Duştan çıktım. Saç kurutma makinesini fişe takıp aynanın karşısında kendimle göz temasımı ayırmadan ıslak saçlarımı kurutmaya başladım. Göz altlarım mosmordu. Farkındayım. Fakat biliyorum ki o bunu önemsemeyecek.
Saçlarımı kuruttum ve taradım. Bu kadar kısa saçla ne modeli yapılır bilemiyorum.
Tıpkı o günkü gibi parlatıcımı sürdüm. Belki yine ilgisini çeker, konuşacak konumuz olur diye...
Kirpiklerime de rimel sürüp bana o gün aldığı kolyeyi taktım ve benim için asıl önemli olan o elbiseyi giyip tekrardan bu gecenin yaşanmasını sağlayacaktım.
Son olarak parfüm de sıkıp evin kapısının önüne çıktım. 5 dakika sonra Momo da yanıma geldi. Hiçbir şey söylemeden direkt arabaya bindik
Ben de arabaya bindim ve balo salonuna doğru gitmeye başladık. Bizi götüren araba ailemizin değil, okulun özel arabasıydı. Geçen yılki gibi bir sorunla karşılaşmayalım diye balonun olacağı yerin adresini sadece bize bildirmişlerdi.
Telefonumu çantamdan çıkarıp birkaç kişiye mesaj attım.
Yol gerçekten çok sessizdi. Neden bilmiyorum ama midem bulanmaya başlamıştı.
Yaklaşık 20 dakika sonra balonun olacağı yere ulaştık. Arabadan indik ve mekanın kapısından içeri yavaş adımlarla ilerlemeye başladık.
Herkes ellerinde kokteyl ya da ufak tatlılarla hoş sohbetler ederken biz üçümüzün arasında kasvetli, buraya ait olmayan bir hava vardı.
Shoto endişeli ve bir o kadar da mutlu gözleriyle önce Momo'nun ellerinden tuttu ve sonra da sarılıp hafif bir ses tonuyla "Çok güzelsin." demişti.
Katsuki'yi gördüm. Yine herkesten uzaklara bakıyor, bir şeyleri sorguluyordu. Sadece bilmek istiyordu, biliyorum. Hala aklındaki sorulara cevap bulamamış bir hali vardı.
Aklındaki soruları biliyorum... Bu gece hepsini cevaplayalım mı?
Ona doğru yürümeye başladım. Duvara yaslanmış beni bekliyor olmalıydı. Beni gördü fakat gözlerini kaçırmış, görmemiş gibi yapmaya çalışmıştı.
Ben: Merhaba.
Bana hışımla ama aynı zamanda gözlerini kaçırmadan dimdik bakıyordu. Sonra sinirle elimden tutup bir masaya götürdü.
Masaya oturduk. Önümüze tıpkı geçen sene olduğu gibi içecekler gelmişti. Katsuki içecekler gelir gelmez içeceğin içindeki buzları izlemeye başladı. Bu sefer buzlar batmıyordu.
Ben: Benimle konuşmayacak mısın?
Katsuki: Seninle konuşacak bir şeyim yok?!
Ben: Emin misin?
İğrenir gibi bakıyordu. Gerçekten bu kalbimi kırmıştı.
Arkadaki sesler sanki buğulanmış gibi geliyordu bana. Yarım saat böyle boş boş oturup birbirimiz dışında her yere bakıyorduk.
En sonunda gece başlamış ve insanlar partnerleriyle dansa kalkmaya başlamıştı.
Aradan zaman geçti. Neredeyse herkes dans ediyordu ve biz oturuyorduk. Onunla dans etmeyi bu kadar çok isterken o neden bunu fark edemiyordu?? Ya da ediyor da umursamıyor muydu?
Göz ucuyla bana bakıyordu. Gözlerim biraz dolmuştu ve "Hadi biz de dans edelim." dercesine ona bakıyordum.
Ayağa kalktı ve üstünü silkti. Ne oluyor?! Dansa mı kalkacağız?!
Bakugou: Hadi kalk!
EVET! Sonunda dayanamamış olmalı ki beni dansa kaldırdı! Şu an ayaklarımın heyecandan titrediğini hissedebiliyorum!