3. BÖLÜM- UYANIŞ

420 41 26
                                    

AREN

Su, güneş ve ayın yan yana gelmesi yüzünden üzerine parlayan ışıkla beraber gülmeye devam ederken ben gözlerimden gelen yaşlarla suyu izlemeye devam ettim.

Etraf kızıl bir renkle aydınlıkken su, "ateşin asil efendisi, bir yıldır bu mağarada zamanını geçirdin. Artık diyarına dön." Dedi.

O an duyduğum cümleler ile göz bebeklerim yerinden çıkacak kadar büyüdü. Bir sene sonra su ilk defa konuşmuştu. Onunla konuşmaya çabalasam da kabarıp sönmüştü. O yüzden bu fırsatı değerlendirmem gerekiyordu.

Oturduğum yerden kalkıp hızla suyun yanına gittim ve dizlerimin üzerine çöktüm. "Almina'yı bana ver ne olur." Dedim. "Çok özledim onu."

"Sana öldüğünün haberini bir sene önce vermiştik." Dedi su.

O an gözlerimden akan yaşlarla "bedenini ver bana, onu görmek istiyorum. Kollarımın arasına almak istiyorum." Dedim.

"Onu istemen hiçbir şeyi değiştirmiyor ateş lordu. Diyarına dön ve eski gücünü tekrar kazan." Dedi.

"Güç istemiyorum! Almina'yı istiyorum!" Diye ağlayarak bağırdığım da gözlerimden gelen yaşlar suya damladı ve gökyüzü sertçe gürledi. Şimşekler ardı ardına çakmaya başladı. Diyar bir beşik gibi sallandı.

"GÖKYÜZÜNÜN ELMASINI ALDILAR." Diyen bir ses etrafta yankılandı. O an ne olduğunu anlamayarak mağaranın içine baktım ama değişen tek şey ayın ve güneşin birleşmesi yüzünden oluşan ışığın mağarayı daha çok aydınlatmasıydı.

" KRALİÇE MASUMDU. ONA YİNE İFTİRA ATTILAR! KRALİÇE NURDANDI, NURUNU ÇALDILAR!"

Gökyüzünün yüksek sesle söylediği cümlelerin hemen ardından su kabarmaya başladığında elime değdi ve o an tenimin yanması ile sudan çekildim. Bu zamana kadar birçok kez altın suyuna dokunmuştum ama ilk defa beni yakmıştı. Su daha çok kabarmaya başladığında tamamen ıslanmamak için ayağa kalktım.

Mağara sallanmaya devam ederken birkaç taş parçası da yere çarpıp ses çıkarıyordu ve çıkan sesler mağarada can buluyordu. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Bir şeyler oluyordu ama anlam veremiyordum. Bir ara suyu kızdırdığımı düşünsem de bu düşünceden hemen geri çekildim çünkü su bana değil diyar kraliçesine, ayın ve güneşin tanrıçasına yapılan bu ihanete sinirliydi. Sanki bir senedir içinde tuttuğu bu öfkeyi artık saklayamıyordu ve etrafa yansıtıyordu.

"DÖRT ELEMNTİN DİYARI KRALİÇESİNİ ÇAĞIRIYOR! AY VE GÜNEŞ TANRIÇASINI ÇAĞIRIYOR! SESİMİZİ DUY GÖKYÜZÜNÜN ALTIN SUYU! ARTIK BEKLENEN ZAMAN GELDİ!"

Sesler yüksek sesle tekrarlanmaya devam ederken su kabardı ve etrafa sular sıçradı. Ben biraz daha geri çekildim. Yer hiç olmadığı kadar sallanıyordu. Mağarada bulunan dört element sembolü de bir an da parlamaya başladı. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken diğer üç lort mağaraya girdi.

"Ne oluyor?" Diye Levan sorduğunda, şaşırmış şekilde "bilmiyorum, su konuştu ve diyara gitmemi istedi. Bende Almina'nın bedenini istedim. Sonrasında her şey değişti." Dedim ve kabarmış suya bakan üç lorda baktım.

O an üçünün de sembolü bir sene sonra hiç olmadığı kadar derilerinin altından parladığını görünce göz bebeklerim büyüdü. Almina'dan sonra dördümüzün de sembolü hiç bu kadar net şekilde parlamamıştı.

Onlar da bana baktığın da yüz ifadeleri değişti. Dördümüz de aynı anda ellerimizi yüzümüze getirdiğimiz de Valeri, "bir bok yemediğine emin misin?" Diye sordu.

"Hiçbir şey yapmadım Valeri! Sadece Almina'nın bedenini istedim." Dedim.

Daha da fazla kabaran su etrafa saçılmaya devam ettiğinde Odin suyu sakinleştirmek için öne bir adım attı ama su Odin'e değdiği anda geri çekilmesi bir oldu. O da aynı benim gibi sudan yanmıştı. Dördümüz de anlam ararcasına birbirimize bakarken Levan tedirginlikle "ne oluyor bu suya?" Diye sordu.

BİR MELEĞİN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin