Ne düşünmeliyim bilmiyorum.
Sadece içimdeki bu duyguya bir isim verdiğini için teşekkür ederim Bakugou.
Bakugou: Hadi gidelim.
Ben: Nereye?
Bakugou: Aşağıya.
Elimden tuttu ve merdivenlerden inmeye başladık. Arkadaşlarımın benim hakkımda konuştuklarını duyabiliyordum. Sonra tamamen aşağı indik. Herkese gülümsedim.
Denki: Bakugou?
Kirishima: Bakubro?
Momo: Asya ve Bakugou? Neden el ele tutuşuyorsunuz??
Ben: Çünkü ben onu seviyorum.
Mina: Shipim doğru çıktı. YAŞASIN!
Kirishima: Bu çok erkeksi bro!
Bakugou: Tamam uzatmayın!
Jirou: Aslında sevgili olacaklarını tahmin etmek çok zor değildi. Sonuçta Asya'nın Bakugou'yu her haliyle kabul ettiğini gözlerimle gördüm. Ayrıca Bakugou da sürekli Asya ile beraber olduğundan Bakugou'nun da ona karşı hisleri olduğu açıkça ortadaydı.
Midoriya: Senin adına çok sevindim Kacchan!
Bakugou: SEN KES SESİNİ LANET DEKU!
Ben: Momo. Onlara da anlattığını biliyorum.
Momo: BEN ÇOK ÖZÜR DİLERİM ASYA! YEMİN EDERİM İSTEMİYORDUM. FAKAT ARTIK
DAYANAMADIM. LÜTFEN AFFET BENİ!Gülümsedim.
Ben: Affedilecek bir şey yok. En sonunda herkes öğrenecekti zaten.
Momo: Kızmadın mı?
Ben: Hayır kızmadım.
Momo: Oh. Çok şükür!
Ben: Ben acıktım.
Momo: Ne istersin? Hemen hazırlayayım!
Bakugou: Gerek yok. Ben ona hazır ramen yaptım. Soğumadıysa yesin.
Ben: Tamam.
Gidip mutfaktan rameni aldım. Hala soğumamıştı. "İzninizle" diyip odama gittim.
Herkesin bana baktığını hissedebiliyordum. Odak noktası olmaktan nefret ediyorum çünkü bu beni çok utandırıyor.
Momo: Asya beni bekle!
Onu dinlemeden odama çıktım. O da peşimden geldi zaten. Bugün çok tuhaf hisler yaşadım. Fakat en sevdiğim his Bakugou'nun beni öptüğü sıradaydı. Bana bir şeyler hatırlattı.
Bir gün Rin ile beraber pikniğe gitmiştik. O gün hava gerçekten çok sıcaktı. Benim kansızlığımı ve tenimin yapısını bildiğinden hep sıcak havalarda buluşmayı isterdi. Yazın bile olsa odasında klimayı sıcağa çevirir, hiç çok sıcak diye şikayet etmezdi.
Piknik yapmaya gittiğimiz gün bana bir yüzük vermişti. "Bu yüzük ne olursa olsun ne yaşarsak yaşayalım seni hala çok seveceğimin bir simgesi olsun." aynen böyle demişti.
O bu sözleri dedikten sonra kalbimde kelebekler uçuşmaya başlamıştı. O yüzüğü bir kere bile çıkartmadım. Hep sol elimin işaret parmağında duruyor.
Momo odanın köşesinde oturuyordu. Sadece üzgün gözlerle etrafa bakıyordu. Bu gözler...
Bu gözleri hatırlıyorum. Biz küçükken Rin ile oynarken yine odanın köşesine oturur, yine aynı üzgün gözlerle etrafa bakardı.
Ben: Söylesene Momo, bir sorun mu var?
Momo: Hayır yok. Sadece biraz değişik hissediyorum.
Ben: Eğer az önceki şu benim eskiden yaşadıklarımı insanlara anlattığın olaya üzülüyorsan sana üzülmemen gerektiğini söylemiştim.
Momo: Hayır ona değil. Sadece bir şeyi merak ediyorum.
Ben: Nedir o?
Momo: Unut gitsin. Çok önemli bir şey değil.
Gülümsedi.
Ben: İyi, sen bilirsin.
Uzun bir süre sessizlik oldu.
Ben: Haftaya balo var.
Momo: Ha? Evet doğru. Siz seçmediniz değil mi hala elbise?
Ben: Hayır seçmedik.
Momo: Asya! İzin verirsen sana kendim bir elbise diktirmek istiyorum. Aklımda bir model var. İnan bana çok seveceksin!
Ben: Ha? Emin misin?
Momo: Evett! Lütfen.
Ben: Peki. Sana güveniyorum.
Momo: Teşekkür ederim. O zaman ben gidiyorum. Haftaya kadar çok vakit yok. Eve gidip terzimize modeli göstereceğim.
Ben: Tamam dikkatli ol.
Momo: Olurum.
Odadan çıktı gitti. Aslında bir bakıma rahatladım çünkü böyle giderse bir elbise alamayacaktım.
1 saat boyunca odamda sadece oturdum ve düşündüm. Sanırım biraz şarkı dinlemek istiyorum.
Kulağıma Airpodslarımı taktım ve As The World Caves İn şarkısını açtım.
Gözümden bir yaş süzüldü.
Her şey daha farklı olabilirdi...
Ama olmadı.
Bu yüzden ben de geleceği iyi bir yer yapacağım.
Sen de böyle olsun isterdin. Değil mi?