Her şey duygusuz bir kadının, intikam için ant içtiği yolda başladı. Ona sıkılan kurşunlar, bir yerlerde içten içe ona aşık bir adamın göğsüne saplandı. Çocukluğundan beri bu duygusuz kadından ve annesinden intikam almak isteyen adamın her gece kul...
"Zayıf noktalarınızdan, güçlü taraflarınız doğacaktır."
-Sigmund FREUD
İyi okumalar dilerim aşklarım, bölüme geçmeden oy vermeyi unutmayın. Bölüm sonunda da mutlaka yorum yapın, hepsini okuyorum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Havalar gün geçtikçe ısınmaya başlamıştı ve bu durum beni oldukça rahatsız ediyordu. Havaların sıcaklığıyla beraber, yağmurlar da artmıştı. Ne zaman, ne kadar yağmurun yağacağı belli olmuyordu. Soğuk olan her şeyi severdim, kara ve yağmura bayılırdım. Fakat mevsimler benim zevklerime göre ayarlanmıyordu.
Yine yağmaya başlayan yağmura çevirdim bakışlarımı, bunu dinlemek hoşuma gidiyordu. Oturduğum koltukta arkama yaslanarak başımı arkama yasladım ve gözlerimi kapattım. Belki de bu alışkanlık, birkaç saniye de olsa içimde saklanan benliğimi bulmama yarıyordu. Bilmiyordum. Ancak beni rahatlattığı kesindi.
Burnuma gelen kahve kokusunu ve yüzüme vuran sıcaklığı hissettiğimde gözlerimi açtım. Bana bakan Oğuz'u görerek kafamı kaldırdım ve bana doğru tuttuğu kupayı elime alarak gülümsedim. ''Sağ ol.''
Yanıma oturarak elindeki kahvesinden yudumladı ve bana baktı. ''Seni bu kadar iyi tanımam beni ürkütüyor.''
Hafifçe tebessüm ettim ve ellerimin arasındaki kahveye baktım. ''En azından etrafımda ki birilerinin, beni tanıması güzel.''
''Böyle söyleme.'' dedi elindeki kahveyi sehpanın üzerine bırakarak. Bana doğru yaklaştı ve parmaklarını saçlarımın arasından geçirdi. Duraksayıp bakışlarımı ellerine çevirdiğimde, o da durdu ve parmaklarını saçlarımdan çekti. Genzimi temizleyerek kahveyi sehpanın üzerine bıraktım ve ayağa kalkarak pencerenin önüne geçtim. ''Bazen, koşullar farklı olsaydı benimle olur muydun diye düşünüyorum.'' dedi üzgün ve kısılan sesiyle. Başımı ona doğru çevirdim ve bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Duvara yaslanarak ''Bilmiyorum.'' diye cevap verdim. ''Sana değer veriyorum, Oğuz.''
''Ama bana ona baktığın gibi bakmıyorsun.'' dedi buruk bir gülümsemeyle bana bakarak.
Bakışlarımı etrafta gezdirdim ve nefesimi titrekçe dışarıya verdim. ''Olayların böyle olacağını bilseydim, ondan uzak dururdum.''