Her şey duygusuz bir kadının, intikam için ant içtiği yolda başladı. Ona sıkılan kurşunlar, bir yerlerde içten içe ona aşık bir adamın göğsüne saplandı. Çocukluğundan beri bu duygusuz kadından ve annesinden intikam almak isteyen adamın her gece kul...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
''Annesini nereden tanıyorsun, peki?'' diye sordu elinde tuttuğu zeka küpünü çeviren çocuk. Yaşlı adam karşısında duran aynadan kendisine bakarak parmaklarını ak düşen saçlarından geçirdi ve ''Onu severdim, bir zamanlar.'' Diye cevapladı küçük çocuğun sorusunu.
''Bize her yılbaşında neden onları anlatıyorsun?'' dedi kapıdan içeriye giren erkek. Yaşlı adam kafasını o yöne doğru çevirdiğinde gördüğü kişi ile gülümsedi. Uzun boyuyla kapının eşiğinden içeriye doğru yürüdü. Üzerindeki siyah boyunlu kazağı ve siyah pantolonuyla siyahlara bürünmüş bir şekilde aydınlık odanın içerisine girdi. Şöminenin başında oturan çocuklar şaşkınlıkla ona baktılar. Yaşlı adam gülümsedi ve bakışlarını kapıdan giren tanıdık yüze çıkardı. Siyah saçları ve siyah gözleriyle bütünleşen kemikli yüz hattı, sert bakışları ve hafif tebessümüyle yaşlı adama bakıyordu. Elinde tuttuğu ceketini eskimiş koltukların köşesine bırakarak yaşlı adama doğru yürüdü. Yaşlı adam kafasını tekrar cama çevirdiğinde, içeriye giren erkek duraksadı ve bakışlarını yerde oturan çocuklara indirdi. ''Size hediyeler getirdim.'' Diye fısıldadı erkeksi sesiyle. Çocuklar gülümseyerek ona doğru koştular ve ''Ağabey!'' diyerek bağırmaya başladılar.
Yaşlı adam yerine huzursuzca kıpırdandı fakat gülümsemeden de edemedi. ''Bu yıl gelmezsin sanıyordum, tilki.'' Diye homurdandı. Tilki kafasını tekrar yaşlı adama çevirdi ve onun yanına yürüyerek sehpanın üzerinde duran boş kadehi doldurdu. Yaşlı adama doğru uzatarak ''Onu buldum.'' Diye fısıldadı. Yaşlı adam şaşkınlık dolu bakışlarıyla tilkiye döndü. ''Nasıl?'' diye sordu.
Tilki uzattığı kadehe bakışlarını indirdiğinde yaşlı adam kadehi hızlıca eline aldı. Kendisine de bir bardak alarak içerisine viski doldurdu ve yaşlı adamın koltuğunun yanındaki koltuğa oturdu. ''Bana neden tilki lakabını taktın büyük baba?'' diye sordu viskisinden yudumladıktan sonra. Yaşlı adam hafifçe tebessüm etti. '' Tilkiler kurnazdır, yırtıcıdır, çekinmeden vurur, öldürür ve bunu kurnaz bir biçimde herkesi kandırarak yapar. Tilkiler, avlarını tuzağa düşürmek ve onu alt etmek için her türlü kurnazlığı yaparlar, hatta avdan vazgeçmiş görünerek dost tavırlarla onu aldatırlar ve sonunda avlarını perişan edip, kendi bu işten kârlı çıkarlar. Güçle yenemediklerini de hile ile yenmeye çalışırlar. Seni ilk bulduğum anda da nasıl bir çocuk olduğunu çözmüştüm. Ancak zamanla beni daha da şaşırttın.'' Kafasını tilkiye çevirerek fısıldadı. ''Sen tam bir tilkiydin.''
Tilki viski bardağını kafasına dikerek hızlıca yudumladı ve boşalan bardağı sehpanın üzerine bırakarak yaşlı adama doğru yanaştı. Dirseklerini bacaklarının üzerine dayayarak kollarını aşağı sallandırdı ve ''O zaman nasıl yaptın diye sormayacaksın.'' Diye fısıldadı. Yaşlı adam elindeki bardağı sıkarak parçaladığında tilki arkasına yaslanarak gülümsedi. ''Seni ben eğittim, şimdi bana karşı mı geliyorsun? Onu bana getirmek için yetiştirildin, görevine uymak zorundasın.''
