37 x Düğün Dernek

9.6K 474 43
                                    

Hepinize iyi bayramlar ve keyifli okumalar!

Bir 'Vişne' Masalı- Bölüm Otuz Yedi/ Part 2: Çanakkale'de Yok Oluşlar

-2 Ay Sonra-

Titreyen ellerim ile üniformamı çıkartmaya çalışırken, ellerimin düğmeleri asla açamıyordu. Bulanık gören gözlerimin bulanıklığı her geçen dakikada biraz daha artıyor, göz yaşlarım gözlerimden aşağı düşmek için zaman kolluyordu. Nefes alamadığımı hissettiğim anda göz yaşlarım yanaklarımdan akmaya başladı. Ağzımın içinde bir küfür mırıldanarak yatağa çöktüm ve ellerim ile yüzümü kapattım. Göz yaşlarım gittikçe şiddetlenirken hıçkırmamak için dişlerimi birbirine bastırmıştım.

Hayatımda hiç bu kadar geri plana atılmış ve engellenmiş hissetmemiştim.

İçimdeki kırgınlığın yanı sıra, tüm bedenimi sarmalamış bir sinir vardı. Üzgündüm, kırgındım ve çok sinirliydim.

"Tamam kızım." diye mırıldandım kendimi sakinleştirmek adına. Ağlayarak bir yere gelindiği ne zaman görülmüştü? Yaşadığım bu şeye son vermek için harekete geçmem lazımdı. Çünkü artık görmezden gelme kotamı doldurmuştum. Karşımdakinin komutan olması umurumda bile değildi. Hiç kimse, ama hiç kimse görevimi yapmama engel olamazdı.

Ellerimi yüzümden çektim ve yüzümü sertçe kuruladım. Ardından derin nefesler eşliğinde üniformamı üzerimden çıkartıp hızlıca sivil kıyafetlerimi üzerime giydim. Sırt çantamı da omzuma takıp odadan çıkarken, binanın çıkışına doğru giden adımlarım durakladı.

Belki de harekete geçmenin tam sırasıydı.

Sonunu düşünmemeye çalışarak topuklarımın üzerinde döndüm ve hızlı adımlarla kafeteryaya ilerlemeye başladım. Kapıyı yumruklarcasına açıp seri adımlarla içeri girdim. Gözlerim direkt onun gözlerini bulurken, yüzüne yayılan alaylı sırıtma sinirimi daha çok bozmuştu. O suratının ortasına bir yumruk geçirmenin zamanı gelmişti artık. Hatta geç bile kalmıştım.

"Vişne?" dedi Ozan komutan gergin çıkan sesiyle. "Komutanım." diye mırıldandım ona bakmadan. Çantamı yere bıraktım ve hızlı adımlarla ayakta duran Arda'nın önüne gittim. Onun şaşkına dönen bakışları bendeyken, hiç beklemeden yumruğumu sertçe yüzüne geçirdim. Arda'nın inlemesi ve Ozan komutanın sesi kulağıma dolarken, gözlerim gözünü tutan Arda'nın üzerindeydi. Elimin acısına rağmen içimin rahatladığını hissederken bir adım geriye çekildim. "Bu beni engelleyip görevimi yapmama engel olduğun içindi."

"Ne yapıyorsun lan sen?" diye bağırdı Arda bana doğru. Kaşlarım çatılırken, ona doğru bir adım attım. İçimdeki ses ona kaba ve küfürlü bir şekilde cevap verirken, o cevabı dillendirmemek için kendimi tuttum. "Sen kadın düşmanı şerefsizin tekisin." diye bağırdım sorusunu es geçip. "Kendini her seferinde benden de, tugaydaki diğer kadınlardan da üstün gördün. Sustuk, demedik bir şey. Belki bir yarası vardır, belki de zekası üç gramdır dedik ama yeter!"

Arda doğrulmuş ve ateş çıkan gözlerle bana bakarken, ona yaklaştım ve ellerimi göğsüne koyup ittirdim onu. "Haftalardır çıktığımız her görevde önüme taş koydun; çocuklara bak Vişne, şunu yap Vişne, geride dur Vişne... Yetmedi bana tek bir kurşun bile sıktırmadın. Ama yeter!" diyerek bağırdım yeniden ve onu bir kez daha ittim. "Sen kimsin lan? Kimsin de benim görevimi yapmama izin vermiyorsun?"

Kollarımdan tutulup geriye çekildiğimde hala sinirle Arda'ya bakmaya devam ediyordum. "Vişne!" diye bağırdı Ozan önüme geçerken. "Tamam!" diyerek yeniden bağırdı. "Yeter."

Ozan önüme geçtiğinde kafamı Arda'ya uzattım yeniden. Kafasındaki düşüncelerin çoğunda beni rapor ettiğinden emindim. Ama umurumda değildi artık. Ben birilerinin gölgesinde durup hiçbir şey yapmamak için asker olmamıştım.

Bir 'Vişne' MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin