*Momo'nun anlatımıyla*
Asya'nın odasına gidip onu kontrol edeceğim. Ben... kendimi suçlu hissediyorum. Yaşadığı onca şeyin yanında ona hiçbir yardımım dokunamadı. BEN ONUN KARDEŞİYİM! Ama neden... neden ona hiçbir şekilde yardım edemiyorum? Ben neden yeterli olamıyorum?
Asya'nın odasının kapısını tam açacaktım ki ağlama sesleri duydum. Yine ağlıyordu. Yine üzgündü. Bu sefer yanına gitmeyeceğim. İnsanların bazen içlerini boşaltmaları gerekir. Bırakalım bu sefer istediği gibi ağlasın.
Aşağı indim.
Mina: Yao-Momo neden ağlıyorsun??
Ağlıyor muydum? Hiç farketmemiştim.
Shoto: Momo sahi iyi misin?
Ben: İyiyim. Asya'ya üzülüyorum.
Mina: Üzülme artık. Biliyorum özgünlüğü vücuduyla uyuşmuyor ama Asya bunu atlatabilecek biri. Artık üzülme.
Ben: Üzüldüğüm şey... özgünlüğü değil.
Bakugou yanıma geldi.
Bakugou: O zaman nesine üzülüyorsun?!
Ellerimin titrediğini hissediyorum. Kendimi tutamayacağım. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Mina: Yao-Momo!
Shoto: Momo?!
Kirishima: Yaoyorozu neler oluyor?!
Hagakure: Yao-Momo iyi misin??
Artık dayanamıyorum. Affet beni Asya...
Ben: Bunu size anlatacak en iyi kişinin Asya olduğunu düşünüyordum. Fakat artık dayanamıyorum!
Mina: Yoksa bu?
Denki: Asya'nın bize anlatmaya çalıştığı şeyi mi anlatacaksın?
Ben: Size söyledi mi?
Kirishima: Evet çalıştı ama söylemeye fırsatı olmadı.
Midoriya: Evet bana da anlatmaya çalıştı.
Bakugou: BOŞ LAF YAPMA DA ANLAT ARTIK!
Ben: T-tamam anlatacağım.
Yere oturdum. Diğerleri de etrafıma oturdular.
Anlatacağım...
Ben: Asya'nın... bir arkadaşı vardı. Adı Rin'di. Biz anaokuluna giderken ailemin davetli olduğu bizim de orada olduğumuz bir zamanda tanıştılar. Rin babamın iş arkadaşının kızıydı. Ben o zamanlar çok utangaç biriydim. Fakat Asya çok sevecen biriydi. Onu görür görmez sevmeye başlamıştı. Hemen gidip arkadaş oldular. Ben onları sadece izlemekle kaldım. Hep izledim. Asya'yı kıskandım. Çünkü onunla tanıştığından beri yüzüme bile bakmıyordu. Birbirilerini o kadar çok seviyorlardı ki Asya sürekli onun evine gidiyordu ya da Rin sürekli bizim evimize geliyordu. Rin de Asya'yı çok seviyordu bu yüzden ailesinden kaydını bizim anaokuluna geçirmesini istemişti. Artık anaokulunda bile beraberlerdi. Benim artık kimsem kalmamıştı. Asya, Rin varken kimseye ihtiyaç duymazdı. Onların arasındaki bağı hiçbir zaman anlayamadım. İlkokula gitmeye başladığımızda üçümüz de aynı okula gidiyorduk. Her şeyi birlikte yaparlardı. Ortaokula geçtiğimizde de aynı durum vardı. Sürekli beraberlerdi. Rin'in özgünlüğü yoktu. Bu yüzden UA'ya giremezdi. Yani kahraman olamayacaktı. Asya da bu yüzden özgünlüğü olmasına rağmen kahraman olmaktan vazgeçmişti. Onu yalnız bırakmak istemiyordu. Fakat bir gün...
Bir gün Rin ve Asya okuldan dönerken karşılarına bir Villain çıkmış, Rin'i yakalamıştı. Asya o sıralar özgünlüğünü kullanmakta çok başarılı değildi. Çünkü kahraman olmaktan vazgeçtiği için kullanmaya gerek duymamıştı. Asya'nın anlattığına göre Rin, Asya'dan yardım istemiş, çığlıklar atmıştı. Fakat Asya denemesine rağmen özgünlüğünü kullanamamıştı. Asya "RİN YAPAMIYORUM KAHRETSİN!! RİN'İ BIRAK LÜTFEN ONU DEĞİL BENİ AL!" diye yalvarmış. Villain'in Rin'i almasının sebebi Rin'in ailesinin bizden zengin olmasıydı. Sanırım para falan isteyecekti. Fakat ölçüyü biraz kaçırmıştı. Rin ölmeden önce Asya'ya şunları demiş;
Rin: ASYA LÜTFEN KAÇ KENDİNİ KURTAR!
Asya da "HAYIR! SENİ BURADA BIRAKAMAM!" diye ağlamaya başlamış.
Son olarak da Rin şunları demiş;
Rin: ASYA BURADA ÖLECEK OLSAM BİLE SENİN ZARAR GÖRECEĞİNİ BİLEREK ÖLMEK İSTEMİYORUM! LÜTFEN KAÇ VE KURTAR KENDİNİ! UNUTMA SENİ ÇOK SEVİYORUM!
