Episode 27: She Had To Get Used To

262 27 18
                                    

Rhodey'in konuşmasından sonra Tony yaşı küçük olanları göndermişti. Onların bunları duymamaları gerekiyordu. Vicktoria gerçekten Afganistan'a gitmişti. Peter ve Morgan korkuyordu zaten. Onları daha fazla korkutmaya gerek yoktu.

Sam: Ne demek Afganistan'a gitti? Bu kadın general değil mi? Neden saha görevine gitsin ki?
Pepper: Çünkü ablam manyak! Sürekli başına bela almayı seviyor!
Sam çekingen bir şekilde koltuğa sindi. Pepper Potts gerçekten korkutucu olabiliyordu istediğinde. Natasha ise onu rahatlatmak için sırtını sıvazlamıştı. Pepper bu tarz şeylere en az alışık olandı. Vücdundaki stress onu hasta edebilirdi.
Tabii ablasının asker olması sayesinde Pepper bunlara alışmıştı. Alışmak istemiş miydi? İşte onu kendisi de bilmiyordu. Kendisini bildi bileli böyleydi.

Bakışlarını Natasha ve Clint'e çevirdi Pepper Potts. Ablasıyla aynı gözleri vardı. İki ajana baktığında aklına onların ailesi gelmişti. Vicktoria Potts göreve gidiyordu, ekibi ne yapacaktı? Pepper onların ablasıyla gideceğni biliyordu. Bunu söylemeli miydi? Natasha ve Clint'i endişelendirmek istemezdi. Ama bilmeye hakları vardı. Belki de şu anda akıllarına gelmişyordu. Ama Pepper onara hatırlatmalıydı.
Pepper: Ablamla birlikte, ekibi de Afganistan'a gidecek.
Natasha zümrüt yeşili gözlerini Clint'e çevirdi. Tıpkı Clint'in mavi gözlerini anında kendisine çevirdiği gibi. İkisi de ailelerinden olan iki kişiyi düşünmüşlerdi.

Clint abisini çok umursamak istememişti. Yine de aklının bir köşesinde bu düşünde onu kemiriyordu. Barney'le barışma fırtası olmadan ölmesini istemezdi. Sonuçta Clint onun teklifini kabul etmemişti. Barney'in yapabileceği bir şey olmamıştı. Clint onunla gitmek istemediyse onu zorla alamazdı. Clint ise o günü hatırlıyordu. Kızıl saçlı abisinin gittiğinden emin olana kadar izlemişti otobüsü.

Natasha ise onun aksine düşüncelerin kendisini bitirmesine izin veriyordu. Yelena'yı bırakıp giden kendisiydi. Şimdi de ona bir şey olacağı korkusu içini sarmıştı. Haksız olduğunu biliyordu. Yelena'yı bırakmamlıydı. Kardeşini almadan gittiği için kendisinden nefret etmişti. Yine de geçmişi değiştiremezdi. Tek yapabileceği günümüze ayak uydurmaktı. Yelena ile konuşmayı hedeferken bu fırsat elinden kayıp gitmişti. Kim bilir ne zaman gelirdi ya da gelebilir miydi? Aklına onlarca soru hücum ediyordu. Başı ağrmaya başlamıştı.

Rhodey: Fury'yi aramalıyım.
Tony: Haberi o ihtiyara yavaş yavaş ver. Kalp krizi geçirebilir.
Rhodey gözleirni devirmişti. Tony'nin her şekilde şaka yapma huyunu biliyordu. Esmer adam stressini her daim mizaha vururdu. Bu Stark'ların bir huyuydu. Rhodey onu tanıdğı günden beri Tony böyleydi. Ama şu anda bunu için pek iyi bir zaman değildi.


Rhodey telefonunu alarak salondan çıkmıştı. Bu konuşmayı daha ayrı yapsa daha iyi olabilirdi. Telefonundan Nick Fury'nin numarasını bulup aramıştı. Telefonun açılması uzun sürmemişti.
Nick: Rhodey?
Rhodey: Sana bir haber vermem lazım.

Telefonun karşı tarafınaki Nick Fury gelirmişti. Neden gerildiğini bilmiyordu. Ama Rhodey'in ses tonu gerilmesini sağlamıştı.
Rhodey: Loria göreve gitmiş.
Sessizlik oldu. Nick Fury'nin nefesi kesilmişti.
Nick: Nereye?
İçinde bir umut vardı. Belki de gittiği görev tehlikeli değildi. Belki de sadece toplantı tarzı bir görevdi. Doğum dününde olanlardan sonra Vicktoria'nın uzaklaşmasını beliyordu. Ama göreve gitmek başka bir şeydi.
Rhodey: Bilmiyorum. En son Afganista'a gittiğinde yaptığı gibi Pepper'a bir özür notu bırakmış.
Dudaklarının arasından bir nefes verdi Rhodey. Nick Fury'nin umudunu kırdığını biliyordu.
Nick: Birkaç yeri arayıp gittiği konumu öğreneceğim. Yola çıkmışlar mıdır?
Rhodey: Kişisel numarasını kapatmış, iş numarasını aradığımda da açmadı.
Nick: Tamam. Ararım ben.

Cevap beklemeden telefonu kapatmıştı. Rhodey bunu beklediği için göz devirmemişti. Nick Fury'nin elinden geleni yapacağını biliyordu. En azından içi biraz rahatlamıştı. Kendisi de elinden geleni yapmalıydı. Ordudaki eski dostlarını aramaya karar vermişti. Belki bir bilgi alabilirdi.

Natasha odasına çıkmıştı. Kıyafetlerinin arasında duran telefonu aldığında ezberinde olan numarayı tuşladı. Yelena'nın kişisel numarasını bulması uzun sürmemişti. Yine de aramaya hep çekinmişti. En büyük pişnamlığını düzeltememişti.

Tüm hayatı boyunca Yelena'yı geride bıraktığı için kendinden nefret etmişti. Onu arasa bile başarısız olmuştu. Şimdi bu başarısızlığın nedenini anlıyordu. Yelena da kaçmıştı. Natasha'ya yardım eden S.H.I.E.L.D. ve Clint Barton olmuştu. Yelena'ya da Vicktoria yardım etmişti. Acaba başka birisi yardım etmiş miydi ona?

Cesaretini toplayıp numarayı aradı. Telefon dördüncü çalışta açılmıştı.
Yelena: Kimsin? Numaramı nerden buldun?!
Natasha: Yelena, benim Natalia, ablan.
Karşı taraftan bir ses gelmemişti. Natasha göz yaşlarını zar zor tutyordu. Yelena ise derin bir nefes vermişti. Bu konuşmanın şimdi mi olması gerekiyordu?
Yelena: Ne istiyorsun?
Natasha: Görev...
Sustu. Aklına bir anda Yelena'nın ölebileceği ihtimali gelmişti. Sol gözünden bir damla yaş aktığında elinin tersi ile sildi o göz yaşını.
Natasha: Dikkatli ol. Sana bir şey olmasını istemem.
Yelena onun sesindeki şefkati hissetmişti.

Natasha'nın ona verdiği şefkati kimse veremiyordu. Barney Barton, John Walker ve hatta Vicktoria Potts bile dahildi bu kişilere. Yelena ne yaparsa yapsın kızıl ajan karşı olan zaafından kurtulamıyordu. Bu durum ona karşı olan sert tutumundan vaz geçeceği anlamına gelmiyordu.
Yelena: Umrundaymış gibi konuşmayı kes!
Elini telefonu kapatmak için uzatığjnda Natasha'nın sesi onu durdurmuştu.
Natasha: Umurumdasın Yelena, her zaman umrumdaydın. Sen benim bebek kardeşimsin. Sana bir şey olmasını istemem.
Durdu. Derin bir nefes vermişti dudaklarının arasından. Konuşmaya devam etmek için içindeki stressi bir şekilde atması lazımdı.
Natasha: Sadece geri gelmeni istiyorum. Sağlıklı bir şekilde.
Yelena: Kapatıyorum.
Telefon kapandığında Natasha başını eğdi. Böyle bir tepki bekliyordu. En azından Yelena onu dinlemişti. Hiç dinlemeden de telefonu kapatabilirdi. Bunu yapmamıştı. Bu da bir umuttu değil mi?

Clint ise aramak istemişti abisini. Elinde Natasha'nın ona verdiği numara vardı. Sarı renkli not kağıdına bakıyordu. Numarayı telefonuna geçirmek istememişti. Nedenini bilmiyordu. Sadece kafası karışmış gibi hissediyordu. Barney'le uzun süre sonra ilk defa görüşmüşlerdi. Şimdi de kan bağı olan tek kişi sıcak savaş bölgesine gidiyordu. Natasha ile benzer bir durum yaşıyordu. Vücuduna işleyen endişe daha derin bir şekilde kemiriyordu onu. Beyni ve kalbi ruhunu bitiriyordu. Ama gururu onu engelliyordu.

Natasha ve Clint dışında merkezde içindeki endişe ile boğuşan başka kişiler de vardı. Peter olanları anıyordu. Wanda, Pietro, Kate ve Cassie ile konuşmakonu rahatlatıyordu biraz olsun. Aklında teyzesi vardı. Teyzesinden ziyade annesi de aklındaydı. Belki de daha fazla kaplıyordu annesi aklını. Annesinin iyi olmasını istiyordu.

Pepper ise berbat hissediyordu. Ablası yine gitmişti. Her defasında olduğu gibi. Vicktoria Potts'u hiçbir zaman durduramamıştı ki.

Babası gibi asker olmasını istememişti, işe yaramamıştı. Saha görevlerine gitmesini istememişti, ablası her defasında daha fazla saha görevine gitmişti. Tehlikeli bölgelere gitmesini istememişti, her defasında daha fazla tehlikeye atmıştı ablası kendisini. Bunu neden yapıyordu ki? Vicktoria'yı hiç durduramamıştı. Hala niye bunu yapmaya devam ettiğini de bilmiyordu. Belki de böyle olmasına artık alışmalıydı. Hayatı hep böyle olmuştu.

Virginia "Pepper" Madeline Potts hayatı boyunca ablasının ona verdiği değeri çok net ve yoğun bir şekilde hissetmişti. Ama ablası için işi hep bir adım öndeydi. Pepper'ın hayatı tehlikeye girmediği sürece işini ön plana koymuştu. Askerliği bir miras olarak görüyordu çünkü. Buna alışmayı öğrendiğini düşünüyordu Pepper. Alışamadığını kabullenmeliydi artık.

Ablasının sürekli hayatını tehlikeye atmasına alışmak zorundaydı. Hayatındaki herkesin kendisini sürekli tehlikeye atmasına alışmalıydı. Bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Öğrenmek için vakti vardı. Peppet Potts kolay pes eden bir kadın değildi ve olmaya da niyeti yoktu.


Ama Pepper gerçekten haklı ya. Düşünsenize hayatınızdaki herkes bir şekilde tehlike içinde. Ablanız, eski kocanız, oğlunuz, yakın arkadaşlarınız... Herkes bir yerden gelebilecek bir patlama için tetikte...

BitterSweet RoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin