14.BÖLÜM

423 50 6
                                    

Merhabalar,

Nasılsınız? Umarım herkesin keyfi yerindedir. <3

Hikayeyi okuyan herkes düşüncelerini yorumlara bırakabilir miii? Yazarsanız çok mutlu olurum!

Keyifli okumalar dilerim :*

****

Lavin 14 yaşında...

Bugün öylesine mutluyum ki... İçim içime sığmıyor. Okulda yapılan deneme sınavında ilk ona girmeye başardım.

İlk ona girmek benim için çok büyük bir başarı, kendimle gurur duyuyorum. Arkadaşlarımın ailesi onlar için özel dersler ve dershaneler ayarlarken ben kendi çalışmam ile bunu başardım.

Evin kapısını açtığımda bağrışma sesleri ile irkildim. Nevbahar ve Raşit tartışıyordu, korkulacak bir şey yoktu. Bizim evimiz için çok sıradan bir andı. Bu anın aksi sıradan olmazdı.

Bağrışmaların ardından bir cam kırılma sesi geldi. Nevbahar, hırsını alamamış olacak ki bir şey fırlatmıştı. Bu da oldukça sıradandı. "Heh! Prangalarımdan bir diğeri de geldiğine göre kadro tamamladı. Söyle, Lavin! Senin bir derdin var mı?" Diye kükredi.

Raşit'in beni fark etmesiyle konuşmasını daha doğrusu kükremesini bana kaydırınca Nevbahar arkasını dönerek ateş saçan gözlerini benimle buluşturmuştu.

Merhaba, sevgi dolu ailem. Merhaba.

"Lafı çarpıtma Raşit! Geleceksin. Ne diyeceğim millete?" dedi öfkeyle, "Katıldığım yemekte sap gibi dolaşırken kim bilir neler düşünecekler! Anlatayım mı? O zaman gerçekleri anlatayım Raşit! He, Raşit anlatayım mı? Sana diyorum!" İkisi beraber benim bilmediğim bir gerçeğin çevresinde dolaştılar. Nevbahar alenen kocasını tehdit etti.

Raşit'in duyduklarıyla beraber nefesi tekledi. İlk defa çekindiğine şahit oldum.

O an anladım, Raşit'in çekindiği gerçekleri vardı ama başka bir gerçeği daha vardı. Raşit başka insanların düşüncesini gerçeği yapmıştı ve bunun için yaşıyordu. Başkaları ne düşünür diye.

Nevbahar, başkaları ne düşünürü gerçekte önemsemiyordu. O, sadece boy göstermek ve diş göstermek istiyordu. Mücevherlerini sunarken kocasını da koluna takmış olmak istiyordu.

Nevbahar Menderes olmanın gücünü herkese hissettirmek istiyordu çünkü kendisi tek başına bu gücü hissedemiyordu. Hissedemezdi zaten gerçek değildi. Gerçek olmayan hiçbir şey soyuttan somuta geçemezdi.

"Benim sabrımla oynuyorsun, yapma. Nevbahar! Yapma!" Raşit neredeyse tepinerek bunları söylerken yanımdaki duvara omzumu yasladım ve onları tüm çıplaklığıyla izledim. Anne ve babamın birbirlerine nefretini akıtmasını izledim.

Gözlerim doldu, boğazıma bir yumru yerleşti. Bitecek, Lavin. Daha güzel bir hayatımız olacak. Biraz sabır, sabır.

"Kocacığım, hiç sabrınla oynar mıyım? Sadece olacakların haberini veriyorum ki sonra şaşırma." Kıvırtarak ona yürüdü. Raşit'in omuzlarına ellerini çıkarak omuz başlarını pış pışladı. Dudağındaki vişne çürüğü rujla gıcık bir şekilde gülümsedi. Raşit'in yüzü anbean morardı.

Nevbahar kızıl saçlarını savurarak başını bir omzuna düşürdü. Raşit ile uzunca bakıştılar. İkisinin hızlı solukları artık kararmaya başlayan salonumuzun duvarlarında dolaştı.

Onları neden izliyordum bilmiyorum. Neden arkamı dönüp gitmiyordum? Şimdi odamda olup bu rezil anların hiçbirine şahit olmamış olabilirdim.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin