YAKAMOZ

1.BÖLÜM

Merhabalar, ben geldiim!

Nasılsınız?

İlk bölüm ile karşınızdayım. <3 

Yorumlarınızı ve oylarınızı merakla bekliyorum!

Keyifli okumalar dilerim! <3

****

Anahtar, kilit yuvasında döndükçe içimde atamadığım sıkışmış öfkeyi elimde sıkıca tuttuğum anahtardan çıkarıyordum. Tepemdeki yanıp sönen apartman ışığı daha da sinir ediyordu. Bu sırada geldiğimi anlamış olan Badem patileri ile kapıya vuruyor ve miyavlıyordu. Çok acıkmıştı... O geri zekalı yüzünden saatlerce aç ve yalnız kalmıştı. Geri zekalı. İşlerimi yokuşa süren yolumu çıkmaza çıkaran geri zekalı. Yok, içimden sayarak nefes almak rahatlatmıyordu. Beni asıl rahatlatan ona durmadan geri zekalı demekti.

En sonunda içeriye girdiğimde Badem paçalarıma yapıştı. Spor ayakkabılarımı kapının sağ duvarına yaslanmış olan kapalı ayakkabılığa koydum ve anahtarlarımı vestiyerin üstüne bıraktım.

Yağmurdan dolayı ıslanan paçalarım ve onun keskin dişleri iyice rahatsız etti. "Dur, Badem. Biliyorum çok acıktın ama bir dur." Hızlıca yağmurluğumu askıya asıp tek kolumla onu kucağıma aldım, sarıdan turuncuya kaçan tüylü göbeğini üst üste öptüm. Öpücüklerimden fırsat bulduğunda açlıkla mırlamaya başladı.

Küçük kare holüme akşamın karanlığı çökmüştü. Solumdaki yatak odamın kapısını açtım ve çantamı içeriye attım. Işıkları açarak karşımdaki mutfağa ilerledim ardından üstten açık olan pencereyi tamamen açtım. Çiseleyen yağmurun sesi evin içinden artık daha net duyuluyordu. Mutfak kapısının sağındaki cam mama kabına kuru mamasını koydum ve kuru mamasına fazla su içmediği için biraz su kattım. "Ye bakalım anneciğim. Böyle su içmezsen hilelere maruz kalırsın." Bana poposunu dönerek yemeğine devam etti.

Acele adımlarla odama ilerledim ve üzerimdeki ıslak kıyafetlerden kurtularak koyu yeşil geceliğimi giydim. Gerçekten dünya varmış. Üzerimden çıkardığım siyah kot pantolonumu ve beyaz triko kazağımı kirliye atıp elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa döndüğümde kendime yiyecek bir şeyler hazırlamaya koyuldum. Buzdolabından çıkardığım domatesleri suyu gitmesin diye avucumda doğrayarak biber ve frenk maydanozu ile süsledim. Üzerlerinde sumak, kekik ve zeytinyağı gezdirdim. Kaynamış suyun içine poşet yeşil çay atarken peyniri tabağıma dilimledim ve sonunda masaya oturdum. Akşam kahvaltısı... Tüm gün boyunca bu anı beklemiştim. Sumak ve domatesin tadı ağzımda üstün bir tada sahip ve ben bu tatla aşk yaşarken o geri zekalının yardımcısı beni yeniden aradı. Sabır, bin kere sabır. "Evet, Dursun Bey sizi dinliyorum ama neden bu saatte sizi dinliyorum inanın anlamak dahi istemiyorum." Telefonun diğer ucundan onun da sabır kat sayısını tazelemek adına derin bir nefes aldığını duydum. Sabra gerçekten ihtiyaç vardı özellikle de bu akşam.

"Tekrar iyi akşamlar, Lavin Hanım. Bu durumdan sizin kadar ben de memnun değilim ama bildiğiniz üzere halletmemiz gereken bir durum var. Bugün yapmanız gereken ödeme hala hesabımıza geçmemiş haliyle sizi aramam gerekti." Yeşil çayımı yudumlarken başımın ağrıdığını hissediyordum. Ne bitmek bilmez bir hırsın kölesi olmuştu. Bu hırsıyla beni batırmak istiyordu. İstiyordu ki gerçekten ödemesine yapamayayım ve zor bir durumun içine gireyim.

Dursun Bey boğazını temizlemek adına yalandan öksürdüğünde konuşmaya başladım. O da bir an önce benimle konuşup telefonu kapatmak istiyordu. Bugün yeterince birbirimize maruz kalmıştık. "Bakın Dursun Bey benim adresim belli değil mi? Hepiniz bilmiyor musunuz? Ya her şey bir kenara ben kimim önce bir bunu düşünün. Hepinizden önce biliyorum ödeme yapmam gereken tarihi ve size sabahtan beri ne anlatıyorum ben? Size ödeme yapmam için karşı tarafın da bana ödeme yapması lazım. Bir daha anlatayım mı? Yarın sabah hesabınıza ödeme geçecek. Bir daha asla bu arama tekrarlanmasın. Raşit Menderes'in gölgesinde yaşamak size bu kadar zevk vermesin. Kraldan çok kralcı olurken kralınızdan da olmayın." Bir şey söylemesine izin vermeden telefonu kapattığımda telefonuma gelen mesajda karşı tarafın ödemesinin hesabıma geçtiğini gördüm. Müşterimin teyit amaçlı sormuş olduğu sorusunu içtenlikle teşekkür ederek onayladım ama Raşit'in hesabına kar payını aktarmadım. Yarın sabahı beklesinler. Kudursunlar.