VEDA

650 46 19
                                    

Merhabalar,

Nasılsınız, umarım herkesin sağlığı ve keyfi yerindedir :)

VEDA'mız ile sizlerleyim...

Baştan sona bu yolculuğa eşlik eden, değerli vaktinden Yakamoz'a vakit ayıran sizlere çok teşekkür ederim <3

Şarkımız, Sıla - Bir Kuş Uçur

Yıldıza bir tık *-*

Keyifli okumalar dilerim!

****

Araba çiftliğin yolunda ilerlerken sonbahardan kışa dönüşün çiftliğe yansımasını izliyordum. Mevsimler yaşadığımız şu günlerde eskisi gibi düzenle ilerlemiyordu ancak dikkatle bakıldığında değişimleri yakalamak mümkündü.

Araba toprak yolda yavaşlayarak durduğunda kaşlarım çatıldı. Özdemir'e baktım. Başını sağa doğru çevirerek eğmiş bir zamanlar yaşadığım eve bakıyordu. Omuzlarını silkti, konuşmadan önce. "Hiç," dedi bakışları o evdeyken. "Kötü anıları içinde barındırmış gibi durmuyor. Böyle bir evde yaşamak isterdim." Burnumdan nefes alırken yalandan güldüm.

"Ne dilediğine dikkat et Özdemir," dedim düz bir sesle. Başımı onun gibi eve çevirdiğimde camın yansımasından yüzünü görüyordum fakat gözlerini seçemiyordum. Ev, Raşit'in ölümünden sonra daha ıssızlaşmıştı. Raşit reklamını korumak istediği için evine özen gösterirdi, Nevbahar ise sahip olduklarına o kadar yabancıydı ki ne yapacağını bilmediğinden eve bir çivi bile çakamamıştı. Ruhsuz bir evdi, içinde hayaletler dolaşan bir ev. Acı çeken bir ev. Üstünde durduğu toprak kusuyordu, yıkılsa rahatlayacaktı.

"Bu ev... Bu eve ne zaman durup baksam tek bir şey hatırlarım. Ne kadar çok gitmek istediğim. Çok güzel bir ev olduğu doğru, bunu inkar edemem. Bugün ilan sayfasına koysam bir saate kendimi noterde bulurum. Fakat bir evi, ev yapan her şey bu eve yabancı." Tüylerim canlanan anılarımla ürperdiğinde gözlerimi kapatarak başımı koltuğa yasladım.

"Buradan kurtulduğumda kendime gölgeleri izlemeyeceğim bir yuva kurmak istedim. Bu evde üç kişi yaşadık ancak ben sadece tek başıma yaşarken yalnız olmadığımı hissettim. Burada kurulan kalabalık sofralarda hep kimsesizdim. Kendi mutfak masamda ise kimsesiz hissettiğim tek bir gün olmadı. Bu ev güzel ama güzel olması, mutlu olmama yetmedi. Onlara da yetmedi. Bak Nevbahar'a... Bu ev onun etiketiydi, buna inandı. Şimdi ise kıyameti." Özdemir içini çektiğinde konuyu açtığına pişman olduğunu hissettim.

Vitesteki elini gözümü açmadan bulduğumda gülümsedim. "Bizim yuvamız çok güzel. En güzel." Güldü. Dudaklarını şakağımda hissettiğimde nefesim ilk günmüşçesine tekledi. Saçlarımı koklayarak öptü, gözlerim aralandı.

"Evet," dedi beni onaylarken. "Bizim evimiz, hayallerimin ötesinde."

Arabayı tekrar çalıştıracaktı ki önünde durduğumuz bahçe kapısı gıcırtıyla açıldı. Nevbahar oldukça havalı bir şekilde bir yere gidiyor gibiydi. Koyu bordo kaşe kabanı ve üstündeki otriş ile her zamanki Nevbahar'dı. Bizi gevşekçe süzüp arabaya yaklaşarak yüzüğü ile camı tıklattı.

Gözlerimi devirerek camı açtığımda saçlarını savurarak hafifçe öne eğildi. Kızıl saçlarının parlaklığından saçlarını yeni boyattığı anlaşılıyordu. "Merhabalar," dedi. "Ee bekledim gelmediniz. Bir kahvemi içerdiniz, kırk yıl hatırı olurdu. Özdemirciğim çiftliğe hoş geldiniz demeye ofisinize geldim ama yoktunuz." Özdemir tek bir kelime etmeden yalandan gülümseyerek başını öne eğdi. Nevbahar'ın kaşları alayla havalandı.

"Sen var ya sen," dedi bana hitaben. "Hiçbirimize çekmemişsin. Herkesi parmağında oynatmanın yolunu bulmuşsun." Derin bir nefes alıp tam ağzımı açıp gözümü yummayı planlıyordum ki konuşmaya devam etti. "Alınma Özdemirciğim, Menderes kanı herkesin bileğine bir pranga geçirmenin yolunu bulur. Dedene çektin belki, kim bilir? Naşit Bey," diye seslendi gökyüzüne doğru. Kıkırdadı. "Naşit Baba, hepimizin babası ya. Sana çekmiş. İşler istediği gibi gitmeyince oyunu kendi kurallarına göre kurdu. Tek bir farkın var ama... Menderes Çiftliği ilk defa kanatlarının büyüklüğünü herkese hissettiriyor. Gölgene kimleri sığdırdığını duydum. İlahi Lavin, hepimize böyle yol gösterecek misin?"

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin