28- Kardeşlik

14.1K 652 99
                                    

Ahu

Kaldığım yer şehir merkezinden ve kargaşasından kısmen uzakta bir yerdeydi. İstanbul'a geldiğimden beri yaklaşık 4 yıl olduğundan tenha bir yer bulmanın zaten zor olduğunu biliyordum.

Yine de burası istediğim ölçütlere sahipti. Sessizlik kendi içimdeki karmaşayı dinlememe izin veriyordu.

Onu bir yandan affetmek diğer yandan da acı çektirmek istiyordum. Kesinlikle son zamanlarda kafayı yemiştim.

Hiçbir zaman normal değildin.

Sabahın serinliği vücudumun açıkta kalan yerlerine vuruyordu. Bir an aslında soğuk havayı sevdiğimi fark ettim. En azından üşümem zihnimi biraz meşgul tutuyordu.

Zaten gece boyunca babam olduğunu iddia eden adamın sözleri bir yandan, annemin bu zamana kadar bana söylediği tüm sözler bir yandan , Merih ile konuşmlarımızla birlikte resmen bir çorba olmuştu.

Neyi düşündüğümü bile şimdi hatırlamıyordum.

Yine de verdiğim karar kendi hayatıma eskisi gibi devam etmekti.

Önceden olduğu gibi yalnız , hayatıma hiçbir fazlalık eklemeden, devam edecektim.

Oturduğum bankın diğer tarafının dolması ile bakışlarımı hızla çevirdim.

Savaş.

Elindeki hırkayı bana uzattığında hâlâ ona bakmakla yetiniyordum.

"Yarım saattir burada oturuyorsun üşümüşsündür"

Gerçekten yorgundum. Ne cevap vereceğimi ve ne tepki vereceğimi bilemeyecek kadar yorgun.

Sanırım o da bir şey söylemeyeceğimi anlamış olacak ki hırkayı omuzlarımın üzerine yerleştirdi.

"Teşekkürler"

Acaba Merih şu an ne yapıyordu?

Kendime kızmadan duramıyordum çünkü hâlâ onu düşünmem saçmalıktan ibaretti.

Beni resmen kandırmıştı. Söylediği yalanlar açıklaması yapılabilecek türden değildi. Hemde hiç değildi.

"Telefonumu alabilir miyim?"

Nerede olduğumu öğrenmesini istemediğimden telefonumu ona vermiştim. Hâlâ istemiyordum ama canım sıkılıyordu ve yapacak hiçbir şey bulamıyordum. Düşünmekten iyice sıyıracaktım.

"Neyse vazgeçtim"

Ona çalışan birçok insan vardı. Yerimi bulmalarına kendim yardım etmek istemiyordum.

Savaş da ne saçmaladığımı anlamaya çalışıyordu. Ya da ani değişen ruh halimi.

Yani sanırım.

Cebinden çıkardığı telefonu bana uzattı.

"Birini arayacaksan benden arayabilirsin"

Ezberimdeki tek telefon numarası o'ydu.

"Yok teşekkürler"

Dolan gözlerimi ondan saklamak için diğer tarafa döndüm.

Hem ağlıyordum hemde başım ağrıyordu. Şu adaletsizliğe bakar mısınız? Sanki derdim yokmuş gibi bir de baş ağrısı çekmekle uğraşıyordum.

"Sen niye geldin?"

Bunu sormak aklına yeni mi geldi?

"Seni merak ettim"

 AŞK ŞARABI|+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin