8 x Çift

23.5K 1K 41
                                    

İyi okumalar! 

Bir 'Vişne' Masalı - Bölüm Sekiz: İstanbul

"Günaydın Kartal Timi." dedi Eyüp Han komutan. Yüzünde keyifli bir gülümseme vardı. Onu ilk kez yüz yüze görüşümdü ama namını çok duymuştum. Birçok askerin tanıdığı birisiydi kendisi. Gurur sebebiydi... Elli bir yaşında olmasına rağmen hala karizmatikti. Birçok genç askere taş çıkartacağını söylerdi Ferhat komutanım. Bakışları beni bulduğunda yüzündeki gülümseme daha çok büyüdü. "Sana da günaydın çaylak." dedi eğlenen ifadesi ile. Yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum. Çaylak mı? Aşk olsun komutanım. Uzun zamandır çaylak kelimesini kimse kullanmamıştı bana. Yaman dalga geçmek için söylerdi, ama onu askeriyede olmadığımız bir zamanda tenhada sıkıştırmıştım. 

"Günaydın komutanım." dedim hiç kendimi bozmadan. İçimden çaylak olmadığıma dair paragraflar düzmek geliyordu ama... Komutanım vardı karşımda. Başka bir zamana artık. Eyüp Han komutan güldü ve ellerini birbirine çarptı. "Hoş geldin faslını sonra hallederiz." dedi eğlenen sesiyle. "Bugün çok güzel haberler aldım."

Projeksiyon ekranına bir görüntü yansıdı. Gördüğüm yüz ile kaşlarım anında çatılırken, şaşkınlıkla ekrana bakakaldım. Gördüğüm görüntünün gerçek olup olmadığını anlamak için gözlerimi kırpıştırdım. Gerçekti! Ekranda başka resimler gelip geçerken, şaşkınca ekrana bakmaya devam ettim. "Solar..." dedi Eyüp Han komutan hızlıca açıklayarak. Birden ses tonu ciddi bir hal almıştı. Gözleri hepimizin üzerinde tek tek gezindi. "Kartal timinin aylardır peşinde olduğu adam." diyerek devam etti. Bakışları en sonunda, şaşkınlıkla bakan bana kaydı. Sakince baktı gözlerime. "Vişne'nin tanıdığı adıyla. Kerem Kara."

Herkesin bakışını üzerimde hissettim o anda. Kerem Kara, annemlerin takıldığı çevredendi. Genç ve başarılı bir iş adamıydı. Annemin beni elli beş bin kere konuşmam için zorladığı biriydi. Kalbimin sıkıştığını hissederken, ne yapacağımı bilemedim. "İş adamı, uyuşturucu satıcı, insan kaçakçısı, patlayıcı silahların satışından sorumlu, örgüt lideri, aynı zamanda karısı ve çocuğunun katili." diyerek sakince konuştu Yağız. Konuşmaya başladığı ilk anda gözleri gözlerimi bulmuştu. Gözlerini gözlerimden çekip Eyüp Han komutana döndü. "Bu adamın Vişne ile ne alakası var komutanım?"

Kalp atışlarımın gittikçe yavaşladığını hissettim. Çevremizde bir suç örgütü lideri vardı ve ben bunu hiç fark etmemiştim. Bunu nasıl böyle bir hata yapardım?

"Ne derler?" diyerek mırıldandı Eyüp Han komutan. Bakışları aydınlandı birkaç saniye sonra. "Sosyete! Aynı sosyetedenler." 

"Sosyete?" dedi Meriç Efe anlamayarak. Eyüp Han komutanın bakışları beni buldu anında. Gözleri 'konuş' dercesine bakarken yutkundum. İçime derin bir nefes çektim. "Babam Yunus Özduman." diyerek açıkladım hızlıca konuşarak. "O gece, o davette olmamın sebebi oydu."

"Ben sadece soy isim benzerliği olduğunu düşünmüştüm." diyerek mırıldandı Kaan. "Hakkında hiçbir haber yoktu. Yunus Özduman'ın da bir kızı olduğuna dair bir şey bulamamıştık." 

"Bunun en büyük sebebi dedem." diyerek hızlıca açıkladım. "Asker olmak istediğimi biliyordu, bu yüzden hiçbir yerde ne adım ne fotoğrafım geçti. Çıkan haberler dakikasında ortadan kalktı. Yokum bu yüzden." dedim açıklamaya devam ederek. Sakin bir şekilde cümleleri kurmaya çalışıyordum. Hepsi odaklanmış, beni dikkatle dinliyordu. "Sosyetede sadece Yunus Özduman'ın kızı Evrim Özduman olarak biliniyorum. Sadece adım var. Geldiğim davetleri kaçıranlar, görüntüm hakkında hiçbir şekilde bilgi sahibi değiller yani."

Bir 'Vişne' MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin