22. BÖLÜM- TANRIÇANIN DİĞER YÜZÜ

480 44 74
                                    

Sabah, günün ilk ışıkları bedenimi sararken Aren'den ayrı diyarda geçirdiğim ilk gecem olmuştu. Su elementinin sarayında kalmam için Odin ısrar edince onun isteğini geri çevirmemiştim. Başta yatağın sağ tarafındaki Aren'nin sıcaklığını arasam da ardından bedenim o günün yorgunluğu ile uykuya yenik düşmüştü.

Sabah ise Odin ile güzel bir kahvaltı yapıp ardından Levan'nın sarayına gitmiştik. Onun sarayı Odin'nin ve Aren'nin sarayının aksine bulutların içinde güneşin en güzel konumunda yer alıyordu. Etrafındaki yeşilliklere bir bütün olan sarayı mükemmel dizayn edilmişti. Aynı diğer saraylardaki gibi onun sarayının bahçesinde de kendi elementine ait bir şelale vardı. Her bir çalışanı oldukça nazik ve cana yakındı. Hava elementinin sarayında aklımda kalan tek şey o mükemmel bahçesinin etrafını koruyan beyaz pamuk gibi olan bulutlara dokunabiliyor olduğumdu. Küçükken her zaman hayal ettiğim o anı yaşamak beni mutlu etmişti. Belki bir gün hava elementinin sarayında kalacaktım ama o gün bugün değildi.

Levan, ben ve Odin, toprak sarayına gittiğimizde her zamanki gibi etrafı incelmeye başladım. Yeşilliğin en güzel renklerine sahip bu diyar yaşamın umudunu içinde taşıyordu. Toprak elementine ait bahçe şelalesi tam ortadaki yerini almışken gözlerim birbirinden farklı çiçeklerin üzerinde gezindi. Yaşam bir kandı ve o kan benim iliklerimden akmaya başlamıştı.

Sarayın içine girdiğimizde beyaz bir hol ve holün girişinde büyük cam bir fanusta bulunan ilgi çekici bitkilerin etrafındaki çiçeklere baktım. Valeri o kadar güzel dizayn etmişti ki, fanusun içindeki toprağın üzerini beyaz taşlarla kaplamıştı ve ışıklandırmada koymuştu. Bu oldukça dikkat çekiciydi.

Gözlerimi cam fanustan çekip derin bir nefes aldım. Şu anda etraf benim her ne kadar ilgimi çekiyor olsa da aklımda sadece Aren vardı. Buraya geldiğimden itibaren onunla yan yana olan ben şimdi ise ondan ayrı bir gün kalmıştım ama bana uzun bir zaman dilimi gibi gelmişti. İnsan alıştığı kişinin yanından ayrılmak istemez ya, işte bende Aren'nin yanından ayrılmak istemiyordum.

" Aren burada mı?" Diye sorunca ben, Levan net olmayan bir sesle " Burada." Dedi. O an yüzümde beliren gülümsemeye engel olamadım. Adını duymak bile beni mutlu ediyordu.

" Aren'e olan bu ilgin aranızdaki bağ yüzünden mi?" Diye sorunca Odin, " Sadece ondan değil. Her zaman yanımda oluyor, her istediğimi yerine getirmek için çabalıyor, üzülmemi istemiyor, ben mutlu olunca o da mutlu oluyor, ben yanında kalıyorum diye sarayını bile bana göre ayarlıyor-ki bir element kralı bunun gibi şeyler yapmamalıdır. Çünkü onun tek bir görevi vardır o da elementini yükseltmek ama o yapıyor." Dedim.

" Almina bunları bizimle de yapabilirsin. Bu yüzden ona ilgi duymanı anlamıyorum." Dedi Levan.

" Sadece bu yüzden ilgi duymuyorum. Beni güç için değil, onunla birlikte olmam için istiyor. Bu hayatta en çok kral olmayı seven bir adam benim için kral olmaktan vazgeçecek olduğunu söyledi. Aren önceki yaşamında bir gökyüzü kralıydı. Şu anki element kralından daha üstün bir görevi vardı ama o hayatında da benim için kral olmaktan vazgeçti. Her yaşamında elinde bulunan her şeyden vazgeçen bir adama her kadın ilgi duyar. Sonuçta onu güç için kullanmayan birinin varlığı yanında var."

Benim kendimden emin şekilde kurduğum cümlelerin ardından Odin, " Aren ile aranızdaki bağın seninle benim aramda olmasını tercih ederdim. Senden bu sözleri benim için söylemeni isterdim. Tabi ki dediklerinde haklısın Aren'nin bu hallerine biz bile şaşırıyoruz. Kendisi gibi davranmıyor ama olurda benim ya da diğerlerinin yanında kalmak istersen seni güç için kullanmayız. Benim yanımda sürekli kalmana bile sevinirim. Dördümüzü de güzelliğin ile etkiliyorsun ama içimizde şanslı olan kişi Aren. O ateşten yaratılırken sen nurdan yaratıldın. Onun gibi yıkım getiren birinin, senin gibi yaşam getiren biri ile yakın olması bana tuhaf geliyor." Dedi.

BİR MELEĞİN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin