24. BÖLÜM- ATEŞİN HÜKMÜ

507 42 62
                                    

Yarım yamalak açtığım gözlerimle etrafa baktım. Hiçbir şey bana net gelmiyordu. Sanki kafamın arkasında bir ağırlık varmış gibiydi. Bu durum benim derin bir nefes almama neden olurken yatakta hafifçe sağ tarafıma döndüm ve Aren ile göz göze geldim.

Erkeksi sesi ile "  Günaydın güzelim." Dedi ama ona cevap veremedim çünkü o an başımın arkasına sertçe vurulmuş gibi hissedince gözlerimi kapadım.

" Başımın arkası.... Ağrıyor." Dedim net olmayan bir sesle.

" Odin, zihnini toparlamak adına tılsım yaptı. O yüzden böyle hissetmen normal." Dedi ve gözlerimin önünde düne ait görüntüler canlandı. İlk Astra'yı ardından bana " Tanrıça," dediği cümleleri hatırlayınca gözlerimi zorla açıp ona baktım.

" Dün...." Diye söze başladım ama gerisini getiremedim. O benim sözümü tamamlamak adına
" Dün Astra, alması gereken cezayı senin tarafından aldı ve bu diyardan gönderildi." Dedi.

" Bana tanrıça dedi Aren. Ben tanrıça olduğumu hatırladığımı sadece sana söylemiştim. O an onun ağzından bu kelimeyi duyunca yerin ayaklarımın altından kaydığını hissettim. Zihnimin içinde cam kırılma sesi duydum." Dedim.

" Bunun üzerine düşünme. Sen ve ben dışında kimse tanrıça olduğunu, hatırladığını bilmiyorlar. O sadece söz gelişi söyledi." Dedi ve ardından elini yüzüme getirip bana yaklaştı. " Odin zihnini kontrol etti. Hiçbir sorun yok."

Ben dikkatle Aren'e bakarken o dudaklarıma doğru yaklaşıp beni öptü. Başta karşılık vermedim ama ardından bende onun dudağını öptüm. Sakin şekilde başlayan öpüşmemiz her an daha da çok derinleşmeye başladığında Aren'e doğru biraz daha yaklaştım. O elini belime koyup beni kendine bastırırken dili dilimin üzerinde hakimiyet kurmak için dilimle yarışıyordu.

Eli kalçamın üzerine inerken dolgun alt dudağını dişlerimin arasına alıp hafifçe çekiştirdim. Benim bu hareketimle beraber daha derin beni öpmeye başladı ama ne zaman kalçamı sertçe sıktı o zaman dudağını anlamadan ısırdım.

Hafifçe ondan çekilirken " Yanlışlıkla oldu." Dedim ama o benim dediğim cümleyi umursamayıp tekrar dudağımı öptüğünde gözlerimi kapadım. Onun öpüşlerine ayak uydururken ikimizde birbirimizin dudaklarına hapsolmuştuk.

Aren üzerime doğru biraz daha eğilince ellerimi yüzüne koydum. O kendinden geçmiş şekilde beni öperken tüm evrenle olan bağımı çoktan kesmiştim. Benim gibi o da defalarca kez dudağımı ısırarak çekiştirirken hiç ayrılmak istemedim.

Kollarımı boynuna doladım. Yüzümdeki ateş sembolünün parladığını hissettim. Benimle beraber Aren'de hissetmiş olacak ki dudaklarımdan hafifçe çekildi. O an gözlerimi açtığımda sadece benim değil Aren'nin sembolünün de parladığına şahit oldum ama şu anda ikimizin gücünü çağıracak bir şey yapmıyorduk. Bu duruma her ne kadar anlam veremesem de sadece onun gözlerine bakmaya devam ettim.

" Seni kaybetmekten çok korkuyorum." Dedi bir anda ve yüzündeki sembol daha çok parladı.

" Ben her zaman seninle olacağım ateş lordu. Önceki yaşamımızda olduğu gibi." Dedim.

Yüzünde beliren gülümseme ile o bana bakarken ben kulaklarımda çınlayan Astra'nın, Aren'e
" seni seviyorum." Dediği cümleyi hatırlamıştım. O an değişen yüz ifadem ile birlikte Aren'den çekildim. O ne olduğunu anlamaya çalışır şekilde bana bakarken ben yatakta oturur halde geldim. O da aynı şekilde yatakta oturur halde geldiğinde " Bir şey mi oldu?" Diye sordu.

" Nasıl benden Astra'nın seni sevdiğini saklarsın?" Diye sordum.

"Sen bunu nereden öğrendin?" Diye şaşırarak bana sorunca kaşlarımı çattım. Nereden öğrendiğim önemli değildi benden niye sakladığıydı önemli olan.

BİR MELEĞİN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin