Selamlar herkese!
Hoş geldiniz buraya, yeniden...
İlk ve tek askeri kurgu kitabım ile yeniden karşınızdayım. Bildiğiniz, ama aslında bildiğiniz gibi olmayacak bir kitap. Bambaşka olaylar, bambaşka hikayeler... Hiçbir şey aynı olmayacak yani.
Umarım eski versiyonu sevdiğiniz gibi yenisini de seversiniz. Her türlü yoruma açığım ve yorumlarınızı göz önüne alacağımdan emin olabilirsiniz. Ve her zaman belirttiğim gibi, gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur. Her şey tamamen hayal ürünüdür.
İyi okumalarr.
Bir 'Vişne' Masalı - Bölüm Bir : Kartal Timi
Bir Ay Sonra
"Yağız." dedim titreyen ellerimi ayaklarımın ucunda yatan bedene uzatırken. "Hayır...Hayır." diyerek mırıldandım telaşla. Göğsünden kanlar akmaya devam ederken dizlerimin üzerine çöktüm, alelacele üniformamın büyük bir kısmını kopartıp kanların aktığı yere bastırırken, göz yaşlarım onun gözlerine damlıyordu. "Yağız. Uyan!" dedim çığlık atarcasına.
"Uyanmayacak." dedi silah seslerinin arasından gelen bir ses. Ses kulaklarıma uğultu gibi gelirken, gözlerim hala onun üzerindeydi. Biraz daha bastırdım yarasına. "Biraz daha geç kalırsan, hep gözleri kapalı kalacak." diyerek devam ettiğinde yaşlı gözlerim onun yüzüne çevrildi. "Yağız..." diyerek mırıldandım kalkması için yalvaran kısık sesimle. Lacivert gözleri, gözlerime değmiyordu. Yağız kalkmıyordu."Ona geç kalma Vişne..."
Boşluktan aşağı düştüğümü hissederken, korkuyla açtım gözlerimi. Silah sesleri kesilmiş, odamın tanıdık beyaz tavanı karşılamıştı beni. Gözlerimi kırpıştırarak etrafa bakarken, yere düştüğümü anlamıştım. Elimi hala hızlı hızlı atan kalbimin üzerine bastırdım ve derin nefesler aldım. Elimi kalbimden çektim ve yataktan destek alarak yerden kalktım. Aynı anda alarmım çalmaya başlarken söylenerek susturdum onu. Adımlarım banyoya doğru yönelirken, gördüğüm rüyanın etkisinde olduğumu düşünüyordum hala.
Neydi bu rüyalar? Anlamıyordum. Hayatımın ufacık bir yerinde karşılaştığım bir adamın bilinç altımda bu kadar yer edinmesi normal değildi. Ayrıca geç kalmak? Neden geç kalacaktım ki?
Davetin üzerinden bir ay geçmişti. Bir aydır her gece rüyamda o adamı görüyordum. Rüyalarım dışında ise asla bulamıyordum onu. Tüm aramalarım, tüm çabalarım hep sonuçsuz çıkıyordu. Sanki o gece de bir rüyadan ibretti. Yağız Karahan hiç var olmamış gibiydi.
Soğuk suyu birkaç kez yüzüme çarptıktan sonra hızlıca yüzümü kuruladım ve dişlerimi fırçaladıktan sonra banyodan çıktım. Havanın soğukluğu bedenimde kol gezinirken, yüzümde kocaman bir gülüş yer edindi ve pencereye yaklaştım. Kar lojmanın bahçesinde yer edinmiş, etrafın bembeyaz olmasına sebep olmuştu. Aniden cama çarpan kar topu ile irkilerek geri çekildim. Gülme sesleri kulağıma dolarken, pencereyi açtım ve kafamı yan eve uzattım.
"Günaydın Vişne Suyum!" dedi Batuhan neşeli sesiyle. "Sana güzel bir günaydın demek istedim. Sabah sabah harika fikirler çıkıyor mükemmel beynimden." diyerek devam ettiğinde göz devirdim ve gülümsedim. "Günaydın Batuş." diyerek neşeyle konuştum. "Erkencisin bugün. Seni daha yataktan kazımadık oysa."
"Koş bize gel, Yaman'ım harika bir şeyler yapmış. Seni bekliyoruz." dediğinde onu onayladım ve hızlıca kafamı içeriye çektim. Pencereyi kapattıktan sonra üzerime üniformamı giyip beremi omzuma astım. Gözlerim aynadaki yansımama takılınca gülüşüm yüzümde daha büyük bir yer edindi. En sevdiğim şeylerden biriydi üzerimdeki üniforma. Saçlarımı dağınık bir topuz yaptıktan sonra geceden hazırladığım çantamı omzuma astım ve mutfağa adımladım. Masanın üzerindeki çikolataların birini aldıktan sonra kapının önündeki postallarımı elime aldım ve koşarak karşı eve geçtim. Kapıyı çoktan açmışlardı. İçeri girip kapıyı ardımdan kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir 'Vişne' Masalı
General Fiction*Yeni Versiyon* "...Terasın diğer kapısından üniformalı askerler girmeye başladığında diğerleri yanıma geldi. "Kıdemli Üsteğmen Yağız Karahan." dedi beyaz tenli adam..." "... Gözlerinin etkisinden çıkmak için hızlıca dudaklarımı yaladım ve gülümseyi...