Her şey duygusuz bir kadının, intikam için ant içtiği yolda başladı. Ona sıkılan kurşunlar, bir yerlerde içten içe ona aşık bir adamın göğsüne saplandı. Çocukluğundan beri bu duygusuz kadından ve annesinden intikam almak isteyen adamın her gece kul...
Bu bölüm için multideki şarkıyı da çok yakıştırdım, Taylor Swift- look what you made me do şarkısı da cuk oturdu. Hangisini dinlemek isterseniz, seçim sizin.
Bölüme geçmeden oylarsanız çok mutlu olurum.
İyi okumalar.
MARAN
BÖLÜM 18
''SOĞUK SAVAŞ.''
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-
Bugün sayamadığım kadar çok olan annemin sergilerinden birisiydi. Büyük evimiz leylak kokusu eşliğinde süsleniyordu. Boş duvarlara annemin yaptığı tablolar asılmış, evimiz salondaki görkemli avizeyle aydınlatılmıştı. Annem kırmızı renkli odasının içinde, aynasının karşısına beni oturtmuş bir şekilde saçlarımı tarıyordu. Üstüme giydirdiği kırmızı elbise yerlerde sürünüyordu. Bu, ilk kırmızıyla tanışışımdı.
''Özel bir müşterim var.'' dedi parmaklarını saçlarımın arasından geçirerek. Gülümseyerek ellerini omuzlarıma yerleştirdi. Boyuma doğru eğilerek başını başıma yasladı ve aynadan bize baktı. ''Senin yaşında bir oğlu da var. Eğer babasına tabloyu satmayı başarırsam, çok ünlü bir ressam olurum.''
Kastettiği şeyi anladığımda yutkunarak boş gözlerle ona baktım. Parmaklarını çeneme indirerek çenemden tuttu ve başımı dikleştirdi. ''Benim güçlü kızım, annesine yardım edecek değil mi?''
Gülümseyerek yüzüne baktım ve elini hızlıca ittirdim. ''On altı yaşındaki birisinden yardım istiyorsan, bence de güçlü bir kızın sana yardım etmesi gerekir.''
Suratı düştüğünde gülümsemeyi sürdürdüm ve ayağa kalkarak ona baktım. ''Eğer sana yardım edersem, bu akşam gölün kenarına gitmeme izin vereceksin.''
''Gölün kenarına gidip ne yapacaksın? O hizmetlinin saf oğluyla mı buluşacaksın?'' dedi kaşlarını çatarak.
''Bir erkekle bir kız sadece senin sandığın gibi arkadaş olmaz.'' dedim başımı dikleştirerek.
''Belki sen öyle görmezsin.'' diye fısıldadı gülümseyerek. ''Ama onlar her daim senden bir şeyi alabilmek isterler. Bazıları sevgini ister,'' parmaklarını saçlarımın arasından geçirerek bana doğru yaklaştı. ''Ama bazıları vardır ki, senin her şeyini almayı ister. Gururunu, itibarını, hayatını ve bekaretini.'' Ellerini kendisine çekerek bir iki adım geriledi ve gülümseyerek kollarını birbirine doladı. ''Dua et de, gece eve bekaretini kaybetmeden gelebil.''
''Hayır.'' dedim başımı iki yana sallayarak. ''Bu olmayacak.''
''Benim işimi hallet, ben de senin dileğini gerçekleştireceğim. Orada ne yapacağın beni ilgilendirmez, senin sorunun. Ancak ilk birlikteliğini umarım o saf oğlanla yaşamazsın.'' Odanın kapısına doğru yürüdü ve gülümseyerek başıyla gelmemi işaret etti.
