*Aylar sonra*
Ben: Ee nasıldı sınav?
Bakugou: 2. dönem sınavları her zaman daha zordur.
Ben: Düşük aldım deme sakın.
Bakugou: Almadım tabii ki!?
Ben: İyi tamam ahahahaha!
Bakugou: Böyle güldüğüne göre sen yüksek aldın sanırım?!
Ben: Evet tabii ki!
Bakugou: İyi!
Ben: Madem ikimiz de yüksek aldık, bu akşam bir şeyler yapalım!
Bakugou: Bilemiyorum.
Ben: Ne? Neden ki?!
Bakugou: Sınavdan yüksek aldık diye bir yerlere gitmek çok saçma. Fakat şu sınıftakilerle aynı yerde tıkılıp kalmaktan iyidir. Gidelim.
Ben: Ne yani? Benimle bir yerlere gelmenin tek sebebi sınıftakilerle vakit geçirmek istememen mi?
Bakugou: Off!
Gerçekten moralim şimdi bozulmuştu.
Bakugou: Dinle. Seninle olan her yere giderim çünkü seninle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Ama ben çok fazla dışarı çıkmayı seven biri değilim anladın mı??
Ben: İyi. Öyle olsun.
Bakugou: Ee nereye gidiyoruz??
Ben: Bilmem. Alışveriş merkezi?
Bakugou: Olur.
*4 saat sonra*
Hazırlanıp yurttan çıktık. Cidden bu çocuğun parfümü beni sarhoş etmek için özellikle mi üretildi?!
Bakugou: Yarım kafalı çocuktan nefret ediyorum!
Ne?! Shoto'dan bahsediyor. Neden durup dururken söyledi ki bunu?
Ben: Neden ki?
Bakugou: Sessiz duruyor ama pisliğin teki. Piç!
Ben: Neden ki? Kötü bir şey mi gördün?
Bakugou: Görmeme gerek yok. O öyle!
Ben: Neden durup dururken söyledin ki bunu?
Bakugou: Bilmem. Sana sorsak daha iyi olmaz mı?!
Ben: Bana mı?!
Bakugou: EVET SANA! Bugün onunla konuşuyordun!
Ben: Bana notumu sormuştu. Bir de bir konuda anlamadığı bir yer varmış. Akşam yurtta anlatır mısın demişti ama ben işim olduğunu Momo'nun yapabileceğini söyledim.
Bakugou: Ne dedin sen?
Yutkundum. Korkuyorum.
Bakugou: SENDEN SENİ ÇALIŞTIRMASINI İSTEDİ. DOĞRU DUYDUM DEĞİL Mİ?!
Ben: Ama ben reddettim! Duymadın mı?!
Bakugou: SENİN REDDETMEN ÖNEMLİ DEĞİL! BU YÜZÜ NASIL BULUYOR BEN ANLAMIYORUM?! HEM SENİN NOTUNDAN ONA NE?!
Ben: Şşş sessiz ol. İnsanlar sana bakıyor.
Bakugou: Umrumda değil!
Ben: Bana suçlu olmadığım bir konuda hesap soruyorsun! Ben sana hiç şu kızla konuşma diyor muyum ha?!
Bakugou: Diyemezsin zaten!
Ben: Ne?!!
Bakugou: Ben kızlarla konuşmam ki aptal?! Umrumda bile değiller!
Düşündüm de gerçekten kızları bırak, erkeklerle bile konuşmuyor.
Elini tuttum. Şaşırarak bana baktı.
Ben: Haklısın. Seninle kavga etmeyi sevmiyorum. Bu konuyu kapatalım.
Hiçbir şey demedi.
Böyle sessizce biraz daha yürüdük.
Ben: Biliyor musun? Benim 2 tane özgünlüğüm var.
Bakugou: Ne?!
Ben: Evet doğru duydun.
Bakugou: BUNU ŞİMDİ Mİ SÖYLÜYORSUN PAT DİYE?! DALGA MI GEÇİYORSUN?! DİĞERİ NE??
Ben: Biraz değişik ama kendi ömrümü birine verebilirim. Sadece bir seferliğine. Mesela sen yaralandın ve hayati tehliken var. Ben ömrümü sana aktarırsam sen yaşamaya devam edersin.
Bakugou: Peki ya sen?!
Ben: Ben mi? Ben ise... ölürüm.
Bakugou: Dalga mı geçiyorsun be?! Bana bak! Bu özgünlüğü herhangi bir zamanda kullanmayı aklından bile geçirme! Zor durumda olan kişi ben bile olsam asla kullanmayacaksın anlıyor musun beni?!
Hiçbir şey demedim.
Kolumdan tutup beni sarstı.
Bakugou: DUYUYORSUN DEĞİL Mİ?!
Ben: Evet. Fakat sana bu konuda söz veremem. Senin hayatın benimkinden daha önemli.
Bakugou: Aptal aptal konuşmayı kes! Kullanmayacaksın o kadar!
Sinirlice yoluna devam etti. Ben de peşinden yavaşça gitmeye başladım.
Yaklaşık 5 dakika oldu. Konuşmaya başladı.
Bakugou: Böyle bir özgünlüğün olduğunu neden şimdi söylüyorsun? Ayrıca öğretmenlerin haberi var mı?!
Ben: Hayır. Bu özgünlüğü bana Rin verdi.
Bakugou: Ne? Nasıl?!
Ona cennette olanları anlattım.
Bakugou: Anlıyorum. Dediğim gibi! Bunu kullanmayacaksın!
Yine hiçbir şey söylemedim.
Ben: Ee ne yapıyoruz?
Bakugou: Beni dışarı çıkaran sensin. Geldik alışveriş merkezine. İstediğin yere gir.
Ben: Çok umursamazsın.
Bakugou: Hayır değilim!
Bir süre böyle konuşup dolaştıktan sonra bir kafede oturduk. Gerçekten onunla anlaşabilmek çok zor!
Fakat bu benim umrumda değil. Onu gerçekten çok seviyorum.