Episode 45: I AM A SOLDIER!

204 23 8
                                    


Bir saatin sonra Vicktoria konuşmak için kendisini hazır hissediyordu. Rhodey ile her ne kadar daha fazla vakit geçirmek istese de konuşması gereken kişiler vardı.
Vicktoria: Askerlerim burda mı?
Rhodey: Başından ayrılmadılar.
Vicktoria: Onları içeri al. Avengers'dan birileri burda mı?
Rhodey: Clint abisini bırakmıyor, Natasha da Yelena'yı. Tony her iki güne bir yanında Steve ile birlikte geliyor. Steve, Pepper'a çok destek oldu.
Vicktoria: Cristine'ı kim getirdi? Bu içinizden kimsenin aklına gelmezdi.
Rhodey: Tony seni bulması için Stephen ve Quinn'i getirdi.

Vicktoria beklediği şeyleri duymuştu aslında. Bu yüzden yüzünde şaşkınlık ifadesi yoktu. Tabii birazdan söyleyeceği şey ile Rhodey şaşıracaktı.
Vicktoria: Cristine, Betty ve o diğer doktor adı Helen Cho onları dışında herkesi içeri al Jim. Tabii kardeşim ve yiğenlerim hariç.
Rhodey, Vicktoria'nın tahmin ettiği gibi şaşırmıştı. Vicktoria bu ifadeye bakıp eğlenebilirdi. Ama yapması gereken daha önemli işler vardı.

Rhodey ise Vicktoria'yı dinlemişti. Kapıdan dışarı çıkıp herkesi içeri davet ettiğinde ilk içeri giren Logan olmuştu. Sonrasında da John onu takip etmişti. Bu iki askerden sonra Vicktoria'nın diğer askerleri de onları takip etmişti. Diğerleri içeri girmek için bu kargaşanın bitmesini bekledi. Zaman içinde askerlerinin Vicktoria'ya ne kadar bağlı olduğunu görmüşlerdi.

Vicktoria karşısına dizilen askerlerine baktığında gülümsedi. Bazıları onun yüzüne bakamıyordu. Bu duruma kaşların çattı. Bu istediği bir şey değildi.
Vicktoria: Neyiniz var sizin?
Barney: Komutanım, siz yaralandınız. Ben, orda değildim. Sizi koruyabilirdim ama hastane yatağı-
Vicktoria: Çünkü yaralıydın! Ölmene izin vermezdim Barton. Hepiniz kendinize gelin!
Otoriter sesi üstüne hepsi ona bakmıştı.
Vicktoria: Şimdi gidip oturun.
Stephen, Quinn ve Avengers üyeleri ile birlikte Alex Summers, Nick Fury ve Maria Hill de içeri girmişti. Vicktoria'nın odası herkesi alacak kadar büyüktü. Yine de herkesin oturacağı yer olacak kadar büyük değildi. Birçok kişi ayaktaydı.

Vicktoria: Şimdi anlatın, neler dönüyor?
Odadaki birçok kişi birbirlerine bakmışlardı. Gerçekten de olan şeyler vardı. Vicktoria ne olduğunu bilmiyordu. Ama etrafında bir dolaplar döndüğünden emindi.
Stephen: Vicktoria, bunları konuşma-
Vicktoria: Seni severim Stephen. Dürüstsün, gerekmedikçe sır saklamazsın. Neler olduğunu biliyorsun ve bana söylemezsen olacakların farkındasın.
Tek kaşını havaya kaldırmıştı. Vicktoria'nın haklı olduğunu biliyordu Stephen. Olanları şimdi söylemezlerse olacaklar çok daha büyük bir sorun haline gelecekti. Yine de bunu yapmak istemiyordu. Arkadaşının sağlık durumu için endişeliydi.

Vicktoria bakışlarını başka birisine çevirdi. Kimsenin söz geçiremeyeceği, birilerinin dediklerini yapmaktan nefret eden birisine.
Vicktoria: Sen söyle Stark. Sen onları dinlemezsin.
Tony dilini ısırdı. Bunları söylememesi için Steve, Pepper ve Rhodey'den ayrı ayrı üç nutuk dinlemişti. Nick Fury'yi dinlemiş gibi yapmıştı.
Alex: Ross.
Bakışlar Alex'e döndüğünde Vicktoria gülümsedi. Tony'nin söylemesini beklese de Alex ilk kırılan olmuştu.
Alex: Ross işleri karıştırıyor. John'un durumundan haberdar.

Vicktoria'nın bakışları John'a döndü. John Walker artık bir süperaskerdi. Bu durum da onu öncesinden çok daha farklı bir yere koyuyordu.
Vicktoria: Yalan söylüyorsun Alex. Ross asla benim askerlerimden birine dokunamaz. Bunun farkında. Buna cesaret edemez. Hele de bana bu kadar güç vermişken, benimle ters düşemez.
Vicktoria'nın haklılığı su götürmez bir gerçekti. Ama Alex yalan söylememişti. Sadece eksik bir bilgi vermişti.

Nick: Ross, seni emekli etmeye çalışıyor...
Vicktoria başını keskin bir şekilde Nick Fury'ye çevirdi. Ross bunu yapamazdı. Bunu yapacak gücü olsa bile bu asla onaylanmazdı. Ordu, Vicktoria Potts'u, Sürtüklerin Kraliçesi'ni kaybetmeyi göze alamazdı.
Vicktoria: Bunu yapamaz. Ross cesaretli görünebilir ama korkak herifin tekidir. Ayrıca korkak olsa da salak değil. Bunun asla onaylanmayacağını biliyor.

Vicktoria bu konuda kendisine güveniyordu. Haklıydı. Hiç kimse Sürtüklerin Kraliçesi'ni o kadar kolay emekliye ayrılmaya zorlayamazdı. Sadece Vicktoria değil, ordu da bunu istemezdi. Hiç kimse bir elması bile bile çöpe atmazdı.

Bruce: General Potts, üzgünüm.
Elindeki dosyayı Vicktoria'nın yatağının üstüne geçirilimiş tekerlekli masaya bıraktı. Vicktoria hızlıca sol eliyle dosyayı açtı. Kendi ismini gördüğünde bakışları yeniden Bruce'a dönmüştü.
Bruce: Medikal durumunuz-
Vicktoria o konuşmayı bitirmeden dosyayı incelemek için hızıca sayfaları çevirmeye başladı. Burce söylemek istese de Rhodey ona sessiz olmasını işaret etmişti. Vicktoria zaten öfkelenmeye başlamıştı. Onu daha fazla öfkelendirmeye gerek yoktu.

Birkaç saniye içinde Vicktoria dosyayı sertçe yere attı. İçindeki tüm belgeler dağılmıştı.
Vicktoria: NE DEMEK ARTIK SİLAH KULLANMAM TAVSİYE EDİLMİYOR! BEN BİR ASKERİM! BENİM İŞİM SİLAHLARLA, BOMBALARLA!
Vicktoria'nın bağırması herkesin irkilmesine sebep olmuştu. Bu haberin iyi bir etkisi olmayacağını biliyorlardı. Yine de bunu beklemiyorlardı.

Rhodey: Loria, fizik tedavi ve zamanla-
Vicktoria: BEN SİLAHLARIN İÇİNE DOĞDUM! BEN SAVAŞIRIM, ÖLÜRÜM! SİLAH KULLANAMAZSAM ASKERİLERİMİ, AİLEMİ NASIL KORURUM! BEN VİCKTORİA POTTS'UM! TÜMGENRAL POTTS'UM! HERKESİN ÇEKİNDİĞİ SÜTÜKLERİN KRALİÇESİ'YİM!
Vicktoria bir kriz geçirmek üzereydi. Neyse ki onu sakinleştirebilecek insanlar odadaydı.

Rhodey her zaman yaptığı şey yapıp Vicktoria'yı nazikçe kendisine çekti. Sarışın kadının dağınık saçlarını nazikçe okşarken Vicktoria'nın gitmesine izin vermiyordu.
Rhodey: Her şey iyi olacak. Söz veriyorum.
Vicktoria'nın gözlerinden akan yaşlar Rhodey'in üstündeki gömleği ıstlatmıştı. Rhodey bu defa Vicktoria'yı biraz daha kendisine çekti.

Rhodey'den sonra gelen Nick Fury olmuştu. Onun gelmesi ile Rhodey dikkatlice Vicktoria'yı yerine geri yatırmıştı.
Nick: Sana silah kullanmayı baban, komutanım, öğretti. Sonrasında ben seni eğittim. Bana da silah kullanmayı komutanım öğretti.
Vicktora bunların hepsini biliyordu. Bu konuşmanın nereye gideceğini bilerek sessizce bekledi. Duymak istiyor muydu bilmiyordu. Sadece durdurmak istemedi.
Nick: Sen bana onun emanetisin Milli, sen benim kardeşimsin!
Derin bir nefes vererek elini Vicktoria'nın saçlarında kısaca geçzdirdi.
Nick: Silah kullanmak istiyor musun? Tamam, ben burdayım. Küçükken yaptığım gibi sana öğreteceğim. Gerekirse en baştan. Ne kadar sürerse sürsün. Umrumda değil, sen bunu istiyorsan. İstediğin olana kadar çabalayacağım!

Vicktoria'nın gözlerinden bir damla daha yaş aktı. Nick Fury'nin de gözünden yaş akmıştı. İkisi de kimse görmediği için daha rahat hissediyordu.
Vicktoria: Bana bunu yapmayın artık. İkinizi de affetmemi sağlamayın. Biliyorum ikiniz de beni yeniden bırakıp gideceksiniz...
Sesi bir fısıltıdan farksızdı. Haksız da değil miydi? Rhodey ve Nick'e güvenmiyordu. Bir kere gitmişlerdi? Yeniden gitmeyeceklerinin garantisi var mıydı? Yeniden Vicktoria'nın kalbin paramparça olmayacağının garantisi var mıydı?
Rhodey: Yapma böyle Loria, seni hiç bırkmadım. Bırakmadık...
Nick ve Rhodey kendilerine göre haklıydı. Ama Vicktoria onları affetmemekte kararlıydı. Zamanın yaraları saramaycağına inanıyordu. Rhodey ve Nick ise zamanla affedilecekleri düşünmüşlerdi. Belki de Vicktoria onları affedebilirdi... Bunu kendisi de bilmiyordu.

Bölümü düzenlerken aklıma geldi. Kimse bir önceki bölümde Vicktoria'nın, Tony'yi ailesinden saymasına dikkat etmedi mi gerçekten? Çünkü Vicktoria'nın pek yapmayacağı bir şey gibi geldi bana bile.

Rhodey ve Nick her ne kadar Vicktoria'nın yanında olmak isteseler de Vicktoria'nın onların gideceğinden korkması ama ikisinin de bir daha Vicktoria'yı üzmeyi göze alamayacaklar gerçeği...

BitterSweet RoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin