8.BÖLÜM

499 54 11
                                    

Merhaba,

Yine bir perşembe akşamından iyi akşamlar :)

Sizden bir ricam var okuyan herkes acaba hikaye ile ilgili düşünceleri hakkında bir yorum bırakabilir mi?

Yorumlarınız benim için çok kıymetli.

Keyifli okumalar :*

****

Heyecanla Özdemir'in telefonu yanıtlamasını bekliyordum, dört kere çaldı beşinciye geçecekken sesi kulaklarıma doldu. "Lavin," adımı dudaklarının arasından yumuşak bir sesle çıkardığında tutuğum nefesimi ona duyurmadan vermeye çalıştım.

"Umarım rahatsız etmemişimdir," dedim sakin çıkarmayı başardığım sesimle.

"Hayır, rahatsız olamayacak kadar müsaitim." Keyifli sesi beni memnun etti.

"Buna sevindim. Balık sever misin?" Konuya birden girmek en iyisi diye düşündüm. Lafı evirip çevirmeye hiç gerek yoktu, niyetimi anlasın istiyordum. Tıpkı onun bana niyetini açıkça belli ettiği şekilde. "Severim, Lavin." Aldığım yanıtla teklifimin arkasında daha da duracaktım.

Çenemi yukarı topladığım dizlerime yaslarken önüme düşen saçlarımı elimin tersiyle geriye iteledim.

"Sormadın ama ben de severim." Bu tepkime beraber güldük zaten gülelim diye böyle bir şey söylemiştim. "Öyleyse seni çok güzel bir balıkçıya götürmek istiyorum. Cumartesi akşamı senin için nasıl olur?"

"Balığın yanında rakımız da olacaksa benim için şahane olur." Söylediklerine karşılık dudaklarım keyifle yukarı kıvrıldı. "Özdemir, sana rakısız bir balık yedireceğimi düşündüren ne?" Dedim keyifli bir sesle.

"Haklısın, Lavin. Bu da benim ayıbım olsun." Onun sesi benden daha keyifliydi. "Ne yapıyorsun?" Sorduğu soruyu yanıtlamadan önce balkonda üşüdüğüm için salona geçtim ve koltuğa yarı oturur bir şekilde uzandım. "Aslında eve yeni geldim. Pek bir şey yaptığım söylenemez."

"Öncesinde ne yaptın? Erken çıktın." Merakı benim için beklenmedikti ancak şaşkınlığımla onu bozmak istemedim. "Öncesinde Leyla'yı kreşten aldım. Leyla, arkadaşlarımın kızı. Onunla sahil turu yaptık sonrasında biraz onlarla takıldım ve eve geçtim. Sen ne yapıyorsun, neler yaptın? Benden sonra."

"Desene Leyla benden önce bisiklet turu attı." Bu çıkarımı komikti ya da ben Özdemir ile konuşurken gülmeye bahane arıyordum. Bilmiyorum.

"Çünkü ona senden önce söz vermiştim. Kim erken davranırsa o kazanır."

"Lavin, benim geç kalmaya hiç niyetim yok." Bu imalı bir sözdü. İmasını anladım ve karnım kasıldı.

Koltukta toparlanarak dizlerimin üstüne oturduğumda dudağımı dişlemiştim. Güçlü bir sesle "Buna sevindim, Özdemir,"dedim.

"Benim ne yaptığıma gelince ise bildiğinden farklı bir şey olmadı. Şimdi de arabada babamı bekliyorum, tanıdıklarla maç oynayacağız. Bu arada küpene bakındım ama bulamadım." Babasıyla maç oynayacak olması beklemediğim bir şeydi. Birden Özdemir'i formalı haliyle düşündüm. Ne kadar hoş olurdu. Nasıl oynadığını merak ettim. "İyi oynar mısın?"

Birkaç tıkırtıdan sonra sesini duydum. "Kendimi övmek istemem o yüzden sen izlediğinde kendin karar ver." Demek onu izlemeye gidecektim. Bana uyardı. "Çok adaletliyimdir kararımda kuşkun olmasın. Ayrıca ben küpeyi çoktan gözden çıkardım, sen de arama boşuna."

"Böyle çabuk vazgeçmen beni korkutmalı mı?" Bu da imalı bir soruydu. Özdemir kelimelerle oynamayı seviyor gibiydi. Bense bu oyuna katılmaktan zevk alıyor gibiydim. "Korkma çünkü imkansız değil," dedim ve devam ettim. "Ancak küpeyi çiftlikte bulmamız imkansız ve ben boş yere umutlanmayacak kadar akıllandım." Sözlerimi tamamlarken dizlerimin üstünde sağa ve sola sallanıyordum aynı zamanda koltuktaki küçük kare gri yastığa bir kolumla sarılmıştım.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin