çiftlikte yandım şimdi İskenderun'dayım. Çok korkunç bir şey oldu. Kimsesizliğimden daha korkunç bir şey.
Okula gidemiyorum, evimde değilim. Bana babaannem ve dedem bakıyor. Herkes bana çok üzülüyor. Bir daha kimsenin bana üzülmesine izin vermeyeceğim. Ne yapacağımı ve nasıl yapacağımı bilmiyorum ama kimsenin bana acımasına izin vermeyeceğim. Kimsesizmişim. Kimsesiz. Yalnız değil.
**
12 yaşındayken şöyle bir cümle okumuştum ve bana öyle derinden dokunmuştu ki... Kalbimdeki sızıyı dün gibi hatırlıyorum. 'Perdeleri güneş yıpratır çocuk, kızlarıysa babaları.'* Ben yıpratılmamıştım bile. Benim canıma kastedilmişti, aldığım nefese göz dikilmişti. Kimsesiz bırakılmıştım. Hayatımı kendi başıma kurmuştum. Şimdi olduğum kadına ulaşırken yoluma dizdiğim her taşta benim emeğim vardı, sadece benim emeğim.
Kendi kendimi yetiştirmiştim. Bir ailem olmamıştı. Bir ailem olmamıştı ama sekiz yaşındayken kendime verdiğim sözü tutmuştum. Bir daha kimsenin bana üzülmesine ve acımasına izin vermemiştim. Kendi ayaklarımın üstünde durdukça güçlenmiş ve özgürleşmiştim. Sevmiştim, sevilmiştim, aşık olmuştum, başarmıştım ve her şeye rağmen bir zamanlar aile kurmak istemiştim. Kuramamıştım. Olmayınca olmuyordu bunu artık anlamıştım.
Ben bir karanlıktaydım ve burada hiç ışık yoktu. Benim karanlığımda yalnızca gölgeler vardı, göz yanılmaları vardı ama ışık yoktu. Her gecenin bir sabahı yoktu, upuzun geceler vardı. Bitmeyen gecelerim vardı... Ancak bitmeyen gecelerime inat gölgelere yenilmiyordum, gölgelerle oynuyordum. Artık kimsenin avı değildim. Üzerime oynanan tehlikeli oyunların içinde av olmayı da avcı olmayı da öğrenmiştim. Onlar gibi oyun kurmayı öğrenmiştim.
Beni devirmek kolay değildi, acılarımın arkasına gizlenmiyordum. Acılarımı ruhumda ve vücudumda taşıyarak önüme çıkan her taşı, bitmeyen bir güçle kaldırıyordum. İnadına yaşıyordum bu hayatı ve inadına yaşamaya devam edecektim.
Gitmiyorum, buradayım. Çiftlikte, serada, nefes aldığın her yerde gözünün önündeyim. Aldığım nefese göz diktiğin yerde, seramda, sana inat yaşıyorum.
*Tomris Uyar
****
Eveet, düşüncelerinizi bekliyorum. Sizce nasıl bir hikaye bizleri bekliyor?
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. <3
Yarın, 12 Temmuz Pazartesi akşamı 1.Bölüm sizlerle olacak o zamana dek hoşça kalın! Sizleri kocaman öpüyorum ve kocaman sarılıyorum!
@lieebe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance12 yaşındayken şöyle bir cümle okumuştum ve bana öyle derinden dokunmuştu ki... Kalbimdeki sızıyı dün gibi hatırlıyorum. 'Perdeleri güneş yıpratır çocuk, kızlarıysa babaları.'* Ben yıpratılmamıştım bile. Benim canıma kastedilmişti, aldığım nefese gö...