13 x Şaşkın

22.9K 1K 86
                                    

Keyifli okumalar!

Bir 'Vişne' Masalı - Bölüm On Üç: 'Siviliz.'

Yirmi dört yaşındaydım.

Asla ileriye götüremediğim ilişkilerim, ufak tefek flörtlerim ve hoşlantı olarak adlandırabileceğim durumlar olmuştu. Aşk nedir, hoşlantı nedir biliyordum. Birkaç tık ilişki profesörü bile sayılırdım bence. Çevremdeki erkekler, iş arkadaşlarım, sayesinde erkekleri de gerektiği kadar çözdüğümü düşünüyordum. 

Ta ki karşıma Yağız çıkana kadar. 

Adam birkaç ay içinde bana bildiğim her şeyi unutturmuştu. Hoşlantı dediğim şeyin hoşlantı olmadığını, erkekleri de gerektiği kadar tanımadığımı fark etmiştim. Ya da ben tanımıştım ama o benim tanıdıklarımdan değildi.

Kısaca bildiğim her şey bir anda başıma yıkılmış ve ben ne yapacağımı bilmez bir şekilde kalakalmıştım. Nasıl davranacağımı, karşısında nasıl tepkiler vereceğimi bilmiyordum. Bazen ona yapamak istediğim tek şey yumruğumu yüzünün ortasına çakmakken, bazen ise kucağıma yatırıp mıncıra mıncıra sevmek istiyordum. Tabi şu aralar fazla olan istek yumruklamaktı...

Yağız Karahan gördüğüm ve tanıdığım en dengesiz erkekti. Kötü kısmı ise her geçen gün beni de kendine benzetiyordu. 

Kapıyı daha sıkı tuttum. Yağız oldukça sakin bir şekilde karşımda duruyordu. Ben ise onun aksine her an kalp krizi geçirecek ya da onu yere serip 'Benimle daga mı geçiyorsun lan sen?' diyerek dövecekmiş gibiydim. Üstelik bu dövme eylemi basit iki üç yumrukla kalmazdı. İçimde, her zaman inkar ediyordum, şiddete meyilli biri vardı ve Yağız sürekli onu tetikliyordu. "Beni mi görmek istediniz?" dedim gözlerim kısılmış ve anlamamışçasına sözlerini tekrar ederken. Anlamıştım tabi, gerizekalı falan değildim sonuçta. Sadece söylediği bu cümleyi neden bana söylediğini anlamamıştım. O kadına söylemesi gerekmiyor muydu? 

Yağız'ın kaşları aniden çatılırken, söylediklerimi beyninin süzgecinden geçiriyormuş gibiydi. Kaşları düzeldi ve havaya kaldırdı. Yüzü oldukça ciddi bir hal almıştı. "Her komutan askerini görmek ister." dedi oldukçakça ikna edici bir ses tonuyla. Çevirmeye mi çalışmıştı o? Olmadı komutanım! Yemedim. Kaşlarımı alayla havaya kaldırıp kafa salladım. "Tabi öyle komutanım!" dedim ciddi kalmaya çalışarak. "İbrahim komutanım da gecenin bir yarısı benim kapıma dayanırdı zaten. Alışığım ben."

"Olması gereken o zaten." diyerek mırıldandı kendi kendine. Aniden kaşları çatıldı sonra. Dikkatli bakışlarını gözlerime dikti. "Kapına mı dayanırdı?"

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Şuan sarhoş muydu acaba? Normal davranmıyordu çünkü. "Dalga geçiyordum." dedim eğlenen sesimle. Kaşları biraz daha çatıldı ve bana doğru bir adım attı. Aramızdaki mesafe azalırken, yüzünü yüzüme doğru yaklaştırmıştı. Lacivertleri tam mavilerimin en içine bakıyordu. Kalp atışlarımın hızlanması nefesimi kesti. "Komutanınla dalga geçmeye utanmıyor musun?" diyerek konuştu sakince. Sesindeki alayı fark etmiştim. Bu durumun nesiyle eğleniyordu şuan acaba? Dudaklarımı yaladım hızlıca. Gözleri saniyelik bir ifade ile dudaklarıma kayarken, toplarlanması uzun sürmemişti. Hafifçe yutkundum. İyi değildim! "Şuan siviliz." 

Yağız'ın gözleri gözlerimdeyken, dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrılmıştı. Dilim dişlerimin arasına aldım ve içimden sakin olmak için kendime paragraflar yazmaya başladım. "Vişne!" diye bağıran Ece'nin sesi ile irkilerek öne doğru bir adım attım. Başım Yağız'ın çenesine hafifçe çarparken, o ellerini belime sarmıştı. Tuttuğu yer karıncalanmaya başlarken bedenim tüm işlevini yitirmiş gibi hissediyorum. Tutuşu sıkı değildi ama kolayca kaçabileceğim kadar gevşek de değildi. Gerçi kaçmak gibi bir düşüncem olmazdı... Ece geliyor olmasaydı. Başımı kaldırıp şaşkın bakışlarla ona baktım. Dikkatli bakışları usulca yüzümde turladı ve sonunda lacivertlerini mavilerime çevirdi. "Öldün mü lan?" diyen Kamelya'nın sesi daha yakından gelmişti.

Bir 'Vişne' MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin