Episode 32: Get Him and Go!

249 33 6
                                    


Üst üste gelen patlamalar ve çatışmalardan sonra herkes berbat haldeydi. Beş kişiydiler. Destek istemek zorundalardı. Ama bu imkansızdı. Telsizler çoktan çalışmaz hale gelmişti. Yelena kendi yararlanın sarmadan Barney'in yanına gitti. Vicktoria üstündeki kamufulajı yırtarak onun yaralarını sarmıştı. Barney Barton'un durumu hiç iyi görünmüyordu.

Vicktoria: Burda kalamaz.
Frank: Geri dönmek zorundayız komutanım.
Vicktoria: Geri dönemeyiz. Ama Barney burada kalamaz, bizle gelemez. Birinin onu götürmesi gerek.
Barney: G-gerek yok komutanım.
Titrek sesiyle konuşup doğrulmaya çalıştı Barney. Ama Vicktora buna izin vermeyecekti. Vicktoria'nın koyu mavi gözleri Yelena'nın gözlerini buldu.
Vicktoria: Haritayı ver Walker.
Sarışın adam haritayı çıkardığında Vicktoria eliyle bir nokta gösterdi.
Vicktoria: Biz burdayız. Kuzeybatıya yürümelisin Yelena.
Yelena: Seni bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun.

Vicktoria: Şu anda bir askersin Yelena. Ben de senin komutanınım. Ve bu da bir emir. Albay Barton'u alıp kuzeybatıya gideceksin. Ordaki ordu birlikleri sizi tanıyacaktır. New York'a gideceksin.
Yelena: Barney'i bırakp geri geleceğim!
Net ses tonu vardı iki kadının da. Yelena'nın gözleri dolmaya başlamıştı. Vicktoria ise dudaklarını birbirne bastırdı. Yelena'nın inadını kıracaktı.
Vicktoria: Yelena! Bana söz ver; Charles Barney Barton'un iyi olduğunu gömreden geri gelmeye kalkmayacaksın! O iyi olsa bile gelmek için iyileşmeyi bekleyeceksin!
Yelena dudaklarını birbirine bastırdı. Neden bu kadın hayır diyemiyordu ki? Vicktoria'ya olmusuz bir cevap verememişi hiçbir zaman.
Yelena: Charles Barney Barton'un durumu stabil hale gelene kadar gelemyeceğim. O süredye kadar iyileşirim zaten.

Vicktoria gülümsedi. Bu hiç yoktan iyiydi. Ellerindeki fazladan çantalardan birindeki gereksiz her şeyi çıkarmışlardı. Yelena ise Barney'i taşımak için kaslarını hazırlıyordu.
John: Komutanım, ben de gitmek istiyorum. Güvende-
Vicktoria: Kapa çeneni Walker. İkinize de söyledim, aranızdaki bu şey görevlerde geçerli değil. Yoksa buna müdehale ederim.
John: Emredersiniz komutanım.

Onun haklı olduğunu bilse de John Walker bu durmdan memnun değildi. Yelena'nın yanına gidip ona sarıldı. Yelena ise bu sarılmayı beklemiyordu. Tuhaf hissettirmişti bu sarılma ona. John'un ona bu kadar değer verdiğini bilmiyordu. Aralarındaki şeyin sadece seks olduğunu söylese de bu değişiyordu. İkisi için de diğer önemli hale gelmeye başlamıştı.
John: Güvenli bir şekilde git lütfen.
Yelena: Merak etme.
Yüzünde kendinden emin bir gülümseme vardı. John bu gülümsemeye takılı kadı. Yelena'nın gülümsemesi ona göre çok güzeldi.

Vicktoria: Vardığında, bu numaradan James'i ara. Madripoor'u tek etmemişlerse anında tek etmelerini ve yanınıza gelmelerini emrettiğimi söyle. Sakın emirlerime karşı çıkmaya kalkamasınlar!
Uyarıcı sasinden sonra Yelena'ya bir kağıt uzatmıştı. Üstünde baya bir telefon numarası yazıyordu. Yelena bu kağıdı katlayıp ceplerinden birine yerleştirdi. Sonra da Vicktoria'ya sarıldı. Onu bir daha görebileceğini umuyordu sadece. Tek istediği buydu belki de şu an. Arkdaşlarını, ekibini, yeniden bir arada ve sağlıklı görebilmek.


Yelena sırtındaki arkadaşını tutmakta güçlük de çekse gece karanlığında yürümeye devam ediyordu. Süperasker olmasına rağmen yorulmuştu. Bedenindeki yaralar canını acıtmaya devam ediyordu. Aklında Vicktoria'nın ona verdirdiği söz vardı. Barney'yi geri götürmeliydi. Ne olursa olsun onun yi olduğunu görmeden bir şey yapamazdı.
Yelena: Barney!
Uyumaması için Barney'i konuşturmaya çalışıyordu. Uyursa onu bir daha uyandıramamktan korkuyordu.
Barney: Uyumuyorum Yelena.
Kısıktı sesi, çok kısıktı hatta. Yelena dudaklarının arasından bir küfür mırıldandı. Barney'yi bilinci açık tutmalıydı.

Yelena: Rusya'daki ilk zamanımızı hatılıyor musun?
Barney: Birbirimizi nerdeyse öldürdüğümüz zamanı mı?
Yelena kıkırdadı. Gerçekten de öyle olmuştu. Barney ona oklarla saldırırken Yelena kurşunlarını Barney'den hiç esirgememişti.
Yelena: Vicktoria olmasa seni öldürmüştüm.
Barney: Biliyorum, ama o izin verseydi sana sabitleyebileceğim onlarca daha okum vardı.
Yelena güldü. Barney ise kıkırdıyordu.

