Bölüm 48

487 46 19
                                    

Sevdiğim adamın yüzü gözü dağılmış üstü başı yırtılmış kanlar içindeki hali, elindeki ekmek poşetini sıkı sıkı tutuşu gözlerimin dolmasına ve kalbimin sıkışmasına neden oluyordu.

Tekrar tekrar Ali Ali diye ağlayıp yüzünü gözünü öpüyordum.
Yine bana yalan söylemisti.
Verdiği sözü tutmamış kimseye bir şey olmayacak dediği günün akşamı yine kendi yaralı ve kanlar içinde karşıma çıkmıştı.

İçerdekilerin  hemen kapıya koşup halimizi görmeleri, Murat'ın sinirden kapıya tekme savurup yumruk atması, annemin telaşlı ve korku dolu halleri gözümün önünden gitmiyor.
Bir anda onu kollarımın arasından alıp ambulans çağırmadan kucaklayıp asansöre götürmüş ve hemen hastaneye taşımıslardı.

Şimdi tam 2 saattir hastane koridorunda yine yeniden kendisine gelmesini bekliyorduk.
Avuçlarım taş kesmişti o kadar çok sıkıyordum ki kim ne yaptıysa açmayı başaramamıştı.
Evden çıktığımız ve Hastaneye geldiğimiz andan beri gözümden tek damla göz yaşı akmamıs bedenim ve kalbim buz  kesmisti .
Üstelik Hayri Ali Egemen'e kendini siper etmiş ve ağır yaralanmıştı.
Daha sonradan yolda cevrilip sıkıştırdıklarını ve saldırıya uğradıklarını öğrenmiştik.
Ali Egemen Hayri'nin telefonu ile önce adamlarına haber verip Hayri'yi hastaneye kaldırtmıs sonra da Mavi beni bekliyor arabadaki ekmekleri eve götürmem gerek ,diyerek kimseyi dinlemeden  eve gelmişti.
O halde benim için kendinden vazgecmisti.

Murat ailesine haber vermiş ve hemen ilk uçakta İstanbul'a geliyorlardi
Onlar uçağa bindiği gibi Murat hastaneden çıkıp  hava alanına onları karşılayıp hastaneye getirmek için gitmişti.

Annem şimdi yanım da hastahanedeki bekleme sandalyelerin de yanıma oturmuş ellerimi ovarak  çözmeye çalışıyordu öyle hissizdim  ki ,şuan bunu Ali Egemen'e ve Hayri'ye yapanları tek kurşunla hiç düşünmeden ve çekinmeden öldürebilirdim.
Canımı yakanları, canımın canını yakanların, canlarının yanması için ne gerekirse düşünmeden yapardım ,bu yaşananların  bugün çıkan haberler yüzünden olduğuna o kadar emindim ki .
O Gökçe 'nin cezasını kendi elimle verip saçlarından sürümek en çok istediklerim arasında idi.

Ne kadar süre olmuştu ben buraya geleli Ali Egemen ile birlikte olalı, 9 ,10 ay mı bir sene bile değildi.
Yaşadıklarımız birlikteliğimizin boyunu aşıyordu.
Her seferinde öncekinden daha güçlü kalktık ama artık bitmeliydi, kabusların biri biterken yenisini yaşıyorduk.
Bunu ne kadar kaldırabilirdik  dahası annem bu kadar yaşanan olayı öğrenirse neler yapardı, tahmin bile edemiyordum.
Evet Ali Egemen'i cok sevmişti,hatta tahminimden bile kolay benimseyip kabullenmisti ama ben annemi tanıyorsam benim ve Ali Egemen'in yaşadığı kazayı ve en cok Mert yüzünden başıma gelenleri öğrenirse gözü asla hiç bir şeyi görmezdi.
Başımı önüme eğmiş sadece boşluğa bakıyordum.
Koridorda bir hareketlenme oldu ama ben kendi düşüncelerimin boşluğunda  kaybolmuştum.
Sadece dua ediyordum, kimseyi görmek ve konuşmak istemiyordum, sadece Ali Egemen'in kendine gelmesini ,Hayri'nin tehlikeyi anlatmasını diliyordum.
Kulağıma adım çalınıyor ama kimseye cevap vermek istemiyordum.
Konuşmak istediğim birtek  Ali Egemen, duymak istediğim tek ses yine Ali Egemen'in sesiydi .
Elimi tutan annem dışında bir kaç el daha hissettim ,kulağıma gelen sesler ne nasıl nerde gibi sözlerdi ama kimseye cevap vermedim ,dahası başımı kaldırıp bakmadım bile.
Taki gözümün önünde beliren bir çift ayakkabı görene kadar.
Erkek ayakkabıları idi bunlar ,ben burdakilerden biri en fazla Murat olduğunu düşünürken.

" Kaldır o başını, nedeni ne olursa olsun başını önüne asla eğmeyeceksin dememismiydin ben sana ,şimdi kaldır o başını yerden ve kendine gel," kulaklarımı dolduran ses Mehmet Ali amcanın sesiydi .

MAVININ ASKI  (Tamamlanmak Üzere)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin