23 x Kızgın

21.4K 1K 42
                                    

Keyifli okumalar!

Bir 'Vişne' Masalı - Bölüm Yirmi Üç: Görev

Hayatın en büyük hobisi, 'bu da olmaz ya' dediği her şeyi insana yaşatmasaydı bence. Ya da insanın aklına bile gelmeyecek kadar imkansız şeyleri yaşatması... Kısacası haya sürprizlerle doluydu. Ve nedense benim başıma gelen bu sürprizler hiç hoşuma gitmiyordu.

Yirmi dört yaşında kocaman bir kadınken bir abim olmuştu. Bu beklediğim bir şey değildi. Hoşuma gitmediği de söylenemezdi aslında. Ama bu abinin, aşık olduğum adam ile aramızda bir şeyler olmuşken kapıya dayanması hiç hoşuma gitmemişti!

Yağız bana karşı ilk kez ciddi ve cesur bir adım atmıştı. Attığı adım netti, hatta beni utançtan yerden yere vuracak kadar netti. Ama daha ilerisi gelememişti! Çünkü abim, ben on yedi yaşındaymışım gibi evin kapısına dayanmıştı.

Hiç hoş değildi.

Bunu sanırım Leylacığım ile konuşmam gerekiyordu. Yani annemle... 

Abimin anneme karşı çıkacağını düşünmüyordum. Çisem'le de güçlerimiz birleşince yenilmezlere oynayabilirdik. Ta ki işin içne Melihciğim girene kadar. 

Ben de babama karşı çıkabileceğimi düşünmüyordum. 

Ailemle daha birbirimize tam anlamıyla alışamamışken, onları bu kadar çabuk ve hızlı kabullenmem normal miydi hiç bilmiyordum. Ama bir şeyleri düşünmemeye karar vermiştim. Hayat karşıma bir şeyler çıkartmışsa ona uyum sağlamam lazımdı. Ağlanıp sızlanarak bir yere gelemezdim. Üstelik bunlar hiç benlik de değildi.

"Siz ne yapıyorsunuz?" dedi abim bize kısık gözleriyle şüpheli bakışlar atarken. Karşısındaki insan ben ve Yağız olmasa, bu ifadesi ile fazla fazla eğlenirdim. Ama karşısındaki insan maalesef bizdik ve hiç eğlenceli değildi. "Ne yapmamızı istiyorsun?" dedi Yağız kaşları havalanırken. Tek omzunu kapıya yaslamıştı.

Karşısındaki insanı bence dümdüz Meriç Efe sanmıştı. Abim olduğunu unuttuğunu düşünüyordum yani. Bu rahatlığının başka bir açıklaması olamazdı çünkü.

"Hiçbir şey." diyerek ona ters bakışlar attı ve Yağız'ı iterek salona girdi Meriç Efe. Çisem masum bir gülümseme ile bana baktı. "Abilik işte..." dedi tatlı bir ifadesi ile. Kocasının ardından içeri girerken Ece abisine ters bakışlar attı. "Sen alışıksındır Yağız Karahan." dedi imalı ses tonuyla. Kaşlarım havalanırken dudaklarımı gülmemek için birbirine bastırdım. Ece saçlarını savurarak içeri girdiğinde Kamelya ile göz göze geldik ve aynı anda kıkırdadık. "Bana laf mı soktu o?" diyerek şaşkınca kardeşinin arkasından baktı Yağız. Kamelya yavaşça kafasını salladı. "Kardeşler bazen böyledir." dedi şikayet edecercesine. Onu içeri çekip kapıyı kapattım. "Kardeşin olmaması dışında sorun yok." diyerek söylendiğimde kıkırdadı. "Doğru."

Kamelya da içeri girdiğinde kapı önünde yeniden ikimiz kalmıştık. Ciddiyetle bana baktı Yağız. "Ben asla kıskanç bir insan değilim. Ece abartıyor." diye kendini açıklamaya çalıştı. Işıldayan lacivert gözleri ciddiyetle gözlerime bakıyordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp kafa salladım. "Ben sana inanıyorum Yağızcım." dedim ciddi ifademi yüzümde tutmaya çalışırken. Kendi kendine kafa salladı. "Modern bir insanım ben." diyerek yeniden konuştu kendine inandırmak istercesine. Kafa salladım ve gülmemeye çalışarak salona yürüdüm. Arkamdan hala kendi kendine bir şeyler demeye devam ediyordu. 

Gerçekleri konuşmak gerekirse, Yağız'ın modernlik ile alakası olduğunu sanmıyordum. Tipik Türk abisiydi. Can, Kaan'a yaptıklarını anlattığında gülmekten yerlere yatmıştım. 

Bir 'Vişne' MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin