Baloya çok az kalmıştı. Yaklaşık 1 ay oldu ve Bakugou ile neredeyse hiç konuşmadık. Derslerdeki notlarım çok ciddi bir şekilde düşse de sinirimi antrenmanlarda çıkarabiliyorum. Ondan göz göre göre uzakta durmaktan nefret ediyorum. Sadece biraz daha.
Mina: Asya? Nasılsın?
Ben: İyiyim sen?
Mina: Ben de iyiyim! Gözlerin daldı meraklandım.
Ben: Öylesine dalmış olmalı.
Mina: Anladım. Bakugou ile ayrıldınız sanırım.
Ben: Yani, sayılır.
Mina: Neden ki? Bana anlatmak ister misin?
Momoya bile anlatmamıştım. Ama sanırım ucundan bir şeyler söyleyebilirim.
Ben: Anlaşamıyorduk işte. Ondan uzak durma kararı aldım.
Mina: Nasıl? Gayet iyi görünüyordunuz!? Şu ameliyat oluşunuz mu etkiledi psikolojinizi? Gerçekten o gün ikinizi de hastanede sabaha kadar bekledim!
Ben: Hayır onunla alakası yok. Sadece artık ondan sıkıldım.
Mina: Ne?! Neden ki?? Ya da her neyse, sen öyle diyorsan öyle olsun!
Yaz tekrardan gelmeye başlamıştı. Fakat nedense bugün yağmur yağıyordu. Odama çıktım ve sweatshirt giyip yurttan dışarı çıktım. Kapüşonumu kafama çektim ve yağmurun yüzüme değmesine izin vermedim. Çünkü üşürsem yolun ortasında buz tutabilirim.
Saat sanırım 23:00'a geldi. Yanımdaki arabaların geçişlerinin sesleri, insanların sesleriyle karışıp gidiyordu. Biraz daha ilerledim. Bir bank vardı. Bank ıslanmıştı.
İlerledim. Oturabilecek, kendi içimi dinleyebilecek yer arıyorum. Başım çok ağrıyor. İlerliyorum. Bir yandan ıslanıyorum. Kapüşonum tamamen ıslandı.
Yolda ilerlemeye devam ederken aniden bir eli omzumda hissettim. Hemen dönüp arkama baktım.
Bu Katsuki'ydi.
Bakugou: Normalde böyle bir şeyi asla yapmazdım. Fakat, sadece bu aptal hareketlerini neden yaptığını öğrenmek istiyorum.
Kapüşonumu çıkardım. Onun saçları ıslanıyordu. Bu yüzden benimkiler de ıslanmayı hakediyorlardı.
Ben: Özel bir sebep yok. Dediğim gibi, sana karşı olan hislerim değişti.
Bakugou: Son kez soracağım! BENDEN GERÇEKTEN BU YÜZDEN Mİ AYRILDIN?!
Ben: Evet... Başka bir sebebi yok.
Ellerini tuttuğu omuzlarımdan çekti ve başını öne eğdi.
Bakugou: Bana yalan söylemeye bayılıyorsun değil mi ha?!
Ben: SANA YALAN FALAN SÖYLEMİYORUM! ARTIK SENİ SEVMİYORUM İŞTE! BUNU ANLAMAN GEREK!
Bu sefer gözbebekleri büyüdü ve şaşkınlıkla baktı. Hiçbir şey demedi ve şiddetle akan yağmurun sesi ve kalabalığın arasında kaybolup gitti...