Heyecan bir kan gibi bedenimde dolaşırken insanların adları söylenip sahneye çıktıklarındaki patlayan ışıkları izliyordum. Birçok kişi elementini seçmişti. Diyardan menedilecek kişilerin sayısı da fazlaydı.
Elementi belirlenen kişiler alkışlar eşliğinde gruplarının olduğu yere gidiyordu. Bu olay akışını izlerken ben, genç bir kızın daha adı okundu. Kızın oturduğu yerden ayağa kalktığını görünce onu incelmeye başladım. Güzel ve çekiciydi. Üzerindeki pelerini çıkardı. Sırtı açık bir elbise giymişti. Etraftakiler de kızı izlerken o sahneye doğru yürüyüp basamakları nazikçe çıktı. İlk önce Cehennemin suyunu içirdiler. Bunu yapmalarının sebebi ateşin yok edici olması ve ters bir yanlışta ateşin ona zarar vermemesi içindi.
Kız cam masanın üzerinden yakut ve zümrüt kaplı bıçağı, gösterişli sandık içinden alıp elinin içini kesti.
" Ateş lordu kızı beğendi." Kolyeden gelen sesle beraber gözlerim yuvalarından nerdeyse çıkacaktı. Omuzum üzerinden Aren'e baktım kızı baştan aşağıya inceliyordu. O an içimde oluşan sinirle beraber sahnede olan kıza tekrar baktım. Kız avucundan gelen kanı toprağın üzerine damlattı. Ardından beşinci elemente damlatınca ışık patladı. Kızın elementi Topraktı.
" Toprak elementine ait."
Sihirli duvarlarda ses yankılandı ve alkış sesleri etrafa yayılmaya başladı. Kız basamakları inip gurubunun olduğu yere doğru giderken
" Ateş lordu artık kızı beğenmiyor." dedi kolye.Şaşırarak omuzum üzerinden Aren'e baktım.
" Şu an inanamıyorum sana. Başka bir elemente ait olduğu için kadınları beğenmiyor musun? Bu nasıl hissiyat?" Diye sertçe sordum.Dördü de aynı anda bana baktı. Onları da şaşırttığım belliydi çünkü fazlası ile sert çıkışmıştım. Oluşan sessizliği Aren dışında diğer lortların gülmesi bozdu. O ise gözlerimin içine bakarak sertçe,
" o kolyene deki bir daha aklımı okursa boynunu kesmek pahasını olsun onu yerinden çıkarırım." dedi." Sen bana hiçbir şey yapamazsın." Dedim. Karşımda yıkımın gücü, ölümün efendisi vardı ama ben bu lorda kafa tutuyordum. Bu aptallık dışında bir şey değildi ama kimse beni tehdit edemezdi.
" Kiminle konuştuğuna dikkat et istersen, senin karşında dünyalı arkadaşların yok. Bir ateş lordu var." Dedi.
" Karşımda kimin olduğunu gayet farkındaydım ama senin farkında olmadığın karşındakini hafife alıyor olman. Belki seni öldüremem ama sana zarar verebilirim." Dedim.
Bu cümleyi kurma nedenim boynumdaki kolyenin gücüydü. Başka hiçbir şekilde benim iki katım olan bir adama zarar veremezdim. Hem de o adam bir ateş kralı ise.
" Bana boş tehditler savurma, sen bana zarar veremeden ben seni tek bir hareketimle öldürebilirim...Küçük melek." Dedi.
O an erkeksi çıkan sesi ve benim hoşuma giden ifadesi ile karşısında susabilirdim ama susmadım. Onun beni etkileyen hallerine kendimi kaptırmadım.
" Yaşamamı isteyen birinin bu şekilde ölümle alakalı cümleler kurması artık inandırıcı gelmiyor." Dedim ardından arkama yaslandım.
Gözlerim tekrar sahneye ilişse de dördünün de dikkatli bir şekilde bana baktığını biliyordum. Yüzlerindeki ifade yerini gülmeye bıraktı. Aren arkasına yaslandığı zaman anlık olarak ona bakıp ardından tekrar önüme baktım. Bu savaşta kazanan bendim. Aren ise bir sıfır yenik düşmüştü.
Element seçmeleri devam ederken birçok kez su, ateş, hava ve toprak grubuna ait kişiler sahneye çıktı. Onlar alkışlar eşliğinde kendi gruplarına giderken bende onları izliyordum. Her bir grup yeni gelenleri içine alıyordu. Fazlası ile samimi bir ortam vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR MELEĞİN GÜNAHI
FantasyBİR MELEĞİN GÜNAHI!! Gökyüzü seni çağırıyor kraliçe uyanman lazım. Asırlar önce, gökyüzü diyarının üzerine, lanetlerin geldiğini haber veren sirenler çaldı. Yıldızlar her bir tanrıçayı koruma altına aldı ama içlerinden sadece birini yeniden doğması...