21.BÖLÜM

385 50 5
                                    

Merhaba,

Nasılsınız? Umarım hep beraber güzel bir perşembe akşamında buluşmuşuzdur. <3

Yorumlarınızı merakla bekliyorum!

Yıldıza bir tık *-*

Keyifli okumalar dilerim!

****

"Limonu al, içini sık, kabuğundan dolma yap! Çekirdeklerinden kolye yap abla, Mersin limonları gel!" Aklım pazarcının bu sözlerine kaydığında Perihan'ın da dikkati dağıldı, beraber gülmeye başladık.

Perihanlar dönmüştü ve geldiği gibi bir saat belirleyip pazara damlamıştık. Hem konuşmamız gerekiyordu hem de alışveriş yapmamız.

Limon tezgahına kayıtsız kalamadığımızda aldıklarımızın ücretini ödeyip pazarın çıkışına doğru yürüdük. "Nişan güzel oldu yani. Damadın ailesi de tatlıydı, Mercan'ı görsen nasıl mutluydu." Perihan'ın oradaki günlerini anlatırken kahverengi gözleri parlıyordu. Bir insanın görümcesini sevebilmesi büyük şanstı, dilimi ısırdım. Bu durumda sebep görümcelik değildi. Sebebin tamamı insanların kavramlara yüklediği toplumsal normlardı. Bu normlar bir yumakken şişle işlenerek bir algıya dönüşüyordu ve günün sonunda olmayan karakterlere ortaya çıkıyordu.

"Çok sevindim Perihan. İnşallah sevgilerinin daim olduğu bir birliktelikleri olur." Kolumu sıkıp okşadı.

"İnşallah aşkım. Bir dahakine beraber bekliyorlar haberin olsun." İçtenlikle gülümseyip başımı salladım. Işıklarda karşıdan karşıya geçmeyi beklerken sinsi gülümsemesi yüzüne yerleşti. "Akşam ne giyeceksiniz, Lavin Hanım?" Ben gerçekten gözlerime üzülüyordum çünkü devrilmedikleri bir gün olmuyordu. Arkadaşlarım ve sevgilim için gözlerimi devirmediğim gün, yaşanmış değildi.

"Ne giyeyim Perihan? Kotumla krem rengi bir gömleğim vardı, hatırlarsın, onu giyeceğim." Kombini yüce onayına sundum.

"Evet evet, güzel olur. Şimdi Hülya ablası mı, kardeşi mi?" O an garip bir şekilde Özdemir'in ailesine hakim olmak hoşuma gitti. Evet, hiçbirini tanımıyordum ama Özdemir onlardan o kadar sık bahsediyordu ki hakimdim. "Ablası, Meyra kardeşi. Burak da Meyra'nın oğlu."

Konuşmadan önce başını salladı. "Burak, Leyla'dan küçük demişti Özdemir." Dudaklarını dişlediğinde sıcak kahverengi gözlerinde heyecan vardı. Yanağımı şefkatle öptü. "Nasıl insanlar bilmiyorum ama ne olursa olsun Yıldız Güçlü Ailesi seninle biliyorsun. Kimsenin sevgisine ihtiyacın yok ama birbirinize saygı duymaya ihtiyacınız var. Umuyorum bunların hiçbirine ihtiyacın olmayan bir akşam olacak." Gözlerimi minnetle kapattım.

"Biliyorum. Leyla'yı kreşten almak isterdim ama eve geçip hazırlanmam lazım. Bir de Badem'i veterinerden alacağım," dediklerime karşılık hızlı hızlı başını salladı. "Ben, Leyla'ya anlattım ama yarın bize kahvaltıya çık hem konuşmuş oluruz hem de Leyla Hanım'ın gönlü olur." Beraber kıkırdadık.

"Gelirim valla. Yeter ki hazır kahvaltı olsun." Bunun üzerine gözlerini deviren ben değildim.

Perihan ile apartmana inmeden önceki sokakta ayrıldık, ben de veterinere doğru yürümeye başladım.

Bugün çiftliğe oldukça erken gitmiştim. Seraya vardığımda hava daha yeni aydınlanıyordu, biriken işlerim için bir program hazırlamıştım. Derin bir temizlik ise hemen arkasından gelmişti. Kendimi yormamaya gayret ederek birçok işimi halledebilmiştim. Öğlen olmadan da çıkıp Perihan ile buluşmuştum. Bu süreçte Özdemir'i hiç görmemiştim ancak Ali Bey'i bir ara görmüştüm. Bunak tayfadan ise kimseyi görmemiştim, mutluydum.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin