4 x Karakol

25.6K 1.1K 89
                                    

Keyifli okumalar!

Bir 'Vişne' Masalı - Bölüm Dört : Bir Küçük Ekmek Meselesi

Yemek masasında önümde duran çikolataya umursamaz bakışlar atarken, beynimin içinde hala birkaç saat öncesi dönüyordu. Yağız'ın bir ilişkisi olması beni neden bu kadar ilgilendiriyordu ki? Varsa vardı! Beni hiç alakadar etmezdi.

Peki olsaydı Batuhan bana söylemez miydi? Kesinlikle söylerdi! 

Peki ya Batuhan'ın da bilmediği bir ilişkisi varsa? Olası bir ihtimaldi. 

Ama neden yakın arkadaşlarından ilişkisini saklasın ki? 

Tabii sürekli yeni bir ilişki yapma ihtimali de vardı. Böylece arkadaşları onun hızına hiç yetişemez ve oda ilişkilerini arkadaşlarına söylemezdi. Hiç öyle biri gibi durmasa da...

Kulaklarıma dolan zil sesi ile irkilerek bakışlarımı çikolatadan çektim ve saate çevirdim. Ona geliyordu. Görevden döndükten sonra kendimi direkt yatağa atmış ama her zamankinin aksine uyuyamamıştım. O yüzden hala fazlaca uykum vardı. Ayrıca çok açtım! Ama bir şeyler hazırlamaya çok üşenmiştim.

Zil yeniden çaldığında derin bir nefes aldım ve mutfaktan çıkıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda Can kocaman bir gülümse ile bakmaya başladı bana. Gözlerinde yorgunluk kırıntıları olsada ışıl ışıl parlıyordu. Onun bu enerjik hali modumu yükseltirken gülümsedim. "Seni uyandıracağımı biliyordum. Hadi gel, Yaman bize acıyıp karnımızı doyurmaya karar verdi." diyerek hızlı hızlı konuşmaya başladı. "Ne zaman geldiniz ya siz?" dedim esneyerek. Can'da benim gibi esnedikten sonra "Çok olmadı." dedi mırıltı gibi çıkan sesiyle. Kafa salladım yavaşça. "Anahtarı alıp geliyorum." 

Eve girdim ve hızlı adımlarla odama yürüdüm. Telefonumu komodinin üzerinden alırken kendimi süzdüm. Üzerimde buz mavisi eşofman takımım vardı. Mini bir şort, crop ve kapüşonlu. Saçlarım dağınık bir topuzdu. Gözlerimi kısarak kendimi süzmeye devam ettim. Yağız'ı ilk kez komutanlık dışında görecektim. "Saçmalama Vişne." diyerek homurdandım kendi kendime. Adamın sevgilisi olma ihtimali varken onun için süslenmeyecektim herhalde. Odadan çıkmadan önce ayağıma beyaz çoraplarımı geçirdim ve odamdan çıktım. Evin lambalarını kapattıktan sonra anahtarımı alarak karşı eve geçtim.

Yaman ve Uğur tam karşımda oturuyordu. Eren ve Batuhan ise üst katımızda. Askeriyeye yakın bir yerde oturuyorduk. Evi ben bulmamıştım, Batuhan 'bizde orada oturuyoruz' diyerek önermişti. Bende lojmanda oturmak istemediğim için teklife balıklama atlamıştım. Ama binanın genelinde bizim askerler oturuyordu zaten. Lojmanla arasında çokta bir fark yoktu zaten. 

Buraya taşınırken bile Yaman'la fazlaca kavga etmiştik. Birbirimize alışma sürecindeki olaylardan bahsetmek bile istemiyorum... Alayın dışında komutanım olmadığı için yapacaklarımdan hiç çekinmemiştim. O benim inadıma son ses arabesk şarkılar dinlerken, ki bundan nasıl kimse şikayetçi olmamıştı hala anlamıyorum, ben ise her gece yarısında onu pencereye attığım çakıl taşları ile uyandırıyordum. Camını kırmam ve birbirimizin ziline basıp kaçmamızdan bashetmiyorum bile.

Olgun insanlar olabilirdik ama bu, onları yapmamıza engel olmamıştı.

Kapıyı kapattıktan sonra ayakkabılıktan kutup ayılı peluş botlarımı ayağıma geçirdim. Mutfaktan yüksek sesler ve güzel kokular geliyordu. Yaman hepimizin aksine efsane yemek yapardı. Sevdiği insanlara yemek yapmaya da hiç üşenmezdi. Genellikle yemekleri onlarda yerdik o yüzden. Tabii denediği farklı tariflerin tadına bakacak deney farelerine de ihtiyacı olurdu. O fareler de hep Batuhan ve ben olurduk nedense...

Bir 'Vişne' MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin