Ahu
Burada ne işim olduğunu kendime dahî açıklayamazdım. Fakat gelmek, Savaş'a destek olmak istemiştim.
Bize verdikleri zarar ne olursa olsun insan ailesinden kolay kolay vazgeçemiyordu. Benim annemi 21 yıl sonra silebilmem gibi. Bu yüzden Savaş'a kızamıyorum. Hatta onu ve ne hissettiklerini çok iyi anlıyordum.
Zaten onun yanında olmak için buradaydım. Kendini daha fazla yalnız hissetmesin diye.
Ağlamamak için direniyordu, gözleri kıpkırmızı olmuştu. Karşımda günlerdir gördüğüm kocaman bir adam değil de küçük bir erkek çocuğu vardı.
"Savaş"
Birkaç defa seslendikten sonra bakışları bana dönmüştü. Ona seslendiğimi daha yeni fark etmişti.
"İyi olacak merak etme"
Verdiğim telkinin işe yarayıp yaramayacağından emin değildim.
Bir koluyla beni kendine çektiğinde bende göğsüne sindim. Parfümünün keskin kokusu burnuma dolduğunda gülümsedim.
Artık kokusundan tanıyabileceğim bir kişi daha vardı."Ona çok kızgınım ama silip atamıyorum"
Onu o çok iyi anlıyordum ve o da bunu biliyordu. Biz anne-baba olmaması gereken insanların çocuklarıydık.
Açılan kapı ve bize doğru gelen doktor ile Savaş hızla ayağa kalkmıştı. Ben ise onun birkaç adım gerisindeydik. Bize söylenecekleri bekliyorduk.
"Durumu gayet iyi yalnızca ayak bileğinde ve kaburgasında birkaç çatlak mevcut."
Durumuyla alakalı uzun uzun açıklama yapmış şimdi yanına giremeyeceğimizi, birkaç test daha yapılması gerektiğini söylemişti.
Savaş'ın rahatladığını görebiliyordum. Babasına değer veriyordu.
Sakinleşmiş , biraz önceki korkusundan arınmıştı. Biraz önce oturduğumuz yere yeniden oturmuştu. Bende hemen yanına yerleşmiştim.
Sanırım ikimizde birbirimize destek olmayı başarıyorduk.
Bu arada pekçok insan buradaydı. İş ortakları , çalışanları ve arkadaşları. Çoğu hastanenin kapısının önünde bekliyordu. Buraya sınırlı kişi gelebildiği için ikimiz buradaydık. Görmek isteyen olursa az bir zaman yanımıza gelip daha sonra dışarı çıkıyordu.
Eğer başıma bir şey gelse beni bekleyecek bir elin parmağı kadar insanı zor bulurdum.
"Geçmiş olsun kardeşim"
Savaş gelen milyonuncu arkadaşıyla ayağa kalmıştı.
Uzun boylu , iri yapılı ve buğday tenli adama bakışlarımı çevirdim. Sanırım Savaş ile baya samimilerdi. Bunu sarılmalarından anlamıştım.
"Sağ ol kardeşim"
Kardeşim mi? Aldatıldım.
"Durumu iyiymiş diye duydum"
Hâlâ ayaktalardı bende yerimde oturuyordum. Eğer kalksamda fark edecek bir şey olacağını zannetmiyordum. Çünkü ikisi de epey uzundu.
"İyiymiş sadece birkaç çatlak , birkaç yerinde de dikişleri var"
"Var mı bir isteğin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ŞARABI|+18|
Novela JuvenilTolstoy'un da dediği gibi: " Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar : Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir." (Tanıtım kısmı yeniden yazılmak üzere kaldırılmıştır) ... Başlangıç: 29.06.2021 (Alıntı ve çalıntı durumunda g...