Merhabalar,
Nasılsınız? Umarım her şey yolundadır.
Geçmişten bugüne uzanan bir bölüm sizlerle...
Şarkımız benden Lavin'e, bölümü düzenlerken aklımdan geçen şarkıydı.
Keyifli okumalar dilerim, sevgiler. <3
****
4 yıl önce... 12 Nisan.
Selim ile mutfak masasındaki karşılıklı sandalyelere oturmuştuk, ikimiz de bacaklarımızı sallıyorduk. Alt dudağımı dişlerimin arasında yuvarlarken yeşil gözlerine baktım. Korkuyla test çubuğuna bakıyordu, beyaz teni iyice solmuştu. Ellerimiz titremesin diye masanın üstünde kenetlemiştik. Titrek bir nefesi içime çekerken kendi bakışlarımı merak ettim. Selim, hamilelik testine korkuyla bakıyordu. Peki, ben nasıl bakıyordum?
Nasıl baktığımı bilmiyordum ama duygularımın karışıklığını tüm varlığımla hissediyordum. İçim karışmış bir yün yumağı gibiydi. Selim'i seviyordum, o da beni seviyordu. Aşırı tutkulu bir ilişkimiz yoktu ama bu sakinlik bize iyi geliyordu. Sakin, sade, kelebeklerin artık uçuşmadığı bir birlikteliğimiz vardı. Böyle bir birlikteliğin içinde bebek planımız yoktu ama onunla aile olmak isterdim. Aile ne demekti ya da ne demek değildi en ufak bir fikrim yoktu ancak bunu bebeğimizle ve Selim ile öğrenmek isterdim.
Korkularım vardı fakat bebek yüzünden değildi. Ben, anne ve baba kavramlarına çok uzaktım. Eğer hamileysem her şeyi öğrenmem gerekecekti. Ya... Bir yerde ben de kötü bir ebeveyn olursam? Ben de birinin acılarına, kıyametine sebep olursam... Başımı sağa sola salladım. Selim bir şey söylesin istiyordum ama sadece test çubuğuna bakıyordu.
"Selim," diye fısıldadığımda test çubuğunun üstünde çift çizgi belirmişti. Ağzım şokla aralandı, Selim korkuyla dudaklarını ısırırken kafasını avuçlarının arasına aldı. O an anladım, Selim bebeği istemiyordu.
"Lavin... Bu nasıl olur? Biz çok dikkat ediyorduk, reglinin geciktiğinin farkındaydım ama ben bahardan diye düşünmüştüm. Çok dikkat ediyorduk. Beklemiyordum." Elleri sakallarını sıvazlarken sonunda gözlerimiz birleşti. Korkuyla fısıldadı. "Ne yapacağız?"
Buna ben mi karar verecektim? Bu konudaki yargı mercii tek başıma ben değildim ki. Ağzımı açtım ama konuşamadım. Saçlarımı kulağımın arkasında olmalarına rağmen yeniden sıkıştırdım. Sesim titrerken "Selim, ben de senin gibi bilmiyorum. Demek ki dikkat etmediğimiz bir sevişmemiz olmuş. İnan ne zaman ben de bilmiyorum ama bu testler yanıltıcı olabiliyor. Emin olmamız için kan testi vermemiz gerekiyor," diyerek cümlelerimi peşi sıra sıraladım.
Selim ayaklanarak sandalyemin önüne geldi ve sandalyemi yan çevirdikten sonra önümde diz çöktü. Ellerini dizlerime yasladı, yeşil gözlerinin içindeki siyah göz bebekleri korkuyla titriyordu. Bu korkusu gözlerimi doldurdu. "Netleşmesi için gereken her şeyi yapalım sonra da..." Nefesi konuşurken ona yetmedi, başını dizlerime yasladı. Sıcak sık nefesleri dizlerime çarpıyordu.
"Sen öyle bir şey varsa. Yani hamileysen eğer doğurmak istiyor musun?" Sorusunu sorduğunda çenesini dizime yaslamıştı. Gözlerime dolan yaşlar artık akıyordu. "Lavin, sen de biliyorsun bizim böyle bir planımız yoktu ki." Diye ekledi. Bana öyle çaresiz bakıyordu ki bu haline acıdım. Kendime değil, onun çaresizliğine acıdım.
Toparlanarak ayaklanmaya çalıştığımda o benden önce kalkmıştı. Ellerimle gözyaşlarımı kuruladım. "Önce gidip netliğinden emin olalım. Sonrasını o zaman konuşuruz, sen aşağı in. Üstümü değişip geliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance12 yaşındayken şöyle bir cümle okumuştum ve bana öyle derinden dokunmuştu ki... Kalbimdeki sızıyı dün gibi hatırlıyorum. 'Perdeleri güneş yıpratır çocuk, kızlarıysa babaları.'* Ben yıpratılmamıştım bile. Benim canıma kastedilmişti, aldığım nefese gö...