Episode 52: Surgery

153 22 2
                                    

Vicktoria, Erik'i ne kadar çok özlediğini fark etmemişti bile. Charles'ın geldiğini öğrendiğinde onunla da uzun uzun sohbet etmek istemişti.
Charles: Vicktoria, seni böyle görmek istemiyorum bir daha.
Vicktoria: Yapma Charlie... İyiyim ben.
Charles gülümsemeye çalışmıştı. Aklına gelen eski günleri umursamadı. Charles Xavier için savaşmak geçmişteki acı hatıralardan birisiydi sadece.

Kapının tıklatılması ile herkesin bakışları oraya dönmüştü. İçeri giren Nick Fury, Stephen ve Rhodey ile Vicktoria kaşlarını çatmıştı.
Stephan: Vicktoria, durumunla alakalı konuşmamız lazım.
Sarışın kadın bakışlarını yere çevirmişti. Bu konu kendisi için fazla hassastı. Stephen'ın hemen ardından içeri giren Bruce, Betty, Helen ve Cristine ise Vicktoria'nın çenesinin kasılmasını sağlamıştı.
Charles: Erik, biz çıkalım.
Erik kocasını onyaladıkan sonra bakışlarını Vicktoria'ya çevirmişti.
Vicktoria: Max sen kal, Alex de gelsin.
Charles gülümseyerek odadan çıkmıştı. Hemen sonrasında içeri giren Alex kapıyı kapatmıştı. Vicktoria gözlerini herkesin üstünde gezdirmişti.
Vicktoria: Seni dinliyorum Stephen...

Stephen dudaklarını birbirine bastırdı konuşmadan önce. Bu konuyu konuşmak bile onu geriyordu. Vicktoria'nın vereceği tepkiyi bildiği için de gergindi.
Stephen: Sağ kolundaki sinirlerin ameliyat edilmes lazım. Omurgandan başlamak zorundayız. Bu zor ve uzun bir ameliyat. İyileşme süreci de zor.
Vicktoria: Başarı oranı nedir?
Stephen: Başarı oranı yüksek olsaydı bile risk oranı da çok daha yüksek Vicktoria. Masada kalabilirsin. Hayatta kalsan bile sağ kolun felç olabilir, kalıcı.

Odayı sessizlik kaplamıştı. Vicktoria'nın gözleri sadece Stephen'ın üstündeydi. Ama diğer herkesin gözleri ise Vicktoria'ya bakıyordu. Onun düz yüz ifadesi herkesin gerilmesini sağlamıştı. Sarışın kadın neden bir tepki vermiyordu?

Rhodey: Loria?
Yatağın sol tarafına oturmuştu Rhodey. Aşık olduğu koyu mavi gözlerle bakıyordu.
Rhodey: Lütfen bir şey söyle.
Vicktoria uykudan yeni uyanmış gibi gözlerini kırpıştırmaya başlamıştı. Gözlerinin dolmasına zar zor engel oluyordu.
Vicktoria: O ameliyatı olucam.
Alex: Saçalama Vicktoria!
Sarışın adam çıkışmıştı. Vicktoria ise gözlerini kısarak bakışlarını Alex'e çevirdi. Bu Alex'in yerine sinmesini sağlamıştı. Ama söylenecek şeyler henüz bitmiş değildi.
Betty: General Potts, ben bu ameliyatı olmanız taraftarı değilim. İsteseniz bile ben bu ameliyatı yapmam!
Vicktoria bu defa küçümseyici bakışlarını Betty Ross'a çevirmişti. Vicktoria'nın bakışları Betty'nin çekinmesini sağlamıştı.

Stephen: Bu ameliyatı bir cerrah yapmalı. İşinin en iyisi olan.
Gri gözleirni kendi ellerine çevirdi Stephen. Bu konudan bahsetmeyi hala sevmiyordu.
Stephen: Ben yapabilirdim. Eskiden olsa hemen ameliyta alırdım seni.
Vicktoria: Biliyorum Stephen, biliyorum.
İkisi de derin bir nefes vermişleridi. Bakışlarını birbirlerine çevirdiklerinde Vicktoria'nın aklına başka bir isim geldi. Stephen'la aynı gri gözleri olan birisi.
Vicktoria: Stephen, özel konuşalım biraz.
Sarışın kadının sözleri üstüne dört doktor odadan çıkmıştı. Vicktoria ise koyu mavi gözlerini teker teker Nick, Alex, Erik ve Rhodey'in üstünde gezdirmişti. En son çıkan Rhodey olmuştu. Bu durumdan memnun olmadığı yüzünden belliydi.

Stephen herkesin çıkması ile kenardaki sandalyeyi Vicktoria'nın yanına çekmişti. Onun aklındaki kişiyi tahmin etmek zor değildi. Yine de sesli bir şekilde kesinleştirilmesi gerekiyordu.
Vicktoria: Bu konuda bir tek ona güvenebileceğimi biliyorsun. Onu çağır Stephen. Nia'yı* çağır...
Stephen: Vicktoria, gelmesi-
Vicktoria: Bu ameliyat için bir sana bir da ona güveneceğimi biliyorsun Stephen.
Stephen: Ameliyat olak zorunda değilsin. Belli bir fizik tedavi ile sağ kolunu kullanabilirsin yeniden.
Vicktoria koyu mavi gözlerini Stephen'ın üstünde tutuyordu. Fizik tedavi, zaman...

Hiçbir şey ona istediğini veremezdi. Vicktoria bir askerdi. Silah kullanmak, savaşmak onun için her şeydi. Sevdiklerini korumak için bunu yapması gerketiğinde inanıyordu.
Vicktoria: Belki kullanabilirim Stephen, belki. Kolumu kullanabilsem bile emekli edilirim.
Stephen: Bu o kadar kötü mü? Emekli olmak?
Vicktoria: Askerlerimi nasıl korurum? Hem beni tanımıyor musun? Ben sadece ölünce bırakırım askerliği. Ordu benim hayatım.
Stephen derin bir nefes verdi bu defa. Vicktoria'yı ikna edemeyeceğini biliyordu aslında. Ama denemişti. Başaramayacağını bildiği halde denemişti.

Stephen: Peki mistik sanatlar?
Soru dolu sesiyle Vicktoria'nın kıkırdaması karışmıştı. Bu seçeneğin kendisine sunulmasını beklemiyordu. Bu yüzden gülmüştü. Onun gülmesi Stephen'ın da kıkırdamasını sağlamıştı.
Vicktoria: Beni bilmiyormuş gibi konuşma Stephen. Bu işlerle uğraşmam...
Stephen: Eski sevgilin bir mutant. En yakın arkadaşın bir mutant. Aşık olduğun adam bir Avengers. Yiğenin SpiderMan. Küçüklüğünden beri yanında olan Nick Fury, S.H.I.E.L.D.'ın başı. Rol model aldığın Peggy Carter, S.H.I.E.L.D.'ın kurucularından biri. Askerlerinden ikisi mutant biri süperasker. Hatta ikisi süperasker, John Walker'ı bizzati sen süperasker yaptın. Seni tanıyorum Vicktoria, bu işlerle uğramasan bile etrafındakiler uğrşır. Sen neden uğraşmayasın?

Vicktoria'nın gözleri Stephen'ın üstündeydi. Haklı olduğunu biliyordu. Vicktoria'nın en yakınları her daim bu işlerle uğraşırdı. Vicktoria dışındaki herkes uğraşıyordu.
Vicktoria: Stephen... Haklısın. Etrafımdaki herkes, sen de dahil bu işlerle uğraşıyorsunuz. Bence bu işler saçma ve gereksiz. Ayrıca hepinizi ölüme bir adım daha yaklaşıyorsunuz bu yeteneklerinizi geliştirdikçe...

Stephen burukça gülümsedi. Vicktoria'nın bu konularla ne kadar takıntılı olduğunu biliyordu. Bu özel güçler, yetenekler onun için sadece boş bir hevesten ibaretti. Kendisine göre bu yeteneği olan insanlar her daim ölümle ko kola yürüyorlardı. Bu yüzden Vicktoria etrafındaki kimsenin bu tip şeylerle uğraşmasını istemiyordu. Zaten Vicktoria onları ölümden koruyordu, neden daha fazla uğraşıyorlardı ki? Doğuştan bu tip yeteneklere sahip olanlara hiçbir şey söyleyemezdi zaten ya da bu deneylere zorlananlardan. Ama yine de gönüllü olanları analmıyordu Vicktoria. Ya da Tony gibi zırh yapmaya çalışanları. Savunma için ordu vardı. Hiç sevmese de S.H.I.E.L.D. ve diğer kurumlar vardı. Neden onlarla çalışmak yerine bireysel bir şekilde hayatlarını tehlikeye atıyorlardı ki?

Stephen: Anladım... Bununla da yapacak bir şey yok. Ama bu ameliyat-
Derin bir nefes verdi Stephen. Eski günlerine yaptığı onlarca ameliyat gelmişti gözü önüne. Bunu o zamanlarda yapacağı bir ameliyattı. Tanımadığı biri olsa yapmazdı belki ama Vicktoria için yapacağı bir ameliyattı.
Stephen: Çok tehlikeli. Kimse kolay bir şekilde bu ameliytın altından kalkamaz.
Vicktoria: Bu yüzden onu çağırmanı istedim ya senden. İkimiz de biliyoruz. O bu ameliyat için ikimizin de güvenebileceği tek kişi.

Stephen gülümsedi. Bahsedilen kişi her aklına geldiğinde gülümsüyordu. Vicktoria da gülümsemişti. Stephen Strange ve Vicktoria Potts'un paylaştıkları ve belki de apayrı olan anıları içinde olan bu kişiyi düşünüyorlardı.
Stephen: Tamam, istediğini yapıcam.
Vicktoria: Teşekkür ederim.
İkisinin de yüzünde bir gülümseme hakimdi. Stephen gülümseyerek odadan çıksa ile içindeki endişe onu yavaş yavaş kemiriyordu.

*"Nia" ismi bir lakap. Kim olduğunu ilerde göreceksiniz.

Vicktoria her ne kadar etrafında onlarca farklı yeteneğe sahip kişi olsa de kesinlikle bu işlere bulaşmak istemiyor. Sırf bu yüzden Rhodey'le boşandılar bile diyebiliriz. Evet bazı şeylere müdehale edemeyeceğinin farkında. Ama ucunda ölüm de olsa kendisi için bu tip bir şeye başvurulmasını asla istemiyor. Eğer bunu kabul etseydi elli bölümdür yazdığım karaktere ihanet etmiş olurdum.


BitterSweet RoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin