Her şey duygusuz bir kadının, intikam için ant içtiği yolda başladı. Ona sıkılan kurşunlar, bir yerlerde içten içe ona aşık bir adamın göğsüne saplandı. Çocukluğundan beri bu duygusuz kadından ve annesinden intikam almak isteyen adamın her gece kul...
Bölüm şarkısı: Can't Help Falling İn Love - Dark version
Bölüme geçmeden önce oy verirseniz sevinirim aşklarım <3
İyi okumalar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MARAN ZEHRİMAR
BÖLÜM: 32
"YENİ TİLKİ."
"Başkasının izinden yürüyen, iz bırakamaz."
-Joan BRANNON
Balamir'in ağzından, kitabın ilk zamanlarına ait. (Bölüm 5'i anlatıyor.)
-Bölüme geçmeden önce 5.bölüme göz atmanız önerilir-
Dağ evinin içinde yanan ateş, dışarıda hiç soğuk yokmuş gibi hissettiriyordu. Birkaç gün öncesinden hazırlanıp kalan köşedeki küçük yılbaşı ağacı, hala camın önünde gününün dolmasını ve alınmayı bekliyordu. Şöminenin içinde çıtırdayarak yanan odunlar, üç odalı bu küçük evi cehenneme çeviriyordu. Şöminenin yanındaki tekli siyah koltuk, çıkarttığım kazakların gazabına uğramış şekilde duruyordu. Bir yığını taşımakla can çekişiyor gibiydi.
Kollarımı başımın altına yerleştirerek bacaklarımı üst üste yerleştirdim ve yatakta yayılarak yanan ateşi izledim.
Gözlerimi her kapattığımda aklıma düştüğü için, gözlerimi kapatmamaya karar vermiştim. Öyle ki, saat gece yarısını çoktan geçmişti.
Diğer kızlar gibi değildi. Bunu zaten biliyordum, hatta bunun zor olacağını bilerek eğitilmiştim. Ancak onunla karşılaştığımda, neyi planlıyorsam tam tersine sürükleniyordu.
Onu restoranda korumaya çalışmıştım. Bizimkilerin hedef aldığı bir kurşuna bilerek atlamıştım. Fakat bu, onun için beni öne çıkartmamıştı. Hatta üstüne teşekkür bile etmemişti. Gerçi, onun gözüne girebilmek için art arda çok fazla hamle yapmıştım. Ve her defasında da ondan 'yapmanı kim istedi, yapmasaydın.' tepkisini almıştım.
Sorun aslında bu değildi. Kafamı kurcalayan sorun, farklıydı.
Bugün hedef olarak namlunun ucunda o vardı. Bu, aslında engel olmamam gereken bir şeydi. Onun gözüne girmeyi dilemem, benim görevim için iyi olurdu. Ama sadece görevim için onun gözüne girmeyi dilemiyordum.
İşte sorun tam olarak burada başlıyordu.
Küçüklükten beri ona düşman olabilmem için kulağıma onunla ilgili şeyler fısıldanıyordu. Bu, bende ters etki yapmış olabilirdi. Onu beğenmeye, anlamaya, sorgulamaya çalışıyordum. Düşmanımla empati kurmaya çalışıyordum.