Ve Rin bunları dediği için Villain sinirlenip yanlışlıkla Rin'i öldürmüş...
Herkes çok sessizdi. Uraraka, Mina ve Kirishima ağlamaya başladı.
Ben: Bununla da bitmemişti. Asya eve geldi. Kapıyı ona ben açtım. Yüzünde, ellerinde kan vardı. Rin'in kanı üzerine sıçramıştı. Çok korktum. Neler olduğunu sorduğumda hiçbir şey demedi. Sadece şunları söyledi;
Asya: Lütfen... öldür beni.
Ben: Ona bağırarak "NELER SAÇMALIYORSUN SEN? VÜCUDUNDAKİ BU KANLAR DA NE BÖYLE?!" dedim. Elleri titriyordu. "R-Rin..." diyip bayıldı. Hemen annemleri aradım. Annem hemen gelip Asya'yı hastaneye götürdü. Asya'nın olayı anlatmasına gerek kalmadan Rin'in ölüsünü ve onu öldüren Villain bulunmuştu. Güvenlik kameralarından olayı izledim. Asya'nın Rin'i ne kadar çok sevdiğini bildiğim için üzüntüsünü az çok tahmin edebiliyordum. Ya da hayır.. Asya'nın Rin'i, Rin'in de Asya'yı ne kadar sevdiğini kimse anlayamadı. Asya çok ağır travma geçirdiği için 6 hafta boyunca komada kaldı. Komada olduğu zamanlar çok korkmuştum. Hiç uyanmayacak sandım... Asya uyandığında bir robottan farkı yoktu. Duygusuzdu. Gözleri bomboş bakıyordu. Hiç kimseyle konuşmadı. Asya'nın uyandığını öğrenince Rin'in ailesi hastaneye geldi. Gelir gelmez Rin'in annesi Asya'ya acıyarak baktı ve şunları dedi;
"Keşke sen ölseydin zavallı pislik. SEN ÖLSEYDİN DE DÜNYA SENİN GİBİ BİR GEREKSİZDEN KURTULSAYDI! KIZIMI NEDEN KURTARMAK YERİNE BOŞ BOŞ DİKİLDİN ORADA HA? SENİN YÜZÜNDEN KIZIM ÖLDÜ AŞAĞILIK PİSLİK!"
Bakugou: FAHİŞE!
Ben: Annem de çok sinirlendi ve annem ve Rin'in annesi kavga etmeye başladılar. Hastanedeki güvenlik onları ayırdı. Rin'in annesi ve annem karakola götürüldü. Asya yine boş bakışlarla bakıyordu. Sadece gözünden bir damla yaş düştü. Akşam olunca annem karakoldan geldi ve beni eve götürdü. Asya'ya bir bakıcı tutmuştuk. Fakat gece bakıcı uyuyakaldığı zaman Asya intihara kalkışmıştı. Hemşirenin biri farkedince hemen bizi aradılar. Annem ve ben hıçkırıklarla ağlıyorduk. Hemen hastaneye gittik. Yaklaşık 2 hafta sonra Asya hastaneden çıktı. Annem Asya'yı Rehabilitasyon merkezine yatırdı. Orada haftalarca kaldı. Fakat hiçbir iyileşme belirtisi göstermedi. Böyle olunca annem Asya'yı evimize tekrar getirdi. Onunla konuşmaya çalışıyordum. Fakat hiçbir tepki vermiyordu. Küçükken hep Rin bir anda ortadan yok olsa da Asya ile ben vakit geçirsem diye düşünürdüm. Fakat böyle olacağını bilseydim Rin'in yaşadığı her güne şükrederdim. Asya defalarca intihara kalkıştı. Fakat her seferinde onu ben engelledim.
Sonra şaşırdığımız bir şey oldu. Bir gün Asya odasından çıktı ve bizimle yemek masasına oturdu. Annem, babam ve ben şaşkınca ona bakıyorduk. Aylar sonra ilk defa bizimle yemek yemek için gelmişti. Sanırım artık Rin'in geri gelmeyeceğini kabullenmişti. Bugünden sonra Asya yemeklere geliyor, psikolog randevularına itiraz etmeden gidiyordu. Benimle bile konuşmaya başlamıştı. Hatta bir süre sonra bana "İyi ki varsın kardeşim." demişti. Bana bunu dediği gün o kadar mutlu olmuştum ki... Sonunda onun için yeterli olabildim diye seviniyordum. Bir gün konu olsun diye hangi liseye gidelim diye sordum. UA'ye gitmek istemiyor diye biliyordum ama bana "UA'ye gidip aptal özgünlüğümü güçlendireceğim. Benden yardım isteyen herkesi kurtaran biri olacağım." dedi. O gün gözlerindeki yaşam enerjisini gördüm. Fakat bu yaşam enerjisi kendisi için değildi. Hala Rin için yaşıyordu. O gün onun için asla yeterli olamayacağımı, beni sevmesinin tek sebebinin kardeşi olduğum için olduğunu anladım. Fakat şu an bu önemli değil. Çünkü Asya en azından şu an normal biri gibi yaşamaya başladı.
O zamanlar onun ve benim yaşadığım şeyleri sadece ben ve o biliyoruz...