32. Bölüm: Ağlamak

78 10 0
                                    

Helllooooo!!!!!

Nasılsınız keyifleriniz yerinde mii..??

Hadi bakalım yeni bölümümüz geldi neler yapacağınızı biliyorsunuz değil mi??

Yukarıdaki müziğı açalım,

Sol alt köşede duran '🌟' a basalım,

En sonda da satır arası yorum yapmayı unutmazsanız sevinirimmm

Keyifli okumalar***




32. Bölüm: Ağlamak
"Belki ağlamak zorla gülümsemekten daha temizdir..."



Alışkanlıklar bazen zor gelebiliyor insanlara, duygulara... bir duruma alışırsın ve bir anda yok olması seni darma duman eder. Birini kaybet gibi bir şey işte. Onunla eğlenirsin, keyifli dakikalar geçirirsin, her şeyi onunla veya onlarla yaparsın. Bu durum beni sürekli mahveder. Insanlara çok çabuk alışırım ve çok çabuk kaybederim.

Annemler gideli neredeyse iki saat olmuştu ancak nedenini bilmediğim bir şekilde çift kişilik koltuğumda üzerimdeki ince battaniyemin altında hüngür hüngür ağlıyordum. Bunca zaman onlardan ayrı kalmaya alışkındım ancak giderlerken bu durum çok zor gelmişti bünyeme. Onların karşısında ağlayamadım ama iki saattir koltukta ağlıyordum. Hava bugün yine serindi ve evde üşüyordum, kombiyi bile açmayordum.

Müzik listemden çalan bir diğer şarkı yüzünden nefesim kesilecek kadar ağlıyordum. Peki gerçekten annemlerin gidişine mi ağlıyordum yoksa şu son zamanlarda yaşadığım olaylara mı?

"Geri dön geri dön

Ne olur geri dön

Uzanıp tutu ver elimi bir gün

Utanır bir gün diyemem geri dön..."

Yaşananların hiçbirini hak etmemiştim. Şu hayatta istediğim tek bir şey vardı. O da okuyup kendimi kurtarmaktı. Karşıma çıkmasını beklediğim adamın Burak olduğunu sanmıştım ve kendimi bir peri masalına kaptırmıştım. Onun da beni sevdiğine, evlenmek istediğini sanıyordum, sadece sanıyordum... ama öyle değildi işte. Her şey benim çabamla benim aşkımla benim emeğimle olmuştu.

Yorganın altında nefessiz kalırken başımı çıkarmam ile de telefonum çalmaya başladı. Hemen yanı başımda duran telefonumu elime aldım, arayan Nildi. Peçeteyle burnumu sildikten sonra hemen aramasını yanıtladım.

"Hazal! Neredesin sen kızım ya, mesaj atıyorum, arıyorum cevap vermiyorsun?! Neredesin?"

"E-evdeyim..." dedim iç çekerken.

"Ne oldu sana? Neden ağlıyorsun! Hazal, iyi misin, ne oldu?"

"B-bir şeyim y-yok Nil... iyiyim..."

"B*k iyisin! Sesin berbat geliyor! Bekle yanına geliyorum!" dedi telefonu yüzüme kapatırken. Bense battaniyeyi tekrar yüzüme kadar çekip ağlamaya devam ettim ancak karnıma saplanan ağrıyla tekrar başımı çıkardım ve derin bir nefes aldım. Bu da neydi şimdi? Ağrım biraz geçerken uyumak için gözlerimi yumdum ve tekrar bir ağrı saplandı karnıma. Neler oluyordu?

Bir süre derin derin nefesler alıp karın ağrımı dindirmeye çalışsam da ağrı giderek artıyordu. Battaniyeyi üzerimden atıp iki büklüm bir şekilde ıhlamur yapmak için mutfağa girdim. Suyu ısıtmak için ocağa koyarken kapı zili çaldı. Kendimi zorlayarak kapıya ulaştım bu sürede de kapı zili durmaksızın çalıyordu.

Kapıyı açmamla karşımda Nil ve Emre vardı. İki büklüm vücuduma bir ağrı daha girdiğinde inledim. Nil hızla koluma girdi.

"Hazal... Neyin var, ne oldu sana?" Emre de içeri girdikten sonra Nil'in kolunda az önce yattığım yere yattım.

8 Kuralla Hayatta KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin