Selammm^^^
Nasılsınızzz, keyifler yerinde mii???
Bölüme başlamadan önce yukarıdaki müziği açalım, sonra oylama yapalım en sonda da yorum yaparsan sevinirim♥️
Oylama ve yorum yapanlara teşekkür mesajı atıyorumm^^🌸🌸
Hadi bakalım keyifli okumalar🌸🌸
19. Bölüm: Kural 3
"Her insan dağ değildir, yaslanma, dik dur..."Ne yapacağımızı az çok tahmin ederken aklıma gelen türlü türlü senaryolar beni daha çok ortamdan ayırıyor ve bunaltıyordu. Ben daha sevgilimden ayrılalı bir hafta oldu ve ben şuan bir spor salonunun Boks Ringinde karşımdaki adamla ne yapacağımı bilmiyordum. Tek istediğim sadece yatağımda uyumaktı benim burada ne işim vardı?
"Karşında sana saldırmakta olan biri için ilk önce ne yapan gerektiğini biliyor musun?" Sorduğu soru beni kısa bir süre düşündürtürken o ellerini birbirine tokuşuruyordu. Üzerine giydiği uzun siyah sıfır ol tshirtle o kadar karizmatik duruyordu ki gözlerim sürekli onu baştan aşağı süzüyordu. Kendime gelip sorusuna cevap verdim.
"Biliyorum tabii ki."
"Ne yapacaksın peki?" diye mırıldandı sesindeki merakla.
"Çığlık atıp etrafıma insanları toplayacağım." Yüzünde bu zamana kadar görmediğim iki yanağında da olan gamzeleri çarptı gözüme. İlk defa bir gamzenin bir insana bu kadar yakıştığına şahit oluyordum. Yüzüne hayran olmuş bir şekilde bakarken sanki onun gamzesine baktığımı anlamış gibi dudakları anında düz bir çizgi oldu.
"Peki o insanların sana yardım edeceğini nereden biliyorsun?"
"Neden etmesinler ki? Yardıma muhtaç bir kadına herkes yardım eder." diye mırıldandım.
"Bardaki gecede de bağırmıştın ama kimse yardım etmemişti." Bunu söylemesi ağır olurken üzerime yeni bir yük daha bindirmişti. Aslında haklıydı. Son zamanlarda haberlerde, magazinde ve sosyal medyada böyle olaylar görüyorduk. Ölmek istemeyen anneler, kocası tarafından çocuklarının gözlerinin önünde öldürülen kadınlar, genç yaşında evine giderken ölen kızlar...
"Haklısın..." diye mırıldandım sesimin titreyerek çıkmasına engel olmadan. Tam eldivenleri çıkarmışken seslendi.
"Pes mi edeceksin?" Sesindeki ukalâ tını benim sinirlerimi bozarken cesaretimi güçlendirmişti. Eldivenleri çıkarmaktan vazgeçerken yüzüne sinirle baktım.
"Hayır tabii ki. Hadi devam edelim." Yüzündeki memuniyet beni deli ederken ellerini kaldırdı.
"Sana burada tamamen bir savunma öğretmeyeceğim. Ama öğreteceğim her bir hareket senin mutlaka işine yarayacak. Şimdi kaldır ellerini benim gibi yap." dediğini yapıp ellerimi kaldırarak ona karşı aynı sinirlilikle bir saat boyunca bana bir sürü hareket göstermiş ve canım çıkana kadar yormuştu beni.
En sonunda dayanamayıp kendimi yere bıraktım. "Y-yeter artık, lüt-tfen dinleneyim birazcık." Ona beni bırakması için rica ederken o beni izliyordu.
"O zaman Kural 3, savun kendini, herkese her şeye rağmen savun...", dedi yorgun halime rağmen anlayabildiğim kadar. "Hadi kalk. Ben bitti demeden bitmeyecek." demesiyle bir anda hüngür hüngür ağlamaya başladım. Yorgunluğumun etkisiyle hıçkırarak ağlamaya başladım, eldivenli elimle gözlerimi kapadım. Beni ağlarken görsün istemedim, sesimi duysun ama beni görmesin. Neden her şey bir anda geliyordu. Bir insanın kaldırabileceği yük varken neden üstüne daha çok yük biner? Bir de sanki bu biliniyormuş gibi hep üst üste gelir. Peki ama insan bu durumda ne yapalım, benim gibi oturup ağlamalı mı? Yük üstüne tük, sevgi üstüne de nankörlük bindirilme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8 Kuralla Hayatta Kal
Misterio / Suspenso-Hayatta kalmak istiyorsan kurallara uymak zorundasın... En büyük hayali bir gün öğretmen olup öğrencilerinin hayatlarına dokunup onlara geleceği emanet etmek. Izmirden okumak için kalkıp hiç bilmediği, büyük şehir olan İstanbul'a gelip okurken haya...