Diyara geleli bir seneden fazla oldu ki ilk defa ardı ardına bu kadar fazla sanrı görüyordum. Dün gece davet edildiğim bina da gördüğüm tablonun ardından zihnimde sürekli hiç tanımadığım kadınlar canlanıyordu. Hepsi de diyarın kuruluşu hakkında konuşuyordular. Başta bu sanrıların ne mesajı verdiğini anlamasam da sonrasında gayet iyi anlamıştım. Sözler açık ve netti ama şu anda dile getirmek istemiyordum.
Elimdeki kağıda bir şeyler çizmeye devam ederken normalde bu saatlerde ders görmem gerekiyordu ama ben hiçbir derse girmek istemiyordum. Bugün içimde garip duygular vardı ve bu anlamadığım duygular odaklanmama engel oluyordu. Diğer lortlarda bu saatlerde diyar okulunda ders verdikleri için kendimi dinlenme odasına kapatmış haldeydim. Sanrılarda gördüğüm anları çizmekle meşguldüm ve arada da sırada da birkaç sanrı görüyordum.
Derin bir nefes aldım ve kağıdın üzerine bir kalem darbesi daha indirdim. Önümde dört diyarın resmî vardı ve ben her diyarın üzerine sembollerini çizmekle meşguldüm. Kendimi tamamen bu duruma odaklamış haldeyken kapının açılma sesiyle bakışlarımı kağıttan çektim.
Valeri ile göz göze geldiğimiz o an şaşırarak "sen bu saate derste olman gerekmiyor mu?" Diye sordu. O kapıyı kapatırken "derse girmek istemedim." Dedim.
Kaşları bu cümlenin üzerine çatılırken üzerindeki ceketi çıkarıp "niye derse girmek istemiyorsun?" Diye sordu. Bakışlarım anlık olarak onun haki rengindeki bol gömleğine kaydı. Kaslı bedeni o gömleğin altından bile belli oluyordu.
O cevap bekler şekilde bana bakarken "bugün dikkatsizim. Derse düzgün odaklanamıyorum. O yüzden girmek istemedim." Dedim.
"Hım," deyip ardından yanıma doğru geldi ve koltuğa oturdu. Bakışları elimdeki kağıda kaydığında "çizim yeteneğin gerçekten mükemmel." Dedi ve bana baktı. "Her konuda başarılı olan bir kraliçemiz olduğu için çok şanslıyız."
Son cümlesi ile yüzümde gülümseme belirirken "teşekkür ederim," dedim. Gözlerimin içine dikkatle bakarken "rica ederim kraliçe." Dedi.
O benden gözlerini çekmeyince bende ondan gözlerimi çekmedim. İkimizin arasındaki bu bakışma uzayıp giderken aramızdaki sessizliği bozmak için "senin dersin yok muydu?" Diye sordum ve elimdeki kağıt ile kalemi sehpanın üzerine bıraktım.
Tekrar arkama yaslandığımda "dersim bitti." Dedi.
"Nasıl geçti?"
Soruma karşılık gülümsedi ve "yorucu," dedi.
"Hem diyar hem de okulla ilgileniyorsunuz. Yorulmanız çok normal." Dedim. "Ayrıca birde benimle ilgilenmek zorunda da kaldığınızı unutmamak gerekiyor."
Kurduğum cümle karşısında gülümsemeye devam edip "seninle ilgilenmekten zevk alıyoruz Almina. Ayrıca kendi adıma konuşmam gerekirse seninle zaman geçirmeyi seviyorum. Aren'i bu konuda çok şanslı buluyorum." Dedi.
"İstediğin zaman seninle de zaman geçirebilirim." Dediğimde tamamen bana dönük şekilde otururken dudaklarını birbirine bastırdı ve bir süre sessiz kaldıktan sonra "Aren buna kızamayacak mı?" Diye sordu.
"Biri ile zaman geçirirken ona hesap verecek değilim. Ayrıca bu biri bir element kralı. Nasıl Aren ile zaman geçiriyorsam sizlerle de geçirebilirim." Dedim.
"Benimle element kralı olduğum için zaman geçirmeni istemiyorum. Sana o gece de söylediğim gibi aramızda güç konusu söz olsun istemiyorum."
"Sen nasıl istersen," dediğimde hafifçe tebessüm etti ve "bana olan sinirin geçti o zaman. Dün gece hepimize öfkeliydin." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR MELEĞİN GÜNAHI
FantasyBİR MELEĞİN GÜNAHI!! Gökyüzü seni çağırıyor kraliçe uyanman lazım. Asırlar önce, gökyüzü diyarının üzerine, lanetlerin geldiğini haber veren sirenler çaldı. Yıldızlar her bir tanrıçayı koruma altına aldı ama içlerinden sadece birini yeniden doğması...