Haftanın ikinci gününden herkese merhabalar!
Nasılsınız?
Kendi adıma bir ilkle karşınızdayım. Belki yeni bölümlerden önce alıntıların devamı da gelir... Sadece ufak bir isteğim var, yorumlarda buluşabilir miyiz? :*
Gelecek bölümün alıntısı şimdi sizinle, 19.Bölüm ise 17 Mart Perşembe akşamı sizinle olacak!
Keyifli okumalar! <3
****
"Bakıyorum, Özdemir. Kurtarsın diye ama kurtarmadı. Yok, izledi. Yanışımı izledi. Sanki ölürsem emin olmak için izledi. Unutmamak için izledi. Karanlıktan aydınlığa çıkan bir insanın gözleriyle izledi." Ağladıkça başımı yasladığım göğsü titredi. Nefesi tıkandı, ofladı, feryat etti. Dönüşü olmayan bir geçmişe lanet etti.
"En kötüsü ise üstüme diğerlerinden daha büyük bir tahtanın düşüşü ile oldu. Sağ kolum," yanan kolumu dudaklarına götürdü. Öptü, koklayarak öptü. Özür dileyerek, sevdi. "Sağ kolumun üstüne düştü ve üstümde yanmaya devam etti. Sonrası herkesin malumu... Onu sayıklıyormuşum kurtulduğumda. Herkes sandı ki..." O kelimeyi söyleyemedim. Dilimi yakan bir zehirdi. Baba... Ne demekti anlamı? Bilmiyorum.
Bir zamanlar ezberlemek istediğim bir şiirdi. Ortasına geldiğimde tüm zehrini içime akıtmış nefeslerimi kesmişti. O iki heceden oluşan kelimenin anlamı buydu.
Başımı geriye attığımda beni bir an olsun bölmeyen sevgilim ile göz göze geldim. Kızarmış ve şişmiş gözleri içimi sıkıştırdı. "Şimdi anladın mı? Bu nefret neden, anladın mı?"
Başını onu kahreden bir pişmanlıkla salladı. Beni kucağında sallamaya devam ederken hiç konuşmadık. Saç diplerimi öptü, bir şeyler mırıldandı.
Sinirlendi, çok sinirlendi. Öfkeden kudurdu ama her şeyden çok üzüldü. Küçük Lavin'e çok üzüldü. Eli havada kaldığı için çok üzüldü. Anlatırken benden bağımsız bir şekilde yardım istemek için kalkan elimi öyle sıkı sıkı tutuyordu ki öyle anladım. Eklemleri sıkı bir mengene gibi sarmıştı.
****
Yorumlarınızı burada okumayı çok isteriiim! Hikayeye dair, her şeye dair...
Perşembe akşamı yeni bölümde buluşabilmek dileğiyle... Sağlıkla kalın. <3
Sevgiler,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance12 yaşındayken şöyle bir cümle okumuştum ve bana öyle derinden dokunmuştu ki... Kalbimdeki sızıyı dün gibi hatırlıyorum. 'Perdeleri güneş yıpratır çocuk, kızlarıysa babaları.'* Ben yıpratılmamıştım bile. Benim canıma kastedilmişti, aldığım nefese gö...