Yelena'nın kolunda bir iz vardı. Süperasker olmasına rağmen kapanmamış bir izdi. Barney Barton'un ona attığı ilk oktu. Son olmamıştı. Yine de bu ok Yelena'ya isabet eden ilk ve son ok olmuştu. En azından Barney tarafından atılanlar içinde. Kolundan çıkan ok hala Yelena'daydı. Çerçeveletip evine asmıştı.
Yelena: Bana isabet eden okunu saklıyorum.
Barney: Evet, onu sana vermiştim.
Yelena: Çerçevenin içine koyum.
Barney kıkırdadı.

Yelena da gülecekti ki gecenin karanlığında bir nokta dikkatini çekti. Barney onunla konuşurken o noktayı daha iyi görmek için yaklaşmaya çalışıyordu.
Yelena: Birileri var Barney.
Sesindeki neşe paha biçilmezdi. Dostunu kurtarabilecek olduğu için mutluydu. Barney'e söylemese ve hatta kendisine itiraf bile edemese de bedeni berbat haldeydi. Daha ne kadar kendi bilincini de açık tutabilirdi bilmiyordu.

Odaklandığı yerin bir Amerikan üssü olduğunu gördü. Onlara doğru gelen askerler vardı. Kendilerine silah doğrultmuşlardı. Yelena buna alışlıktı, yine de gözlerini deivrmeden edemedi.
Asker: Daha fazla yaklaşmayın, ateş edeceğiz!
Yelena: Yüzbaşı Belova, General Potts'un yeni birliğindenim. 107. Piyade alayı.
Karşılarında duran askerler silahlarını indirmeye başlamıştı. Bir tanesi telsizle konuşuyordu.
Asker: Yanındaki kim!?
Yelena: Albay Barton, yaralı! Acilen nakledilmesi lazım.
İçeriden iki tane sedye ile gelen diğer askeri görünce Yelena gülümsedi. Barney'in kurtulma ihtimali çok daha artmıştı bu şekilde.

Kendisi de bir sedyeye yatırılmıştı Bu durumdan memnun değildi. Yine de içeir gidiyordu.
Asker: Yüzbaşı Belova, sizi New York'a nakletmemiz emredildi.
Yelena: Komutanımın da emri buydu.
Tuhaf hissetmişti. İlk defa Vicktoria'dan bahsederken komutanım demişti. Bu tuhaf bir durum olsa da alışabilirdi.

Saatlar sonrasında ambulans uçak sayesinde New York'a inmişlerdi. Askeri hastanye girdiklerinde Yelena da doktorlarla birlikte koşuyordu.
Yelena: Bilincini tutabildiğim kadar açık tuttum-
Doktor: Haberimiz var, merak etmeyin.
Yelena: İyi olacak mı?
Doktor: Ameliyata girmesi lazım. Siz de dinlenin biraz.
Ameliyathaneya girdikleri sırada Yelena dışarıda kalmıştı. Üstündeki beyaz tulumu kan içindeydi. Bu kanlar kendi kanı, Barney'in kanı, John'un kanı, Vicktoria'nın kanı ve öldürdüğü teröristlerin kanından oluşuyordu.


Yaraları ambulans uçakta dikilmişti. Sadece dinlenmesi gerekiyordu. Gerçi dinlenmekten ziyade beklemesi lazımdı. Barney ameliattan çıkana kadar gözünü bile kırpmaya niyeti yoktu. Vicktoria'ya, hayatını borçlu olduğu kadına, söz vermişti. Bu sözü sonuna kadar tutacaktı.

Eline geçirdiği telefonla birlikte Vicktoria'nın ona verdiği kağıt parçasını çıkardı. Üstündeki numaraları tek tek tuşlamaya başlamıştı. İçlerinden biri açılana kadar hepsini elinden geldiğince arayacaktı.

En sonunda istediği olmuştu. Sekizinci numara ikinci çalışta açmıştı telefonu.
Logan: Kimsin?
Yelena: Logan, ben Yelena. Yelena Belova. Vicktoria'nın takımından.
Sessizce bekeldi Yelena, kaşısındaki adamdan bir ses gelmemişti.
Logan: Sen olduğunu kanıtla bana.
Yelena: Sana "James" diye hitap eden tek kişi komutanın, komutanımız Vicktoria Potts.

Logan susmuştu. Komutanından bir haber bekliyordu zaten. Ama Yelena neden iletmişti ki bu haberi. Aklında onlarca soru dönerken telefonun diğer ucundaki kadına cevap vermediğini fark etti.
Logan: Dinliyorum.
Yelena: Vicktoria'nın emri; Madripoor'u tek etmediyseniz acilen terk edin. New York'a geliceksiniz. Birlikte dönmelerini bekleyeceğiz.
Logan: Dönmeleri?
Yelena: Yüzbaşı Walker, Yüzbaşı Castel ve Vicktoria orda kaldırlar. Bana Barney ile birlikte dönmem emredildi. Barney iyi durumda değil, ameliyatta. İyileşmesi için bekliyoruz.
Logan: Komutanımın yanına gideceğim o zaman! Ashford ve Wilson onu yanlız bırakmak istemez.
Yelena: Emir emirdir Logan. O bizim komutanımız. O yüzden emrine uyun ve buraya gelin.
Logan: Gelelim bakalım. Komutanımın emri sonuçta.

Yelena derin bir nefes verip telefonu kapattı. Gözleri ameliyathane kapısına dönmüştü. Ordan gelecek bir iyi haber istiyordu. Barney yaşayacak denilmesini istiyordu, umut ediyordu. Dostunu kaybedemezdi, buna tahamülü yoktu!

Olaylar olaylar... Acaba neler oluyor neler...

BitterSweet RoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin