Gözlerimi aralamaya çalıştığımda kirpiklerimin ağırlığı yüzünden bunu başaramadım. Bedenim hala daha uykunun parmaklıkları arkasında hapisti o yüzden yatakta dönüp daha rahat bir konuma yerleştim.
Yatakta var olan sıcaklık beni kendine doğru çektiğinde o sıcaklığa kaydım ve beni esiri altına alan mükemmel bir koku ile derin bir nefes aldım. Bu kokuyu tüm iliklerime hapsetmek istiyordum.
Ben sıcaklığa biraz daha yaklaştığımda yüzümün çıplak bir tene değdiğini hissetsem de rahatımı bozmak istemeyip kolumu uzattım ama kolumda çıplak bir tene değdi.
Başta idrak edemediğim bu durumla beraber yavaş yavaş algılarım uykuyu üzerinden itmek için çabaladığında gözlerimi zorla da olsa araladım.
Etraf net olmadığı için kirpiklerimi birkaç kez kırpıştırdım. Gözlerim antrasit rengi tavanla birleştiğinde hissettiğim bu sıcaklığı anlamak adına gözlerimi tavandan çekip bedenimi etkisi altına alan bu kokunun kime ait olduğunu anlamaya çalıştım.
O an kolumu çıplak bir bele dolamış halde gördüğümde göz bebeklerim büyüdü. Hızlıca başımı kaldırıp bu çıplak bedenden çekildiğimde yanımda yatan Aren'i görmeyi beklemiyordum.
Hissettiğim şaşkınlıkla beraber öylece onun çıplak sırtına baktım. Ne zaman yanıma gelip yattığına dair en ufak bir fikrim bile yoktu. En son akşam yemeği yemiştik ve o yapacak olduğu işlerden bahsedip gitmişti. Bende bir süre akşamın karanlığının üzerine bir pelerin gibi örttüğü ateş diyarının manzarasını izlemiştim ama uyku bedenime sindiğinde koltukta uyuya kalmıştım. Şimdi ise onun odasındaydım ve yatağında birlikte yatıyorduk.
Beni odaya taşıdığını anladığım o an yanaklarımın kızardığını hissettim. Onun pürüzsüz ve kaslı sırtına baktım. Hafif esmer teni beni kendine çekerken yutkundum. Ateş kralı ile aynı yatakta bulunmayı geçtim onun kadar yakışıklı bir adamla yan yana bulunmak bile beni heyecanlandırıyordu.
Gözlerim onun kaslı sırtında gezmeye devam ederken ince belini açıkta bırakmış olan siyah şortu belinde var olan iki derin gamzeyi de gözler önüne seriyordu.
Tüm bedeni benim bakışlarımın zindanında kalmışken kokusunu içime çekmek için derin bir nefes aldım. O koku benim tüm benliğimi sararken gözlerimi kapatıp açtım ama o an kolyemin yanmaya başlaması ile ne olduğuna anlam veremedim. O kadar çok sıcaklığını tenimde hissettirdi ki yataktan kalkmak zorunda kaldım.
Banyoya doğru hızla giderken üzerimde dün giymiş olduğum beyaz elbise hala daha olduğunu fark ettim.
Ben banyoya girip direkt aynanın önündeki olan musluğu açıp elimle kolyeyi ıslattım ama bu yeterli gelmemişti. O yüzden suya doğru biraz daha eğildim. Su sanki bu kolyeyi sakinleştiren bir ilaç gibi sıcaklığını alırken tenim bu yangını üzerinden atmıştı.
Suyu kapatıp diklendiğimde aynaya yansıyan Aren'nin yansıması ile hemen arkama döndüm. Saçları dağılmış, üzerinde hiçbir şey yokken kaslı vücudu ve dikkat çekecek kadar belirgin olan kürek kemikleri ile tam karşımda duruyordu ve bu adam benden fazlasıyla uzandı. Aramızdaki boy farkı benim yalın ayak olmamdan dolayı daha fazlaydı.
O, cehennemin ateşini taşıyan gözlerini bedenimde yavaşça gezdirip tekrar gözlerimle buluşturduğunda, " manzaramı kapattığın için seni cehennemin en alt katmanına göndermek istiyorum." Dedi soğuk ve kalın çıkan ses tonuyla.
Ben ne dediğine anlam vermeye çalışır şekilde ona bakarken gözleri tekrar bedenimde gezinip bacaklarımın üzerinde durduğunda üzerimdeki elbisenin eğildiğim için kısalıp kalçalarıma kadar çıkmasından bahsettiğini anlayınca gözlerimi ondan çekip üzerimdeki elbiseyi düzelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR MELEĞİN GÜNAHI
FantasyBİR MELEĞİN GÜNAHI!! Gökyüzü seni çağırıyor kraliçe uyanman lazım. Asırlar önce, gökyüzü diyarının üzerine, lanetlerin geldiğini haber veren sirenler çaldı. Yıldızlar her bir tanrıçayı koruma altına aldı ama içlerinden sadece birini yeniden doğması...