30 x Tören

16.1K 790 53
                                    

Keyifli okumalar!

Bir 'Vişne' Masalı- Bölüm Otuz: 

Aile

"Biliyor musunuz?" diyerek birden konuştum. Masadakiler konuşmayı keserken abime bakıp gülümsedim sinsice. "Biliyoruz." diye araya girdi Can. Gözlerim kısılırken, Kaan susması için onun omzuna vurduğunda gülüşüm yeniden yüzümde yer edindi. Şurada ciddi bir şeyler söyleyecektik yani! Abime döndüm ve imalı bakışlarımı gözlerine diktim. Meraklı bakışları yüzümde dolanıyordu. "Dizilerde olurdu ya hani..." dedim abimin üzerindeki bakışlarımı çekmeden. Abimin kaşları usulca çatılırken, başını eğdi ve kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Yüzümdeki gülümseme daha da genişledi. "Ne olur?" dedi Alperen anlamayarak. Abim bana yeniden döndüğünde omuz silktim. O anlamıştı ne olduğunu.

"İşte konuşanları duyarlar falan. Yalanmış o." diyerek omuz silktim ve suyumdan büyük bir yudum aldım. Annem ve babamın bakışları, abimle bizim aramızda gidip geldi. Soran bakışlarını bende tuttuklarında masumca gülümsedim. Mesajı alması gereken kişi almıştı.

"Dünyanın en boş muhabbeti için mi böldün bizi Vişo?" diyerek göz devirdi Can. Ona dönüp omuz silktiğimde, Yağız yavaşça koluna vurmuştu. "Kız sana mı soracak şerefsiz?" diye konuştuğunda keyfimin daha da arttığını hissettim. Can bana kötü bakışlar atarken yavaşça göz kırptım ona. Gözlerini devirip önüne döndü.

Odamdaki, abimin kriz geçirdiği, o anlardan sonra annem bizi yemek masasının etrafında toplamıştı. Ödül töreninden sonra bir haftalık bir iznimiz vardı. Bu benim için daha uzun bir süreydi gerçi... Sonra ise tim yeniden görev başına geçecekti. Onlardan sonraki hafta ise ben yeni timimle tanışacaktım.

Bu bir haftada fazlaca işi vardı tabi herkesin. Bunlardan biri topluca Şanlıurfa'ya gidip Kaan'ın ailesi ile tanışıp yemek yiyecek olmamızdı. Tabi nişan işleri falan da konuşulacaktı. Sonra benim Özdumanların işini halledip, asıl ailemin soy adını almam gereken meseleler vardı. Ki bence bunun için geç bile kalmıştım.

Tabi bu izin sadece tim ve Çisem içindi. Kamelya ve Ece hala çalışmaya devam edeceklerdi. Alperen ve Kaan haftalarının günlerini çoğunlukla burada geçireceklerdi. Kızlar ailelerinin yanlarına gitmeleri için ikna etmeye çalışıyordu ama işe yarayacağını pek düşünmüyordum.

Ve Yağız... Adana'ya gideceğinden haberi bile yoktu. Aslında bizim de yoktu. Annemle ufak bir 'gitsek mi?' diye konuşmuştuk. Ben sadece üçümüz gideriz diye düşünmüştüm ama annem hiç beklemeden abimi ve Yağız'ı da planımıza dahil etmişti. Yağız'ı etmesinin en büyük sebebi, muhtemelen günlerini burada tek geçirecek olmasıydı. Tabi benim de etkim büyüktü. Çisem, annemin aramızda bir şeyler olduğunu düşündüğü için böyle davrandığını söylemişti.

Yani evet. Annemle konuşma zamanım gelmişti de geçiyordu.

Yemekten sonra annemler, beyleri mutfaktan kovunca içeride kız kıza kalmıştık. Ben ayaklarımı uzatmış sandalyede oturuyordum. Elimde Kaancığımın aldığı, asla zorla aldırtmamıştım, çikolatalar vardı. 

"Yemekte sizin o Meriç ile haliniz neydi?" dedi Çisem birden eli belinde bana dönerken. Çikolata yemeye ara verip güldüm sinsice. "Abi kardeş birbirleri ile uğraşmaya başlamışlar diye anladım ben." dedi Kamelya araya girerek. Annem geniş bir gülümseme ile kafa salladı. "Oğlum halinden memnun değildi ama."

"Anne, hastanede yatarken senden önce abim yanımdaydı. Hatırlıyorsun değil mi?" dedim yavaşça konuşurken. Annem, yüzündeki gülüş büyürken kafa salladı. "Ve sende hatırlıyorsun?" dediğinde keyifle gülümseyip kafa salladım. "Abim bana orada, uyanınca Yağız ve bana karışmayacağına söz verdi." diyerek keyifle konuştum ve çikolatamdan bir ısırık aldım. Abimin bizi rahat bırakacağına oldukça emindim.

Bir 'Vişne' MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin