Merhabalar,
Nasılsınız? Umarım herkesin keyfi yerindedir :)
Yıldıza bir tık *-*
Keyifli okumalar dilerim! <3
****
Teklifimden sonra her şey çok hızlı gelişmişti. Hızlı ve ateşli gelişmişti. Özdemir ve Ali'nin şirketini çiftliğin bünyesine almak istediğimi söylediğimde Özdemir oldukça şaşırmıştı.
Kendilerine şu durumda bir yatırımcı aradıkları oldukça açıktı. Aradıkları yatırımcıyı nasıl ve ne zaman bulacakları ise meçhuldü. Çiftliğin böyle bir bütçesi varken iki başarılı insana yardımcı olabilirdik. Özdemir değil bir başkası olsa bu kararı vermekten çok çekinirdim. Sınırlarımızın karışmasından, aramızdaki ilişkinin bozulmasından... Ancak Özdemir sınırlarını bilen bir insandı. İkisine güvenebilirdim. Tabii kendi sınırlarımı koruma altına almışken.
Fethi Bey bu kararımı makul ve kabul edilebilir bulmuştu. Planımız şu şekildeydi. Özdemir ve Ali bireysel çalışmaya devam edeceklerdi fakat öncelikleri çiftlikle birlikte anlaşmamızın olduğu diğer bahçe veya peyzaj işlerinde olacaktı. Tüm bu kararları Ali ile konuştuktan sonra hemfikir olurlarsa en yakın zamanda çiftlikte masaya yatıracaktık. Ali'nin ne diyeceğini merak ediyordum.
Bu yapmış olduğum bir kurtarma operasyonu değildi. Bu bir yardım eliydi ve böyle kalmasını istiyordum çünkü her kurtarıcı, günü geldiğinde kurban rolüne geçerdi.
Şimdi ise zihnim ve ruhum birbirimizin dokunuşlarında eriyerek başka diyarlara kaybolmuştu. Nefesimi Özdemir'in teninde tüketmekten sınırsız bir zevk alıyordum.
Sıcak nefeslerini şah damarımın üstünde hissettikçe kalbim kanımı, onun damarlarına pompalamak istiyordu. Ruhum, Özdemir'in ruhuna karışmışken kanım da ona karışsın istiyordum. Özdemir gibi.
Dudaklarının güçlü baskısını dudaklarımda hissettiğimde üst dudağını yakaladım. Saçlarının arasına karışmış elimi çıplak sırtında huylanacağını bildiğim halde arsızca gezdirerek beline indirdim. Yumuşak ve dolgun kalçasını elimle yoğurarak sıktığımda dudaklarıma nefesini vererek inledi.
Sert ve tutkulu bir şekilde içimde gidip gelirken elleri memelerimi asla özgür bırakmıyordu. Onları bıkmadan seviyor ve okşuyordu. Islak öpücüklerini boynumdan gerdanıma yöneltirken zevkten dört köşeydi. Köşeydik.
Birbirimizin gözlerinde yıldızların parıldayışını gördüğümüzde gülümsedim. Tüm aşkımla gülümsedim. "Özdemir," dedim nefesimi asla toparlayamazken. "Sana deliler gibi aşığım." Bu halime gülerken kızaran ve terleyen yanaklarımı sevdi.
"Ben de Lavin," dedi. "Tenine, kokuna, lacivert gözlerinde gördüğüm kendime. Senin sen olmana çok aşığım."
Gözümden akan sıcak yaşı avucuna hapsederek yanağıma dağıttı.
Terli alnını öptüğümde dudaklarımı teninden ayırmadan konuştum. "Bu," sesim hızlı soluklarımla konuşmama engel oldu. "Tutkumuz, aşkımız bir ömür sürsün."
"Sürsün."
Burunlarımızı birbirine sürttüğünde güldüm, burnunu boynumda beni gıdıklamak için dolaştırdığında sessiz gülüşlerim gecenin karanlığına kahkaha olarak karıştı.
İkimiz de yorgunca esnediğimizde sıcak bedenlerimizle birbirimize sokulduk. Ben yüzüstü döndüğümde, Özdemir sırtımdaki yerini aldı. Bir-iki kıpırdanışla güzelce yerleşti. Güzel nefesleri bir ritme ulaştığında huzurla gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance12 yaşındayken şöyle bir cümle okumuştum ve bana öyle derinden dokunmuştu ki... Kalbimdeki sızıyı dün gibi hatırlıyorum. 'Perdeleri güneş yıpratır çocuk, kızlarıysa babaları.'* Ben yıpratılmamıştım bile. Benim canıma kastedilmişti, aldığım nefese gö...