Merhaba,
Nasılsınız?
Bakalım Lavin'in başına neler geldi?
Acaba benimle hikayeye dair yorumlarınızı paylaşır mısınız? Yorumlar, bölümleri yazarken ve paylaşırken gerçekten büyük bir motivasyon kaynağı oluyor.
Yorumlarınızı benimle paylaşırsanız eğer çok mutlu olurum.
Yorumlarınızı ve oylarınızı dört gözle bekliyorum... <3
Keyifli okumalar!
****
Beni bu hale sokan araba arkasına bakmadan gittiğinde olan hiçbir şeye şaşırmadım. Raşit yeniden canımı almaya teşebbüs etmişti. Beni bu durumun aksi şaşırtırdı.
Vücudumun garip konumunu nasıl değiştireceğimi bulamamıştım. Bacağımdan sıcak bir sıvının aktığını hissediyordum. O sıvı kandı... Sırtımdaki çantadan telefonuma ulaşmak istiyordum ama yapamıyordum. Bu çukura sıkışmıştım ve birilerinin beni görmesi gerekiyordu. Bu anlar o kadar yabancı değildi ki bana. Korkmuyordum. Sadece içine sıkıştığım bu hali düzeltmek istiyordum.
Bir traktör sesi duydum. Traktörün sesi gittikçe yaklaşmaya başladı sanıyorum çukurun üzerinde kalan bisikletimi gördü ve durdu. "Eyvah! Kızım, dur yetiştim. Duyuyor musun beni?"
Konuşmak için dudaklarımı aralayacağım sırada dişlerimi dudağıma geçirdiğimi fark ettim. Dişlerimi dudaklarıma geçirip kanatmıştım. Ben her ne kadar öyle düşünmesem de anlaşılan korkmuştum. "Duyuyorum. Beni buradan çıkarın. Lütfen çıkarın." Sesim oldukça tarazlıydı.
"Olmaz kızım ben sana zarar veririm. Ambulans çağırırız hemen gelir." Adamın hareketleri gibi konuşması da telaşlıydı.
"Hayır. Ambulans istemiyorum. Menderes Çiftliği'ne gidecektim zaten beni çıkarın ve oraya bırakın. Lütfen. Bana böyle daha çok yardımınız dokunur." Orta yaşlı adamın bu fikir pek aklına yatmasa da beni ikna edemeyeceğini anlayınca kabullendi.
Dizlerinin üzerinde çöktü ve beni yavaşça sırt üstü çevirdi. Devam edip etmemek adına gözlerime baktı. "Ellerimden çekin beni." Ona ellerimi ilk başta uzatamadım. Nefes nefeseydim. "Bir dakika." Soluklanmam için bekledik. Son bir güç diyerek uzattım ona ellerimi. Yola oturttu beni ve omuzlarımdan tutarak devrilmemi engelledi. "İyiyim. Çantamda suyum vardı..." Sırtımdaki çantayı çıkardı ve içindeki suyu buldu. Kapağını açıp bana içirmeye başladı.
"Olmadı ki böyle. Ya boynuna bir şey olduysa." Olmadı işte! Raşit'in kırılsın istediği boynum kırılmadı. Beni öldüremedi.
Öldüremedi.
Geri zekalı. Beni öldürmeyi bir türlü başaramayan geri zekalı.
İçtiğim suyla canlanan sesimle "Çok teşekkür ederim. Beni oraya bırakabilir misiniz?" diye sordum.
"Bu da soru mu kızım elbette bırakırım." Beni traktörünün arkasına eklenen mavi demir sepete oturturdu, bisikletimi de yanıma bıraktı. Mahvedecektim onu. Onu öyle bir mahvedecektim ki...
Sana söyledim Raşit, sen durmazsan eğer ben hiç durmam.
Kapıdaki bekçi beni görünce yüzündeki şaşkınlıkla kapıyı hemen açtı. Toprak taşlı arazi yolunda yavaşça ilerledik.
Traktör ana binanın önünde durduğunda biraz sendeleyerek aşağıya indim. Bu sırada daha önce fark etmediğim cam parçası ayağıma düştü. "Bana şu camı verir misiniz?" Adam artık beni anlamaktan vazgeçmiş olmalı ki eğilip verdi ve bisikletimi aşağıya indirdi. "Size ne kadar teşekkür etsem az. Bu arazinin içinde bir üretim seram var. Ben Lavin. Lavin Feray Menderes. Sizin için yapabileceğim bir şey olursa lütfen gelin." Soyadımı duymasıyla yüzü aydınlandı ve bana gereken ilgisini gösterdiği için memnun oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance12 yaşındayken şöyle bir cümle okumuştum ve bana öyle derinden dokunmuştu ki... Kalbimdeki sızıyı dün gibi hatırlıyorum. 'Perdeleri güneş yıpratır çocuk, kızlarıysa babaları.'* Ben yıpratılmamıştım bile. Benim canıma kastedilmişti, aldığım nefese gö...