18. BÖLÜM- ELEMENTLERİN SİHİRLİ OKULU

746 61 93
                                    

Hayat insanın önüne birçok kapı açabiliyordu. Önemli olan doğru kapıyı seçebilmekti. Benim önüme ise çıkan kapı gökyüzünün element diyarına açılmıştı. Ben bir kraliçeydim ve diyarın asırlardır beklediği o kişiydim.

İçimde var olan heyecan her dakika daha da artarken makyaj masasından kalkıp dolaba doğru gittim. Bugün diyar okuluna gidecektim ve fazlası ile heyecanlıydım. Alacak olduğum eğitimleri merak ediyordum. Özellikle dört elementi nasıl kullanmam gerektiğini öğrenmek istiyordum. Bu içimde var olan heyecanın yanında tedirgindim de. Okuldaki herkes diyarın kraliçesi ile karşılaşacaktı ama benim güçlerimi tam olarak kullanamadığımı her biri biliyordu. Bu da beni tehlikeye açık hale getiriyordu.

Kafamdaki var olan bu düşünceleri bir kenara itip dolaptan elbise bakmaya başladım. Bugün oldukça dikkat çekici ve güzel olmak istiyordum. Elime gelen siyah mini saten elbiseyi aldım. Elbise ince askılıydı ve basenlerimin üzerine gelen etek kısmında iki tane hafif bir yırtmaç vardı. Bu elbiseye uygun bir de siyah tek bant topuklu ayakkabı seçtim. Ardından üzerimdeki geceliği çıkarıp hızlıca elbiseyi ve ayakkabıyı giydim.

Aynanın karşısına geçtiğimde elbisenin göğüslerimi fazlası ile ortaya çıkardığını fark etsem de bundan rahatsız olmadım. Gözlerim o sırada boynuma ilişti. Dün Aren'nin bedenimde bırakmış olduğu izin kalıntısı bile yoktu çünkü Aren büyüyle o izi silmişti. Belki bu önlemi benim için almıştı ama zaten diyar yakınlaştığımızı biliyordu. Bunu yapmasına da gerek yoktu.

Derin bir nefes aldım. Tam anlamıyla hazırlanmak için bir kaç takı da taktım .Beğendiğim kokudaki parfümü de sıktıktan sonra odadan çıktım. Sarayın büyük merdivenlerini ben inerken etraftaki her bir çalışan eğilip selam veriyordu.

Ateş halkı dün gece Aren ile olan yakınlaşmamızdan dolayı bize minnettardı. Sabahın ilk ışıklarında ellerinde hediyelerle sarayın önüne gelmişlerdi. Sadece yakınlaşmamızda bile ateş topraklarında bereketlilik oluşmuştu. Bu durumun olması diğer üç diyarın gücünde düşüklük oluşturacağını farkındaydım. O yüzden bunu engellemenin bir yolunu bulmam gerekiyordu.

Bahçeye, Aren'nin olduğu kısma geçtiğimde onun halkı ile gülerek konuşmasını uzaktan izledim. Kolyenin sabah bana anlattıklarına göre
ateş krallığı çok zulüm görmüştü. Yıkım ve ölüm getirdikleri için onları diyarda dışlamışlardı. Bu Aren'den önceye kadar devamda etmiş ama Aren ne zaman tahta oturmuş işte o zaman işler değişmiş. Kim ateş elementini istemiyorsa onları bulup bedenleri kül olana kadar yakmış. "Halkıma kim laf diyorsa bana da demiş olur." diyerek etrafına korku salmış. O günden sonrada bir daha kimse ateş elementini dışlamaya kalkmamış. Bu yüzden halkı Aren'e tapıyordu. Ona fazlası ile minnettarlardı. Özellikle dün gece kraliçeye dokunduğu için Aren'e hep iyi dileklerde bulunuyorlardı.

Tamamen birlikte olsak neler olacak kim bilir?

Benim kendi kendime sorduğum sorunun hemen ardından kolye " Sen bir element kraliçesisin. Asırlardır beklenen gücün asıl sahibisin. Senin tek bir fısıltın diyarın üzerine sessizlik perdesi indirir. Her ne kadar Ateş lordu seninle kendi duyguları ile birlikte olmak istese de halkı onun güç için seninle birlikte olmak istediğine inanıyor. Bu da diyar üzerinde etkileşimlere yol açar. Ayrıca şunu bilmelisin ki Ateş lordu çok iyi bir element kraldır." Dedi.

Aren gerçekten de iyi bir kraldı. Sadece birkaç saat uykuyla ayaktaydı ama halkının yanında olduğunu göstermek için sabahtan beri onlarla ilgileniyordu. Yorulmuş olduğunu hissettirmemeye çalışıyordu.

Ben sarayın bahçesine çıkan kapıda, öylece durmuş Aren'i izlerken sonuncu kişiyle de konuşup ardından diklendi. Saraya gelmek isteyen birçok kişi olduğuna emindim ama Aren'nin yorgun bedeninin o kadar kişiyi kaldırması imkansızdı ve bugün okula gidip kendi elementine yeni katılmış olan kişileri kontrol edecekti.

BİR MELEĞİN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin